Paylaş
Amacınız daha sağlam biri olup daha az hastalanmak, ilaca, ameliyata daha az ihtiyaç duymak, sağlık sorunları olduğunda da mümkün olduğunca doğal yöntemlerle şifa bulmak, daha da önemlisi yaşam kalitenizi arttırmaksa, bu yaklaşımdan haberdar olmanızda fayda var.
SON zamanlardaki en büyük tartışmalardan biri de ‘SAĞLIĞIMIZ!’ Sorun daha çok ‘güven kaybı ve yarattığı endişeler’le ilgili. Hiçbirimiz yiyip içtiklerimizin sağlıklı ve güvenli olup olmadıklarından emin değiliz. Su damacanalarından bebek biberonlarına, deodorantlardan bulaşık deterjanlarına günlük hayatta kullandığımız yüzlerce şeyde sağlığımızı tehdit eden kimyasalların olduğunu öğrendikçe kafamız fena halde karışıyor. Diğer taraftan sağlığın ticarileştiği, hastanelerin işin ekonomisini düşündükleri, doktorların hastalarına yeteri kadar zaman ayırmayıp gerekli, gereksiz tetkik istedikleri ve çok ilaç yazdıklarını konuşuyoruz. Bitmedi! Tıpkı ekmeklerimiz gibi, ilaçlarımızın da artık eskisi kadar güvenli olmadıklarını düşünüp ‘ilaçsız ve doğal çözümler’ arıyoruz. Kısacası, söz konusu sağlık olduğunda kendimizi güvensiz, yalnız, çaresiz, adeta ‘dımdızlak’ hissediyoruz.
DOĞAL TIP NEDEN REVAÇTA
Bu endişeler bizi tabiata/doğaya, doğal olana yönlendiriyor. İnsanların ilaçlar yerine bitkisel ürünleri, modern tedaviler yerine
geleneksel önerileri, hatta doktorlar, eczacılar yerine alternatif tıp şarlatanlarını, aktar doktorları tercih etmelerinin, sülük tedavilerinden, hacamat (!) uygulamaların şişe çekmelerinden medet ummalarının sebebi de bu.
Belki de bu nedenle mis gibi geleneksel çayı bir kenara bırakıp, güvenliği kuşkulu bitki çaylarına döndük. Nezleye, gribe, kabızlığa, halsizliğe, şişmanlığa ot-çöp çaylarıyla çare arar olduk. Aslında hastalıklarımıza değil, yalnızlığımıza, çaresizliğimize ve kirlenmemize çare aradığımız da söylenebilir.
Çünkü bitki çaylarını içince kendimizi botanik cennetlerinde, doğup büyüdüğümüz yerlerin yemyeşil bahçelerinde zannediyor, şişe çektirince kasabamıza köyümüze geri döndük zannediyoruz...
YANLIŞ MI YAPIYORUZ
Sağlık sorunlarına doğal yöntemlerle şifa bulmaya çalışmak yeni ve yanlış bir şey de değil aslında. Sorun bu yöntemlerin güvenli olup olmadıklarıyla ilişkili. Yüksek kolesterolü düşürmek için ille de statin grubundan bir ilacı kullanmakta ısrar etmenin tabiî ki anlamı yok. Bunun yerine diyet yapabilir veya bitkisel bir desteği de yutabilirsiniz. Hatta bu bitkisel destek güvenliyse eğer akılcı bir iş de yapmış olursunuz. Kısacası, yeni bir sağlık yaklaşımına ihtiyacımız var. Bu kadar lakırdıyı bugün size anlatmak istediğim konu için yazdım. Anlatmak istediğim şeyse daha geniş, daha farklı bir alanla integratif/bütüncül sağlık yaklaşımı ile ilişkili. Amacınız daha sağlam biri olup daha az hastalanmak, ilaca, ameliyata daha az ihtiyaç duymak, sağlık sorunları olduğunda da mümkün olduğunca doğal yöntemlerle şifa bulmak, daha da önemlisi yaşam kalitenizi arttırmaksa, bu yaklaşımdan haberdar olmanızda fayda var. Bu yaklaşım ne mi, buyurun...
BÜTÜNCÜL/İNTEGRATİF TIP NEDİR
İNTEGRATİF tıp yeni bir kavram değil aslında. Bütüncül/integratif sağlık yaklaşımı uzunca bir zamandır zaten var. Benim de inanıp yıllardır uygulamaya ve yaymaya çalıştığım bir yaklaşım olduğu ve son zamanlarda daha çok gündeme geldiği için sizi bu yaklaşımla tanıştırmak isterim. İŞTE İntegratif sağlık yaklaşımının üç önemli özelliği...
1. AŞAMA: BEDEN VE RUHUN KAVUŞMASI
Geç farkına vardığımız beden ruh ilişkisi, daha net tanımıyla ‘beden ruh kavuşması’, güçlü bir sağlık için çok ama çok önemli. Her insanın temel hedeflerinden biri olan mutluluk ve huzur da esasen ‘bedenin ruhla şartsız-şurtsuz, problemsiz sorunsuz buluşabildiği en keyifli durumlar’ı ifade ediyor. Geçici –yani an meselesi- mutluluktan farklı olarak huzur daha kalıcı ve keyiflidir ve özellikle huzur için bu basit ama olağanüstü kavuşma son derece önemlidir. Mutluluk için de, huzur için de bedenin ruhla en uygun şartlarda işbirliği yapması ve yeniden şekillenmeleri gerekir. Bedeni güçlü tutmanın da, sağlık sorunlarını geçiştirip iyileştirmenin de yolu sadece beden veya ruhtan değil, bu ikiliyi mükemmel bir ilişki içinde tutmaktan geçer. Ruh sağlığınız iyi değilse eğer bedeniniz, beden sağlığınız iyi değilse de ruhunuz sürekli şikâyet halindedir. Bu şikâyetlerse bazen çarpıntı, uykusuzluk, şişkinlik, kaşıntı, baş dönmesi, bazen de yorgunluk, bitkinlik şeklindedir. Yaşadığımız sorunların çoğu beden ve ruh arasındaki kopuklukla ilişkilidir.
2. AŞAMA: MODERN-GELENEKSEL İŞBİRLİĞİ
Mükemmel bir sağlık için modern tıbbın geleneksel tıpla birlikteliği/integrasyonu da önemlidir. Binlerce yıllık geleneksel tıp yaklaşımlarını bir kenara bırakarak çözümü sadece yeni teknolojilerde aramak modern tıbbın düştüğü en büyük hatalardan biridir. Tabiî ki yeni ilaçlardan, ameliyatlardan yararlanmak, modern tıbbı yeni teknolojilerle entegre etmek lazım ama bu hiçbir zaman bitkisel desteklerden, vitamin ve minerallerden, antioksidan güçlerden, akupunktur, yoga, meditasyon ve benzeri geleneksel uygulamalardan vazgeçmek anlamına gelmiyor. Geleneksel tıbbın yüzyıllardır uyguladığı ve bir ölçüde başarılı sonuçlar da aldığı doğal tıp yöntemlerini –ki biz bu yöntemlere alternatif tıp değil, tamamlayıcı tıbbi yaklaşım diyoruz- modern tıp bir şekilde bilimsel şemsiyesinin altına almak, bunlardan faydalanmak zorundadır. Buruhu beden, bedeni ruhla entegre etmek kadar önemli bir noktadır.
3. AŞAMA: HÜCRELERİN BÜTÜNLÜĞÜ
Sağlığa integratif yaklaşım hücreler, hücrelerin oluşturdukları doku ve organlarla bunların işbirliği yaptıkları sistemler açısından da bütüncül bir yaklaşımı gerektiriyor. Hipofiz bezindeki mikroskopik bir alanın devre dışı kalması tiroid bezinden böbreküstü bezlerine, yumurtalıklardan tansiyon dengesine pek çok şeyi etkileyebiliyor. Böbrekteki bir yetmezlik kemiklerde kırıklara, karaciğerdeki bir kifayetsizliğin sindirim sisteminde kanamalara sebep olabiliyor. Pankreas bezinin insülin salgılayan hücrelerindeki basit bir harabiyet ise körlük ve kalp krizine sebep olabiliyor. Bu örnekler bütüncül bir sağlık yaklaşımını bir zaruret haline de getiriyor, çünkü vücudumuzdaki her bir hücre, doku, organ ve sistem aslında müthiş bir işbirliği, paylaşım, karşılıklı destek, yani bütünsellik yani integrasyon içinde çalışıyor, yani zaten var... Kısacası sağlığa bütüncül/integratif tıp yaklaşımı düşündüğümüzden de önemli bir kavram.
GERÇEKTEN MUTLU MUSUNUZ?
DR. Toksöz B. Karasu, ‘insanı anlama ve hayatın kalitesini yükseltme’ bakımından çok şey öğreten “Huzurlu Yaşam Sanatı” kitabına, şu soruya yanıt aramakla başlar: “Mutlu musun?.”
Birkaç paragraf sonra da şunları yazar: “İnsanlar mutluluğu hiç olmadık yerlerde arar. Mal, mülk, para ve iktidar elde ederler ve kimi zaman terapi, analiz ve hatta ilaçla tedavi yolarına başvururlar. Geçmişteki ve şimdiki çatışmalarını çözümlemeye, içgörü ve empati geliştirmeye, patolojik zincirlerini kırmaya, içlerindeki çocuğu bağırlarına basmaya ve dışlarındaki yetişkini yeniden şekillendirmeye çalışırlar.” Dr. Karasu’nun pek güzel özetlediği, çoğumuzun da bütün çabalara rağmen bir türlü bulamadığı, hasretini çekip kavuşamadığı ‘şey’ ile Dr. Karasu’nun ‘mutluluk’, benim ‘huzur’ olarak tanımladığım, aynı ‘şey’dir, her ikisi de aslında öncelikle sağlık, sonra da refahla ilişkili kavramlardır.
Dr. Toksöz Karasu’ya göre de herkesin arzulamakta olduğu o ‘şey’, olağan ve geçici mutluluktan ziyade olağanüstü ve kalıcı, keyifli bir huzurdur. Ruhlu ve manevi bir varlığa demir atmış tam bir ‘yetişkinlik’ halidir. Bu ruh halinin kapısını ancak hem ruhu, hem de maneviyatı içeren birleşik bir anahtar açabilir. Peki, mutluluk ve huzurla ‘integratif/bütüncül sağlık yaklaşım arasında nasıl bir ilişki var?’
Bu sorunun yanıtı esas olarak bedenin ruhla, doğalın modernle işbirliğinde gizlidir.
Paylaş