Sağlığın renkleri

Sağlığımız varlığımızın temeli. Hayata ilişkin her şey onunla başlayıp onunla bitiyor. O yoksa, azsa, sorunluysa hiçbir şeyin tadı tuzu kalmıyor.

Haberin Devamı

Beslenmek, sağlıklı, güzel, keyifli sofralarda güzel şeyler yiyip içmek, sağlığımızı geliştiren, ayakta tutan, güçlendirip koruyan temel direklerden biri. Yeterli, dengeli, çeşitli beslenmeyen çocuklar büyüyüp gelişemiyor. Sık hastalanıp geç iyileşiyor. Okul başarıları düşük, bedenleri güçsüz, ruhları güvensiz oluyor.
Yanlış beslenen yaşlılar ise kötü yaşayıp kötü yaşlanıyor. İşte bu nedenle herkesin ama herkesin beslenme konusunda bilgilenmesi, beslenmesine özen göstermesi lazım.
Geçen hafta çocuk ve gençlerle yapılan “SAĞLIĞIN RENKLERİ” konulu enteresan, etkileyici ve öğretici bir çalışmaya katıldım. Çocukları dinledikçe de ferahladım, rahatladım...
Ferahladım çünkü “müthiş bir neslin” geldiğine, gelecekte bizi daha güzel günlerin beklediğine inancım güçlendi. Evet! Hayatı daha iyi yorumlayan, bilgili, uyanık, güvenli, yalansız dolansız zımba gibi bir yeni nesil geliyor. Üstelik bu neslin sağlıkla ilgili bildikleri, düşündükleri bizden çok ama çok farklı ve fazla.
O gençlerden, o pırıl pırıl, ışıl ışıl çocuklardan birinin, YAĞMUR AHSEN’in “GÜLÜMSETEN SAĞLIK” isimli yazısını okuyunca bana siz de hak vereceksiniz. Yağmur bu kompozisyonu ile o yarışmada ödül aldı. Evet sağlığın da renkleri var ve o renklerin en güzelleri çocuklar ve gençler...

Haberin Devamı

KABIZLIK ÇOCUĞU YORAR

Çocuklar, özellikle de bebeklerde tuvalet sorunları evin gündelik yaşam akışını etkileyebilir. Kabızlık ve ona eşlik eden ağrılı tuvalete çıkma, çocuk ve bebeklerin sıkıntı çekmesine neden olur.
Kısa süreli ve hafif durumlarda problem evde giderilebilir. Ek gıdalara geçmiş (4 aylıktan büyük) olan bebeklere rendelenmiş, püre haline getirilmiş armut ya da elmadan birkaç çay kaşığı verilebilir. Su da içirilebilir.
Daha büyük çocuklaraysa az miktarlarda olmak koşulu ile yemek aralarında su içirilebilir. Hazır bebek mamalarına geçilmişse meyveli olanlar tercih edilebilir. Yaşını geçmiş olanlara sebze çorbaları, sebze püreleri, meyve kuruları eklenmiş ve blender’dan geçirilmiş yoğurt verilebilir. Şekerden ve tatlılardan, özellikle lif içeriği çok daha az olan bisküvi, gofret gibi gıdalardan uzak durmalarını sağlamak faydalı olur.
Çocuğunuzun tuvalet eğitimini tamamlarken ne gereğinden rahat ne de aşırı titiz ve baskıcı davranın. “Bezlenme” derdinden kurtulan çocuğun zaman zaman “kazalara uğraması” olağandır. Çocuğa büyük tuvaleti için yemeklerden sonra kendine zaman ayırmasını, biraz oturup beklemesini önermekte fayda vardır. Ayrıca onun beden ölçülerine uygun bir klozet tertibatı kurmak gerekir.
Kabızlık sorununun arkasında tuvaletten korkma, o ortamdan hoşlanmama gibi sıkıntılar varsa, başarılı bir tuvalet işlemi sonrası ödüllendirme de motive edici katkı sağlayabilir.
Yakınmalar sürüyorsa pediatri uzmanından yardım isteyin.
DR. EVREN ALTINEL

Haberin Devamı

GÜLÜMSETEN SAĞLIK

Günlerden bir gün, bir evde sürekli hastalanan ve annesinin yaptığı sağlıklı yiyecekleri yemeyen bir kız varmış. Kızın ismi Gül’müş. Ama Gül’ün hasta olduğu için yüzü hiç gülmüyormuş.
Bir gün Gül yine hasta olmuş. Gül, odasında yatarken kapısı bir anda tık tık etmiş. İçeriye A vitamini, süt, havuç ve yumurta girmiş. Hep birlikte “Bizi yemedin ve bu yüzden hasta oldun. Bizi yemen lazım! Yoksa hasta olmayı çok mu seviyorsun? Dışarıda arkadaşların oyun oynarken sen burada hastasın. Bu senin hoşuna gidiyor mu?” demişler.
Buna karşılık Gül “Tabi ki hayır!” demiş. “Ama ne yapabilirim ki?” diye eklemiş.
“Bizi bol bol yemelisin” dedikten sonra odadan çıkmışlar.
Gül, rüya mı yoksa gerçek mi diye düşünürken kapı yine tıklamış, bu sefer içeriye B vitamini, et, ceviz ve buğday girmiş. “Neden sağlıklı olmadığını hiç düşündün mü? Çünkü vücudunun içine bizim girmemize izin vermiyorsun. Bu nedenle mikroplar senin vücudunu esir alıyor. Seni hasta ediyor. Buna izin vermemelisin” diyerek odadan çıkmışlar.
Gül şaşkın şaşkın bakarken kapı yeniden tık tık etmiş. Bu sefer ise içeriye C vitamini, mandalina, portakal ve brokoli girmiş. “Bizleri yemiyorsun. Bu nedenle mikropları silip süpürüp geçemiyoruz. Keşke bizi yeseydin. Aslında hâlâ vaktin var. Bizim gitme zamanımız geldi. Hoşça kal” diyerek oradan ayrılmışlar.
Gül’ün sonraki konukları ise D vitaminiymiş. Yani beyaz kardeşler olan süt, yoğurt ve peynir gelmiş: “Biz seninle dost olmak istiyoruz. Bizi yemediğin için dost olamıyoruz. Senin büyüyüp gelişmene yardım edemiyoruz.”
Gül bu dostluğu daha önce fark etmediği için D vitamininin yüzüne bakamıyormuş.
D vitamini de odadan gitmiş. Bu sefer içeriye E vitamini girmiş. Arkasında mısır, pirinç ve sebzeler varmış. “Bizler senin koruyucunuz, bunu her zaman hatırla ve bizi yemeyi ihmal etme olur mu?” demişler ve odadan çıkmışlar.
Gül acaba daha kimler gelecek diye düşünürken, içeriye proteinler ve mineraller girmiş. “Senin en iyi dostların patates kızartması, hamburger, makarna, çikolata, şeker, sosis, sucuk olamaz. Senin gerçek dostların bizleriz. Onlar, sana bizim kadar faydalı olmuyorlar. Seni şişmanlatmak, sürekli vitaminsiz bırakıp hastalanmana neden olmak için, sana kendilerini sevdirecek kadar güzel görünüyorlar. Lütfen inanma onlara! İnanma!” sesleri içinde Gül birden gözlerini açmış.
Odada kimse yokmuş. Gördüklerinin rüya olduğunu anlamış. Ama yine de çok mutluymuş. Hemen annesinin yanına koşmuş ve rüyasını ona da anlatmış.
Gül, annesine “Yeni dostlarımı her gün soframıza davet eder misin?” demiş. Annesi de “İstersen akşam yemeğini beraber hazırlayalım, bugün masaya kimleri davet edeceğine sen karar ver” diye karşılık vermiş. Gül, annesinin elini tutarak ve etrafa gülücükler atarak dostlarını davet etmeye başlamış.
Akşam yemeğinde masada kimler yokmuş ki... A vitamini, B vitamini, proteinler ve daha bir sürü sağlıklı dostu onu yalnız bırakmamış.
Gül artık hiç hasta olmuyormuş ve yüzü artık hep gülüyormuş.
YAĞMUR AHSEN/ DOĞA KOLEJİ 3. SINIF ÖĞRENCİSİ

Yazarın Tüm Yazıları