Sağlık konularına ilginiz arttıkça bilgi kirliliği yaratarak bundan yarar sağlamayı düşünen yeni insanlar ortaya çıkıyor.
Bu, son derece doğal bir durumdur: Talep arttıkça arz çoğalır! Size yapılan bazı sağlık önerilerinin hiçbir faydası olmayabiliyor. Bazılarının ise ciddi tehlikeleri bulunabiliyor. Bazı sözde uzmanlar öyle şeyler yazıp çiziyor veya anlatıyorlar ki, bunlar biz doktorlara, diyet uzmanlarına ve bitki farmakolojisiyle uğraşan hocalara saç baş yolduruyor. Ama ne gam! Bu müthiş uzmanlar, teretohumuyla tiroid nodülü, keçi boynuzuyla cinsel güçsüzlük, lavantayla hepatit, brokoli suyuyla kanseri tedavi etmekte kararlılar. İşin bir ucunda da bu ürünleri satıp para kazanmak isteyen ticaret erbabı var.
Kimisi "yağ yaktığını" ileri sürdüğü, "kas yaptığını" iddia ettiği, "detoks" sağladığını belirttiği haplarla, kimi de bellek açtığını, aklı artırdığını, kanserden koruduğunu, romatizmanın köküne kibrit suyu ektiğine inandığı palavradan şuruplarla size yardımcı olmaya çalışıyor! Yani dikkat etmezseniz işiniz zor...
REAL AGE YAZARI
Dr. Michael Roizen bu gibi yaklaşımlardan şikayetçi olan dünyaca ünlü bir sağlık uzmanıdır. İsterseniz biraz da ona kulak verin: "İlginç görünen bir tedaviyi denemek istiyorsanız önce onunla ilgili daha fazla bilgilenmeye çalışın. Sadece tezgahtarlara sormakla veya orada satılan bir kitaba güvenmekle yetinmeyin. Daha çok araştırma yapın. Eğer araştırma imkanınız yoksa doktorunuzdan ya da kütüphanelerden yardım isteyin. Doğru bir araştırmayla söz konusu bitkinin bilimsel etkinlik durumunu da popüler iddiaları da öğrenebilirsiniz. Bitkisel ilaçların çoğu zarar vermiyor ama bazıları gereksiz yaşlanmaya yol açabiliyor. (Dr. Michael Roize’ın Real Age adlı kitabıdan)
Kullandığınız üründen fayda yerine zarar görmek istemiyorsanız (en azından erken yaşlanmak düşüncesinde değilseniz) size yapılan her sağlık önermesini dikkatle araştırın. Bu öneriyi yapanın uzmanlık alanını, tecrübesini, kimliğini, eğitimini öğrenin.
Anahtar sizin elinizdedir
Sağlığınızdan birinci sırada sorumlu olan kişi sizsiniz. Sizin sağlık sorunlarınız öncelikle sizin işiniz, ne doktorunuzun ne de diğer sağlık profesyonellerinin değil! "Dengeli ve nitelikli besleniyor musunuz? Düzenli fizik aktivite yapıyor musunuz? Verimli uyuyor musunuz? Stresle başa çıkabiliyor musunuz?" sorularının yanıtları sizde! Yaşam biçiminiz en önemli uğraşınız olmalı! Sağlığınıza zaman ayırmak kendinize zaman ayırmaktır. Sağlık için harcadığınız zamanı "zaman yitirmek" olarak algılamayın! Doktor muayenehanesinde konsültasyon saatinizi beklerken "kendinizle ilgilenin".
Bu değerli zaman dilimini iyi kullanın. Sağlık sorunlarını önlemek, koruyucu hekimlik sunumlarından yararlanmak, hastalıkları iyileştirmeye çalışmaktan çok daha kolaydır. Bunun için yapmanız gereken de zaten sağlığın temellerini oluşturan dengeli beslenme, düzenli egzersiz, verimli uyku ve ruhsal dinginliktir.
Bir sağlık sorunu oluşurken, soğukkanlılıkla ve dikkatle gözlem yapmanız doktorunuzun sorularına olabildiğince ayrıntılı yanıt vermenizi ve dolayısıyla onun tanı ve tedavi sürecinde daha başarılı olmasını yakından etkiler. Birden fazla sağlık sıkıntısı yaşıyorsanız esas soruna odaklanmalısınız. Bu derdinizin hallolması çok büyük olasılıkla diğerlerinin bir bölümünden ya da tümünden kurtulmanızı da sağlayacaktır.
Tedaviye başladığınızda, kullanacağınız ilaçlar belirli bir zaman dilimi içerisinde etkilerini gösterecektir. Beklemeniz, beklerken gözlemlemeniz ve sonuçlardan doktorunuzu haberdar etmeniz doğru yaklaşımdır. Yayınları değerlendirerek, okuyup dinleyerek ama her şeyden önemlisi doktorunuzun açıklamalarını dikkatle dinleyip gerekirse notlar alarak kendinizi eğitmelisiniz. Merak ettiklerinizi sağlık profesyonelleri ile paylaşmalısınız.
Ne yapacaksınız
Her zaman nitelikli ürünler satın almaya özen göstermelisiniz. Yiyecek, içeceklerinizin uygun koşullarda ve tercihen ekolojik yöntemlerle üretilmiş olması sağlığınızı korumak için ilk adımlardır. Örneğin, niteliksiz bir çift ayakkabı ile yapacağınız spordan yarar yerine zarar görebilirsiniz; içeriği üzerinde yazılandan farklı ürünlerle beklediğiniz etkiyi elde edemezsiniz. Çok pahalı ya da adı çok duyulmuş, listelerde bir numara olan ürünler yerine doktorunuzun önereceği, üzerinde içeriği açık ve ayrıntılı olarak yazan, kullanımı kolay olanları tercih etmelisiniz.
Olaylara yaklaşımınız olumlu oldukça, kişileri kendi koşulları içerisinde değerlendirmeyi öğrendikçe, değiştiremeyeceğiniz durumlar için çaba harcamanın gereksizliğini fark ettikçe kendinizi daha iyi ve güçlü hissedeceksiniz.
Genç yaşlılar ve yaşlı çocuklar çoğalıyor
Beslenme, hareketsiz ve tembel bir yaşam ya da hormonal, metabolik, psikolojik sorunlardan kaynaklanan bir sorundur. Alınan kalorilerle harcanan kaloriler arasındaki dengenin bozulması ve kullanım fazlası artık kalorilerin yağ olarak depolanması bu sorunun en önemli sebebidir. Şişmanlık veya fazla kiloluluk, hayat kalitesini bozan; formda, sağlıklı ve keyifli bir hayata düşman olan bir problemdir. Kalp ve damar hastalıklarına, hipertansiyona, şeker hastalığına, solunum sistemi yetersizliğine, gece uykuda solunum durmalarına ve horlamalara yol açar. Bununla da yetinmez: İleri yaşlara gelince kanda yağ dengesini bozar. Kalbi besleyen koroner kan damarlarını tıkayıp kalp krizine, beyni besleyen serebral damarları tıkayıp beyin krizine, eklemleri tahrip edip osteoartirit tipi romatizmaya yol açar.
Bitmedi! Kısırlık, adet bozuklukları, tüylenme, cinsel güç azalması veya kaybı, safra kesesi hastalıkları ve çeşitli organ-doku kanserlerine de neden olabilir. Ani ölümler şişmanlarda daha erken yaşlarda ve daha çok görülür. Özetle şişmanlık hastalığı hayatın sadece kalitesini değil, süresini de etkiler. Şişman çocuklar çok sık hastalanır. Şekere, hipertansiyona yakalanır. Şişmanlık ve fazla kiloluluk erken yaşlandırır, ömrü kısaltır.
Anlattıklarımız size üzücü, korkutucu gelebilir. Ne var ki hepsi gerçektir. Kilo sorunu çocuklar ve gençler arasında da hızla yayılıyor. Bundan 20 yıl önce en erken 40’lı yaşlarda belirlenebilen erişkin tipi -insüline bağımlı olmayan Tip-2- diyabet hastalığını son yıllarda 10-12 yaşlardaki çocuklarda görmemizin, kalp krizi ve felç yaşının 25-30’lu yaşlara kadar inmesinin sebebi şişmanlıktan başka bir şey değil. Şişmanlık veya fazla kiloluluk çocuklarımızı ve gençlerimizi erkenden yaşlandırıyor. Sorunu erkenden tanımakta, acil önlemleri gecikmeden almakta fayda vardır.
Sezaryen sonrası normal doğum mümkün mü
Yapılan araştırmalara göre, sezaryen sonrası normal doğumu deneyen kadınların yüzde 60-80’i sağlıklı doğum yapabilmektedirler. Buna önceden garanti verilemez ancak bazı faktörlerin varlığında bu konuda başarılı olunabileceği tahmin edilebilir:
Önceden sadece bir sezaryen olunmuşsa
Sezaryende rahim enlemesine kesilerek açılmışsa
Gebe ve bebek sağlıklı ve gebelik normal seyirde ise
Önceki sezaryen sebebi bu gebelikte mevcut değilse
Doğum 37 -40. gebelik haftaları arasında kendiliğinden başlamışsa
Daha önce sağlıklı bir normal doğum yapılmışsa
Bunlara ek olarak 40 yaşın üzerinde iken doğum yapılıyorsa, gebelik haftası 40 haftayı geçiyorsa veya bebek çok iri ise sezaryen sonrası normal doğumun başarısızlıkla sonuçlanabileceği tahmin edilebilir. Böyle bir doğuma karar verirken doğumun mutlaka iyi takip yapılabilen, gerektiğinde acil sezaryene hemen geçilebilecek bir sağlık kuruluşunda yapılması gerektiği unutulmamalıdır.
DİYET GÜNLÜĞÜ
Sorularınız için: Tel: (0212) 236 73 00
Sağlıklı seçenekler
Çarşamba günü yayınladığımız listeyi hatırlatalım.
Ton balığı Yoğurt ayran Hindi söğüş et Tavuk baget veya göğüs et Önceden yoğrulmuş saklama kabında ızgara köfte Light eritme peynir Haşlamış nohut veya yeşil mercimek (haşladıktan sonra buzdolabı poşetlerinde saklayın) Çiğ sebzeler (havuç, domates, biber, maydanoz, salatalık, yeşillikler) yıkadıktan sonra kurutarak saklama kabında saklayabilirsiniz. Unutmayın! Doğrama işlemi tüketmeden önce yapılmalıdır Kepekli veya tam tahıllı sandviç ekmekleri Kefir, meyveli yoğurt Taze meyve
İşte bu listeden örnek bir mönü:
Tavuklu sandviç
60 gr (1 avuç içi büyüklüğünde) tavuk göğüs (teflon tavada pişirilmiş)
Öğünün enerjisi; 350 kalori (hazırlama süresi 10 dakika)
Bu öğünün ardından yatmadan iki saat önce meyve değişiminizi de kullanmayı unutmayın. 1 küçük boy elma veya 1 büyük boy mandalina veya 1 orta boy portakal.
13 ay süreyle rejim ve spor yaparak 145 kg’dan 86 kg’a düşerek 59 kg verdim. Bu süre zarfında hiç kahvaltı yapmadım şeker, hamur işleri, pilav, kızartma tüketmedim. Kolesterolüm 185, trigliserit 90. Hiç aksatmadan koşu yaptım, asansör kullanmadım. Yorumunuzu bekliyorum.
13 ayda 59 kilo verdim
Çok ciddi bir kilo kaybından bahsediyorsunuz. Ayda 2-4 kg arasında kayıp sağlayın veya 3 aylık sürede toplam kilonuzun yüzde 10’unu kaybetmeyi hedefleyin dediğimizi düşünecek olursak, eğer bu 59 kg’ı düzenli verdiyseniz bu bir başarıdır. Çünkü ayda 4-5 kg kayıpla ilerlediniz demektir. Düzenli kilo kaybını sağlamak çok önemli. Fakat kısaca anlattıklarınız arasında beni düşündüren önemli birkaç kelime var. Şeker ve kızartma tüketmiyor olmanız güzel ama kahvaltı yapmamanız size önümüzdeki zamanlarda bir sorun çıkarabilir. Araştırmalar kahvaltı yapmayan kişilerin daha kolay kilo aldığını gösteriyor ki ben de en önemli ve asla atlamamanız gereken öğünün kahvaltı olduğunuzu hatırlatmak isterim. En yakın zamanda kalorisi çok yüksek olmayan güzel bir kahvaltıyla güne başlayın. Hamur işi ve pilav konusuna gelince, pirinç pilavı yerine bulgur pilavı tercih edebilirsiniz. Hamur işi hayatınızdan tamamen çıkabilir mi? Bu soruyu kendinize sorun. Hamur işleri büyük yasaklar değil, sadece sık yenmemesi ve dikkatli olunması gereken yiyeceklerdir. Sevdiğiniz yiyeceklerden tamamen uzak durmak zordur. Bir süre sonra tekrar yemeye başladığınızda kendinizi kolay durdurabilmek için zayıflama döneminde ayda 1 küçük ödüller hazırlayın.