Selülit, yağların özellikle kalça ve üst bacak bölgesinde düzensiz ve biçimsiz toplanmasıdır.
Bu sevimsiz görüntüden hiçbir kadın hoşlanmaz! Selülit pazarı (!) dünyanın en çok kazandıran, ama en başarısız pazarıdır. Her yıl onlarca selülit hapı, kremi ve yağı tüketicilere kucak dolusu ümitle pazarlanır. Ne var ki sonuç hep elde var sıfırdır! Selülit tedavisinde modern tıp da, kozmetik endüstrisi de sınıfta kalmıştır.
Selülitle mücadelenizi kolaylaştıracak doğru bilgileri bir kenara not almak ister misiniz?
Tuzu azaltın, yeterli miktarda su içmeyi unutmayın.
Yapay tatlandırıcılardan, renklendiricilerden ve besin desteklerinden uzak durun.
Bol bol sebze ve meyve yiyin. Özellikle koyu renkli olanlarını tüketin. Koyu kırmızı (Karpuz, domates, elma ve kırmızı greyfurt-portakal; likopen mucizesi... Siyah üzüm; dolaşım sistemimize OPC’s desteği), koyu yeşil (Elma, ıspanak, brokoli, biber), koyu sarı (mango) sebze ve meyvelere öncelik verin. Meyveleri yemekten en az iki saat sonra tüketin.
Daha az kafein kullanın.
Alkol kullanmayın ya da azaltın. Serbest radikal zararlarından koruyucu antioksidan OPC’s ihtiva eden, cilt dolaşımını koruyup destekleyen 1-2 bardak kırmızı şaraba izin var.
Şekeri kesin. Şekerlemelerden, tatlılardan uzak durun.
Bilinçli masaj selülit oluşumunu azaltabiliyor. Haftada 3 kez derin masajdan yararlanın.
Fazla güneşte kalmak selüliti artırıyor. Saat 10:00-14:00 arasında güneşlenmeyin. Güneşten koruma etkisi 15’ten yüksek koruyucular kullanın. Kamuflaj yapıcı "tanning cream"lerden yararlanabilirsiniz. Daha koyu bir cilt selülitin görünümünü maskeleyebilir.
Selüliti azaltabilecek en iyi yolun aerobik egzersizler olduğunu unutmayın. Haftada en az 3 kez 35 dakika sürecek aerobik aktivite yapın: Yürüyün, bisiklete binin, yüzün, dans edin... Daha uzun ve daha sık aerobik aktivitelerinin daha az selülit demek olduğunu hep hatırlayın. Aerobik çalışmalar iyi ve planlı yapıldığında gergin ve formda tutar, kilo verdirir, cilt ve cilt altı yağları uzaklaştırır, genç, gergin ve düzgün bir cilt görünümü sağlar.
Daha az kalori tüketin ve yağları azaltın. Düşük yağlı bir diyet, aerobik egzersiz kadar etkin bir selülit azaltıcıdır. John Hopkins Üniversitesi’nden Prof. Maria Simmson, yüksek yağlı beslenmenin selülitin en önemli etkeni olduğunu belirtmektedir. Günlük toplam yağ tüketiminizi yağdan gelen kalorileri yüzde 25’in altına indirerek sınırlayabilirsiniz. Bunun için kullandığınız besinlerin yağ muhtevalarını dikkatle inceleyin, etkilerini kontrol edin, yarım yağlı veya yağsız besinlere yönelin.
Selülit tedavi edici ürünlerden fazla bir şey beklemeyin. Sadece Birleşik Devletler’de selülit giderici veya azaltıcı ürünlere (kremler, jeller) her yıl milyarlarca dolar ödeniyor. John Hopkins Medical Institutions Health, Weight and Stres Clinic’de denenen 32 selülit tedavi edici ürün ile yapılan çalışmada, bu ürünlerin hiçbirinin yararlı olmadığı bulundu.
Selülit deyip geçmeyin ama bu sorunu çok da önemsemeyin. Selülitlerinizden, sizden çok genetik mirasınızın sorumlu olduğundan şüphe etmeyin.
NE YAPABİLİRSİNİZ?
Selülit için ille de bir şey kullanmak istiyorsanız, bizim önerimiz susam yağı, zeytinyağı ve ceviz yağı karışımı ile yapılacak hafif ama uzun süreli masajlardır. Bu karışıma biraz da öğütülmüş kahve ekleyebilirsiniz.
Gerginlik, bunaltı, alınganlık, depresyon ve stresin düzeltilmesinde destektir.
Osteoporozun önlenmesinde kalsiyuma destek olur.
Kalp ritim bozukluklarını azaltır, önler.
Şeker hastalığına bağlı sorunların bazılarını (özellikle göz sorunları) geciktirir.
Kan basıncının kontrolünü kolaylaştırır.
Badem, ceviz, fındık, fıstık, yeşil yapraklı sebzeler, tahıllar ve kuru baklagiller, magnezyum açısından zengin kaynaklardır.
Fasulye ve mercimek kanserden korur mu?
Meme kanseri, kadınlar arasında en yaygın görülen kanserdir. Meme kanserinin yiyecek ve içeceklerle güçlendirilmiş bir bedende daha zor oluştuğu bilinmektedir. Diyetlerinde bol miktarda flavonol (çay, elma, soğan, yeşil biber, lahana, karnabahar, baklagiller), likopen (domates, pembe greyfurt, kayısı, karpuz) bulunan kadınlarda meme kanseri riskinin önemli ölçüde azaldığı biliniyor.
Uzmanlar haftada iki veya daha fazla fasulye, mercimek tüketen kadınlarda bu yiyecekleri ayda bir kez tüketenlere göre meme kanseri riskini yüzde 34 daha düşük buluyor. Fasulye ve mercimeğin yararlı etkilerinin, zengin flavonol ve lif-posa içeriklerinden kaynaklanabileceği belirtiliyor. International Journal of Cancer dergisinde yayınlanan bir çalışmaya göre (2005, 114:628-33) bol bol fasulye ve mercimek tüketen kadınların meme kanserine yakalanma riski bunları az yiyen kadınlara göre anlamlı derecede düşük.
Yeni bir çalışma, kırmızı fasulyenin bir bardağında neredeyse bir kadeh şaraptakine eşdeğer oranda antioksidan kimyasal bulunduğunu ortaya koydu. Yani "fasulyenin nimetleri" yavaş yavaş ortaya çıkıyor!
Çocuklar ve gençler için aktivite rehberi
F Gençler fiziksel aktivitelerini geliştirebilmek için başlangıç döneminde günde 30 dakika ile işe başlamalıdır.
F Bu aktivitelerin 5 dakikası esneme ve ısınma, 15 dakikası aerobik egzersizler ve yaklaşık 10 dakikası güç gerektiren aktiviteler olmalıdır.
F Orta düzeyde yapılan aktiviteler tempolu yürüyüş, paten kayma ve bisiklete binme gibi egzersizlerdir. Saatte 150-250 kalori kadar kalori yakmayı sağlayan çalışmalar bu gruptadır.
F Güç gerektiren aktiviteler ise; kilo korumayı sağlayıcı egzersizler ile basketbol veya futboldur. Bu aktivitelerle birlikte kilo kaybı sağlandığında, televizyon izlemeyi ve bilgisayar başında vakit geçirmeyi en azından günde 30 dakika olacak şekilde kademeli olarak ama giderek azaltmalıdır.
F Eğer yeterli uzunlukta bir zaman dilimi yoksa, 5-10 dakikalık kısa bölümler halinde başlanıp, gün içinde toplam 30-40 dakikaya tamamlanabilir.
F Fiziksel aktiviteyi artırmak ve en azından günde 90 dakikaya çıkarmak için; bu sürenin birkaç ayda kademeli olarak artırılacağını ve bu dönemde televizyon izlemek, bilgisayar ya da video oyunları oynamak gibi alışkanlıklardan uzaklaşılması gerektiğini çocuklarınıza anlatmalısınız.
n Egzersiz uzmanı Özcan Kızıltaş
BİR SORU
Yaklaşık 10 kilo kadar zayıflamam gerektiği söylendi. Özellikle karın çevremde yağlanma var. Kilo verirken kilo ve boy arasında olması gereken oran mı yoksa vücut yağı mı önemlidir?
Sizin yağlarınız nerede toplanıyor
Fazla kilolarından kurtulmak için esas alınacak ölçütün Beden Kitle İndeksi (BKI) mi yoksa, vücut yağının biriktiği yer olan göbek çevresinin genişliği mi olacağı konusu sık sık karşılaşılan sorulardan biridir. Aslında her ikisi de doğru; arada ufak bir fark var.
İdeal kilonuzu belirlemek için kullanacağınız bilimsel klinik ölçü BKI’dir.
Beden kitle indeksinizi; Ağırlık (kg) / Boy (m) formülü ile hesaplayabilirsiniz. Çıkan sonuç, 35 yaş ve altı için 25’ten, 35 yaş üzeri için 27’den yüksekse, hafif düzeyde şişmansınız denilebilir.
Beden kitle indeksiniz normal kilonuzu belirlemeniz ve güvenli bir kilo verme programıyla ideal kilonuza inmeniz için kullanabileceğiniz güvenilir bir rehberdir. Bunun yanında karın çevrenize ve bel-kalça oranınıza dikkat edin! Karın çevrenizin belirlenmesi hangi kiloda olursanız olun vücudunuzda biriken yağların oluşturacağı kalp ve damar sorunlarının belirleyicisi olabilir.
Karın çevreniz erkekseniz 102 cm’den, kadınsanız 88 cm’den fazla olmamalıdır. Karın çevresinde biriken yağların sağlığınız yönünden riskini belirleyebilmek için bir başka kriter de göbek çevrenizin kalça çevrenize -göbek çevresi (cm) / kalça çevresi (cm)- oranıdır. Bu oran kadınlarda 0,80 cm’den, erkeklerde 0,95 cm’ten büyük olmamalıdır. Daha büyük oranların söz konusu olması halinde kilonuz ne olursa olsun bedeninizdeki yağ birikimi ciddi bir tehdittir.
BİR SORU
Piyasada yosun hapları var. Bunları kullanabilir miyim?
Yosun hapları
Kilo almanın birçok nedeni vardır. Kilo almanızın nedeni aşırı yeme ve doygunluk hissetmeme ise ilk önce bunun nedenini araştırmak gerekir. Hormonal bozukluk nedeniyle mi çok yiyorsunuz? Gerçekten çok mu besin tüketiyorsunuz? Yoksa çok yediğinizi mi düşünüyorsunuz? Doygunluk hissetmeme metabolik sorunlar olduğu için mi var yoksa yemek yemeyi çok mu seviyorsunuz? Bunun gibi daha birçok soru var.
Eğer metabolik bir soruna bağlı iştah sorunu var ise ilk önce bu sorunu tedavi etmek gerekir. Bu tedavi süresince veya sağlık problemi çıkmadığı halde yine de iştahınızın çok olması nedeniyle diyete uyum sağlayamıyorsanız, belki bu yosun veya lif tarzı destek ürünleri deneyebilirsiniz. Fakat unutmayın ki yeme davranışı değişmedikçe verdiğiniz kilolar peşinizi bırakmayacaktır.
Kalıcı çözümler için davranışlarınızın değişmesi ve eğer varsa metabolik sorunun tedavi edilmesi gerekmektedir. Yosun haplarından medet ummayı bırakıp "kalori tasarrufu ve enerji kaybı sağlayan egzersizler" ile kiloyu yönetmek daha akılcı gibi görünüyor.