Siz neden farklısınız?

İki arkadaştan biri kırkında görünürken, diğeri altmışında sanılabiliyor. Biri güzel yaşlanmanın ve iyi hayatın keyfini sürerken diğeri şeker, tansiyon, kolesterol ve kilo sorunlarıyla boğuşabiliyor. Bunun sebebi ne?

Bu farkın en önemli sebebi yanlış seçilen alışkanlıklar, yaşam tarzındaki bazı hatalardır. Bu yanlışlar her zaman bilerek de yapılmaz. “Vücut yapısını” veya “biyolojik-ruhsal potansiyelini” daha da önemlisi “genetik şartnamesini” bilmemek en önemli hatadır. Herkesin genetik mirasına göre şekillenen, bu miras içinde gelişip kökleşen bir biyolojik ve ruhsal potansiyeli var. Bu potansiyel hepimiz için farklı.

Eğer bu potansiyeli bilmeden beslenirsek bu potansiyeli dikkate almadan yiyip içersek daha da önemlisi genetik kusurlarımızı fark etmeden sigara, alkol, uykusuzluk, stres gibi faktörlerle vücudumuzu hırpalarsak ortaya çıkacak sonuç herkeste farklı olacaktır.

GENETıK MıRAS ÖNEMLİ

Kimi sağlam genetik yapısı ve güçlü biyolojik potansiyeli nedeniyle yaptığı yanlışlardan pek etkilenmezken, kimi de bu yanlışların zamanla şeker hastalığı, hipertansiyon, kilo fazlalığı ya da kolesterol sorunu şeklinde kendine geri döndüğünü görecek, üzülecektir.

Kısacası hayatımıza soktuğumuz yanlışların oluşturduğu sonuçlar herkeste aynı şekilde neticelenmiyor. Kimi vücut bu yanlışları bir şekilde telafi edebilirken kimi için bu yanlışlar çok kötü sağlık sorunlarına çok ciddi hastalıklara yol açabiliyor.

KULLANIM KILAVUZUNUZU ÖĞRENİN

Anlatmak istediğim şey şu: ıyi yaşlanmak iyi yaşamak, güzel ve keyifli bir hayat sürmek biyolojik potansiyelini daha da önemlisi genetik mirasınızı bilmenizle yakından ilişkilidir.

Biyolojik potansiyelimizi nasıl öğrenebilirsiniz? Bunun için basit bazı laboratuvar incelemeleri ve daha da önemlisi dikkatli bir genetik sorgulama çoğu zaman yeterlidir.

Bu sorgulama ve incelemeleri eksiksiz bir fiziksel-ruhsal değerlendirme izlemelidir. Eğer mevcut biyolojik-ruhsal yapılanmanız, hatalarınız, sevaplarınız, güçleriniz, kusurlarınız doğru dürüst belirlenir ve özellikle beslenmeniz başta olmak üzere hayat tarzınız buna göre planlanırsa sağlığınızın daha iyi olacağı, daha genç ve sağlıklı kalıp daha az hastalanacağınızdan hiç kuşkunuz olmasın.

UZMAN GÖRÜşÜ

Gebelikte uçak yolculuğu güvenli midir?

Hamilelikleri normal seyreden gebelerde uçak güvenli bir seyahat aracıdır. Ancak, uçmadan önce doktora danışmak yine de gereklidir.
Gebelik sırasında damar içi pıhtılaşma (emboli, flebit) eğilimi olanlar, çoğul gebelikleri olanlar, plasenta yetmezliği olanlar, erken doğum tehlikesi olanların her türlü yolculuğa çıkmaları kısıtlanabilir. Ayrıca, 36 hafta üzeri gebe olanların her türlü yolculuğa çıkmaları sakıncalı görülmektedir.
Eğer uçak yolculuğu yapılacaksa, bunu hamilelikte kendimizi daha rahat hissettiğimiz 14-18 haftalar arası yapmayı tercih etmeliyiz.
Uçuş sırasındaki hava basıncı düşmeleri kandaki oksijeni çok hafif düşürse de bunun gebeliğe bir sakıncası görülmemiştir. Aynı zamanda artan radyasyon etkisi de sürekli uçmak zorunda kalmayanlar için sorun teşkil etmemektedir.
Yolculuk sırasında koridor koltuğunda oturmak sık ayağa kalkılabilmesi ve daha geniş alan sağladığı için tercih edilebilir. Seyahat sırasında bol sıvı içmeli ve sıklıkla koridorda yürüyüş yapmalı, oturduğunuz yerde de ayak-bacak egzersizleri yapılmalıdır.
DR. ERHAN CANKAT

AKLINIZDA OLSUN

Bel ağrısına dikkat!

Bel ağrısı bel bölgesindeki kas, tendon ve kemiklerden kaynaklanıyor. Özellikle sık görülen bel ağrılarının nedeni o bölgedeki kasların gerginliği ve spazmı olarak gösteriliyor.
Yanlış bel hareketlerine bağlı burkulmalar, kiriş ve kaslarda yırtılmalara yol açarak ağrıya neden olabiliyor. Bel kemikleri arasındaki diskin kayması da -bel fıtığı olarak biliniyor- bel ağrısı ile sonuçlanıyor.
Özellikle bel fıtığına bağlı ağrılarda ağrı kalçalara ve bacaklara doğru yayılıyor. Ağrıyla birlikte bacaklarda uyuşma, karıncalanma, güç kaybı ortaya çıkabiliyor. Eğer bel ağrınız varsa vakit geçirmeden bir romatojli veya fizik uzmanından yardım isteyin. Çünkü yerleşen bel ağrılarını ortadan kaldırmak güç hale gelebiliyor.

BıR BıLGı

Egzersiz: Sorunu çözmez, yardımcı olur

Kilo yönetimi zor iştir. Kilosunu korumak veya kilo vermek isteyenlerin yaptıkları bir yanlış da sadece egzersiz yaparak (yiyecek-içecekleri dikkate almadan) kilo verme çabasına girmektir.
Egzersiz bir miktar kalori kaybı yapsa bile bu kayıp en yoğun egzersiz planlarında günde 400-500 kaloriyi geçemez. Ayrıca, egzersiz yapanların çoğu fark etmeden -biraz da aktivitelerine güvenerek- korkmadan yemek içmek gibi bir hayatı da çok sık yaparlar. Belki de bu nedenle spor merkezlerine üye olanların çoğu yıl sonu gelip yeni kayıt dönemi başlayınca pek istekli davranamazlar.
Bu durumun sebebi, “Bir yıldır gidip geliyorum, kilo vereceğime kilo aldım” veya “Bu egzersiz programı benim incelmeme yeteri kadar katkı sağlamadı” gibi düşüncelerdir. Hiçbir egzersiz programı kalori kazanımınızı kontrol etmediğiniz sürece size ciddi bir kilo kaybı sağlayacağını bilmelisiniz.
Araştırmalar, kilo kontrolünde en etkili sonuçların beslenme yanlışlarının düzeltilmesi, kalori kazanımının kontrol edilmesi ve aktivitenin arttırılmasının birlikte olması durumunda ortaya çıktığını gösteriyor.