Tiroid hastalıkları neden önemlidir?

Tiroid hastalıkları bizde (özellikle kadınlarımızda) sık görülüyor.

Tiroid bezi vücudumuzun metabolik faaliyetlerinde orkestra şefi görevi yapan bir iç salgı bezidir. Görevini ürettiği hormonlarla (T3 ve T4) başarır. İhtiyaç duyduğunuz miktarda hormonu üretemediğinde yavaşlayan metabolizmanız ihtiyaçtan fazla üretim halinde ise hemen hızlanır. Bedeniniz hızlanmış veya yavaşlamış metabolizma hızından hoşlanmaz, sorun çıkarır.

"HİPER" MİSİNİZ?

Tiroid bezinin aşırı hormon üretimi ile birlikte olan pek çok hastalığı vardır. Bu hastalıkların ortak noktaları aşırı bir hormonal üretiminin yansıtmalarıdır. Tıp terminolojisinde "hipertiroidi" olarak bilinen bu durumun ortak bazı belirtileri şunlardır: Çarpıntı, kilo kaybı, terleme eğilimi, sıcağa tahammülsüzlük, ellerde titreme, sinirlilik ,uyku bozuklukları yorgunluk ve kas güçsüzlüğü bunların başlıcalarıdır. Aşırı hız kazanan metabolizmanız da beden ve ruhunuzda rahatsızlıklar yaratır. Hipertiroidi Bazedow Hastalığı, Nodüler guatr, Haşimato Tiroidi ve diğer tiroiditler nedeniyle ortaya çıkabilir.

YOKSA "HİPO" MU?

Tiroid bezinin düşük hormon üretimine yol açan hastalıkları da vardır. Yeteri kadar tiriod hormonu üretemeyen bedenlerde ortak sorunlar yaşanır: Kilo alma, yorgunluk, halsizlik, bitkinlik, uyku eğilimi, şişme, kabızlık, cilt kuruması, saç ve tırnak sorunları, unutkanlık, isteksizlik, keyifsizlik, gezici kas ve eklem ağrıları ve hatta depresyon! Tiroid hormonunu yeteri kadar bulamayan bedenler buna oldukça uzun bir süre tahammül edebildiğinden hipotiroidi yavaş ve sinsi gelişen bir süreçtir. Çoğu kez hastalar da doktorlar da farkına varmaz, teşhis başka nedenle yapılan kan incelemeleri esnasında tesadüfen konulur. Hipotiroidininin bu sessiz ve gözden kaçmış şekilleri özellikle önemlidir. Bir türlü izah edilemeyen, sebep bulunamayan yorgunluklarda, kilo almalarda, ağrılar sızılar ve şişmelerde, depresyona girip geri çekilme ve küsmelerde hipotiroidi hatırlanmalıdır.

HİPOTİROİDİ YAYGINLAŞIYOR MU?

Hipotiroidi
sorunu özellikle son yıllarda yaygınlaşmış gibi görünüyor. Haşimoto tiroiditi teşhisi konulan hastaların sayısı artmış izlenimi alınıyor. Bu durumun tam bir cevabı yok ama bu artışta tiroid hastalıklarını daha kolay tanı konulabilmesinin önemli katkısı olmalıdır. Şimdi artık T3, T4, TSH testlerini yaptırarak hipotiroidi tanısı koymak, anti TPO, anti TG enzimlerini ve tiroid ultrasonu ile Haşimoto tiroiditini saptamak eskisinden çok daha kolaydır. Ruhsal kökenli problemlerin anksiyete, panik bozukluk, depresyon gibi sorunların yaygınlaşmasının Haşimoto tiroiditini tetiklemiş olması da mümkündür.

HORMONLARI NORMAL BİR TİROİD HASTASI DA OLABİLİRSİNİZ

Tiroid hastalıkları süresince tiroid bezinin hormon üretimini hiç aksatmadan sürdürebilmesi de mümkündür. "Ötiriod" durum olarak bilinen ve dengeli bir tiroid hormonu salınımı mevcudiyetini gösteren bu duruma basit guatr, nodüler guatr veya bazı Haşimoto tiroiditi hastalarında veya tiroid kanserlerinde rastlanabilmektedir. Bu hastaların tiroid bezleri sorun yaşamasına rağmen kanda tiroid hormonu düzeyleri normaldir. Boyunlarında kocaman bir guatr taşımalarına rağmen ya basit bazı psikosomatik sorunlar dışında herhangi bir şikayetleri yoktur ya da guatr kitlesinin oluşturduğu baskı belirtilerinden (ses çatallaşması, kısıklığı, nefes darlığı, yutma güçlüğü) yakınırlar.

Eğer tiroid hastalıklarından birine yakalandığınızı öğrendiyseniz, bunu önemseyin ama çok da telaşlanmayın. Tiroid hastalıkları (kanserleri dahil) modern tıbbın, tedavisinde en başarılı oldukları hastalıkları arasında yer almaktadır.

Toplam kolesterol nedir?

"Total" veya "toplam kolesterol" kanınızda dolaşan lipoprotein parçacıklarının yani LDL (kötü) ve HDL (iyi) kolesterolünüzün tamamını gösteren matematiksel bir ifadedir. Tam olarak HDL ve LDL kolesterol toplamına trigliserit değerinin beşte birinin ilavesiyle elde edilen bir değerdir.

Anlaşılacağı gibi trigliserit seviyesini, kötü kolesterol LDL düzeyini veya iyi kolesterol HDL’nin miktarını artıran her durumda toplam kolesterol de matematiksel olarak artmaktadır. Bu nedenle kolesterol sorununuzu toplam kolesterol düzeyini izlemekten çok, iyi ve kötü kolesterol ile trigliserit seviyelerinizi takip ederek değerlendirmelisiniz.

BİR FORMÜL: Toplam (Total) Kolesterol= LDL Kolesterol + HDL Kolesterol + Trigliserid / 5.

Şeker hastalığı şüphesinde hangi testler yapılmalı

Çok su içiyor, sık idrara gidiyor ve kendimi sürekli olarak yorgun hissediyordum. Doktorum da benden kanda glikoz tahlili yaptırmamı istedi.

o Glikoz testi ne demektir?

Kan glikoz testi her zaman duyduğunuz gibi, kanda şeker tayin edilmesi ile aynı anlama gelmektedir. Açlık kan şekeriniz 100 mg/dl’yi geçmemelidir. Şeker hastalığının tanısı için kan şekerine bakılması vazgeçilmez bir yöntemdir.

Kan glikoz testi açlıkta yapılırsa "açlık kan şekeri", toklukta yapılırsa da "tokluk kan şekeri" olarak adlandırılır. Kan glikozu ağızdan şeker verilerek yapılırsa "oral glikoz tolerans testi (OGTT)", damardan (intravenöz) şeker verilerek yapılırsa da "intravenöz glikoz tolerans testi (IVGTT) adını alır.

o Hangi testi yaptırmalıyım?

Çok su içme, sık idrara gitme gibi klinik şikayetlerle ortaya çıkmış bir diyabet (şeker hastalığı) basit olarak sabah açlık sırasında alınmış bir kan şekeri ile anlaşılabilir. 8 saatlik bir açlık sonrası kan glikoz seviyesinin 126 mg/dl’den yüksek çıkması, şeker hastası olma olasılığının çok yüksek olduğu anlamına gelir.

o Gizli şeker de testle ortaya çıkar mı?

Gizli şeker, bozulmuş glikoz toleransı da denilen vücudu oluşturan hücrelerin artık şekeri yavaş kullanmaya başlamasıdır. Açlık kan şekerinin 100 ile 126 mg/dl arasında bulunması, gizli şekerinizin olabileceğini gösterir. Açlık kan şekeri sağlık kontrolleri sırasında da mutlaka istenmelidir. Hastalığın erken tanısı, sadece diyet yapmak gibi tedaviyi çok basit bir hale getirir. Doktorunuz gizli şekeri daha iyi anlayabilmek için bazen şeker yükleme testine de ihtiyaç duyar.

o Bu test için günün herhangi bir saatinde kan verebilir miyim?

Bu test için sabah en az 8 saatlik bir açlıkla laboratuvara gelmelisiniz. Bu uygulama gebelerde biraz daha değişiktir. Gebelerde genellikle 50 gram glikoz verildikten 1 saat sonra kan şekerine bakılır ve aç ya da tok olmanıza bakılmadan günün herhangi bir saatinde laboratuvara gidebilirsiniz.

o Benden nasıl kan alacaklar?

Kan, önkolunuzun toplar damarından (venöz) veya parmak ucundan alınır, ardından içerisinde florür ve okzalat gibi özel koruyucuları olan tüplere konulur. EDTA, kanın pıhtılaşmasını engelleyen bir kimyasal maddedir ve önceden kan alınacak tüplerin içerisinde bulunur.

n Doç. Dr. Nezih Hekim


BESLENME OKULU

Elma mısınız, armut mu?

Bel/kalça ölçüsü oranı, kişinin kalçalarına oranla karın bölgesinde ne kadar fazla kilo taşıdığını tahmin etmenin bir yoludur. Bel/kalça oranı yüksek olup elmayı andıran erkekler ve kadınlar, oran düşüklüğü nedeniyle armudu andıranlardan daha yüksek kalp krizi ve felç riski taşımaktadırlar.

Bel/kalça oranınızı doğru ölçmek için:

1- Karnınızı gevşek bırakarak belinizi en dar yerinden ölçün.

2- Kalçalarınızı en geniş yerinden (genelinde kemik çıkıntısından) ölçün.

3- Bel ölçüsünü kalça ölçüsüne bölün.

Kadınlar için sağlıklı bel/kalça oranı 0.8 ya da daha düşüktür (ve bel ölçüsü en fazla 88 cm). Erkekler için sağlıklı bel/kalça oranı 1.0 ya da daha düşüktür (ve bel ölçüsü en fazla 100 cm). Bu oran erkeklerde 1,2’yi geçmemelidir.

BİR SORU

Diyet yaparken vücudumda zaman zaman su biriktiğini hissediyorum. Bunun nedeni ne olabilir?

Ödemi azaltmak için

Uygulanan tüm zayıflama diyetlerinde "günde en az 8-10 bardak kadar su içilmelidir" ifadesini sıklıkla duymuşsunuzdur. İşte bunun nedenlerinden biri de diyet esnasında vücutta ortaya çıkabilecek sıvı birikimini (ödemi) önlemektir. Kalori kısıtlamasına bağlı olarak günlük su tüketiminizde azalma olabilir. Dikkat edin!

Ayrıca sıvı alımınızdaki azalma bazı minarelerin dengesini de bozabilir. Buna bağlı olarak da vücutta şişlik hissi oluşabilir. Örneğin potasyum eksikliğinde vücutta sıvı birikimi ortaya çıkabilir. Bu eksikliği vücudunuza hissettirmemek için potasyumdan zengin başlıca besinleri bir kenara not edin. Kayısı, şeftali, muz, kuru kayısı, havuç, domates, bal kabağı, patates, sarmısak, kurubaklagiller yüksek oranda potasyum içerir.

BİR SORU

Sabahları acıkmıyorum ve kahvaltı yapmak istemiyorum. Ama kahvaltının önemli olduğunu biliyorum. Ne önerirsiniz?

Kahvaltı bahaneleri

Sabah uyandığınızda açlık hissetmiyor olabilirsiniz. Fakat tüm bahanelerin bir kolay çözüm yolu vardır:

] "Açlık hissetmiyorum": Güne meyve suyu ve tost gibi hafif yiyeceklerle başlamayı deneyin! Daha sonra ikinci bir kahvaltıda, yani ilerleyen saatlerde yumurta, peynir, süt gibi besinlere geçiş yapın.

] "Vakit bulamıyorum": Kolay hazırlanabilen besinler bulundurun. Örneğin akşamdan hazırlanan sandviç, kahvaltılık gevrek-süt gibi... Hiçbiri olmuyorsa kuru meyve, kuruyemiş (fındık, badem, ceviz) ve taze meyve ile güne başlayın.

] "Kahvaltı yapınca daha çok yiyorum": Bunu kanıtlayan hiçbir bulgu yoktur. Tam tersine kahvaltı ve düzenli öğünlerin sağlanması ile yediğiniz miktarlar daha dengeli ve yeterli olacak.

] "Dışarıda bir şeyler atıştırıyorum, yetmez mi?": Ne atıştırdığınıza göre değişir. Mümkünse evde kahvaltı yapın ve dışarıda sizi bekleyen sağlıksız atıştırmalardan uzak durun.

Sabah aç değilseniz

Eğer fazla kilolu veya obez biriyseniz ve sabah kahvaltı yapma ihtiyacı duymuyorsanız, hatta hiç yemeden öğle öğününü bile geçiştirebiliyorsanız, bunun bir insülin fazlalığı belirtisi olabileceği aklınızda olsun. Siz öğün atladıkça metabolizmanız yavaşlayacak ve metabolik sorununuz daha da artacaktır.

DİYET GÜNLÜĞÜ

Sorularınız için:

manager@yasasinhayat.org

Tel: (0212) 236 73 00
Yazarın Tüm Yazıları