Paylaş
Bu ayrıntı özellikle afet dönemlerinde daha da öne çıkar. Afet dönemlerinde psikolojik bağışıklığı güçlendirmek ve onu strese karşı daha dirençli hale getirecek “psikolojik antikorlar”ı yeterince üretmek öncelikli görevlerimizden biridir. Peki, psikolojik bağışıklık nedir, neyin nesidir?
Ruh sağlığı uzmanları psikolojik bağışıklığı “stres dönemlerinde psikolojik antikorlar gibi görev yapan ve yaşadığımız olumsuz duruma uyum sağlamamızı, daha esnek olabilmemizi kolaylaştıran olumlu kişilik özellikleri sistemi” olarak tanımlıyorlar. Yine aynı uzmanlara göre, PSİKOLOJİK BAĞIŞIKLIK SİSTEMİMİZ “bizi farklı stres faktörlerinden, ağır ruhsal travmalardan, birdenbire ortaya çıkan olumsuz durumlar ve duygulardan, kısacası hayatın fiziksel ve ruhsal olağanüstü zorluklarından korumada” son derece önemli görevler üstleniyor. Bilelim ki yaşadığımız bu tatsız, her yönüyle can sıkıcı, daha da önemlisi acılarla yüklü
afet günlerinde hepimizin daha güçlü bir bağışıklık sistemine ihtiyacı var. Bu nedenle isterseniz gelin soru ve cevaplarla meseleyi biraz daha derinden
anlamaya çalışalım.
SORU 1
KONTROLSÜZ VE AĞIR STRES NE YAPAR
UNUTMAYALIM ki psikolojik sağlamlık bedensel sağlamlığın ayrılmaz bir parçasıdır. Ve yine unutmayalım ki psikolojik travmalar bedensel bozuklukların/hastalıkların da önemli hazırlayıcılarıdır. Yönetilemeyen streslerin “hipertansiyondan şeker hastalığına, kanserlerden Alzheimer’a, otoimmün bozukluklardan (Haşimoto hastalığı, lupus hastalığı, vitiligo, sedef hastalığı) Parkinson’a kadar değişebilen pek çok kronik hastalığın” tetikleyicisi olabileceğini çok iyi biliyoruz. Diğer taraftan yine ağır, yönetilemeyen ve kontrol dışına çıkan streslerin yol açtığı güçsüz bir psikolojik bağışıklık sisteminin “uykusuzluk, kronik yorgunluk sendromu, migren, fibromiyalji, sisli beyin” ve benzeri sağlık sorunlarıyla bağlantılı olduğundan da asla şüphe etmiyoruz.
Diğer taraftan “psikonöroimmünoloji bilimi”nin bize öğrettiği önemli bir ayrıntı daha var: Vücudumuzun her hücresi öncelikle de bağışıklık sisteminin her bir elemanı psikolojik süreçlerle iç içe çalışıyor ve yaşıyor. Mikrobik hastalıklarda bile hücresel ve kimyasal bağışıklık gücümüz psikolojik durumumuzdan ciddi ölçüde etkilenebiliyor. Eğer bugünlerde olduğu gibi ağır stres şartları nedeniyle psikolojik bağışıklık sistemi aşırı baskılanır veya güçsüz kalırsa hücresel bağışıklık sistemi de kısa sürede dibe vurabiliyor. İşte bu nedenle özellikle yoğun stresin ortalıkta kol gezdiği bu gibi günlerde hızla ve öncelikle psikolojik antikor gücümüzü arttırmamız gerekiyor.
SORU 2
PSİKOLOJİK BAĞIŞIKLIK ZAYIFLAYINCA NELER OLUYOR
KONUŞTUĞUM ruh sağlığı uzmanlarına göre, zayıf bir psikolojik bağışıklığın orta ve uzun vadade 3 önemli olumsuz ruhsal/psikolojik sonucu var.
1. Kaygı bozukluğu.
2. İlerleyen ve kronikleşen bir depresyon hali.
3. Travma sonrası stres bozukluğu.
Anlaşılan o ki deprem sonrasında yaşadığımız bu kritik günlerde depremzede halkımızı tehdit edebilecek en önemli psikolojik sorunlar yukarıdaki bu üçlü olacak. Ve yine anlaşılan o ki bugünlerde ve önümüzdeki dönemde ruh sağlığı uzmanlarına her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulacak. Tekrar hatırlatayım: Bugünlerde her zamankinden daha fazla bir arada, omuz omuza, kol kola olmaya, daha az eleştirip daha az suçlamaya, daha çok övüp daha çok alkışlamaya ve yardımlaşmaya, ruhumuzu daha yüce zirvelere taşımaya ihtiyacımız var.
SORU 3
PSİKOLOJİK ANTİKOR GÜCÜ NASIL ARTAR
DAHA güçlü ve daha çok psikolojik antikor üreterek psikolojik bağışıklık gücünü korumanın yolu öncelikle “aidiyet duygusunun devreye sokulması ve geliştirilmesi”nden geçiyor. Bunun hemen arkasından da “sosyal/toplumsal bağların devreye sokulması ve büyütülmesi” geliyor. “Manevi güc”ü arttırmak, “şükür duygusu”na sığınmak, suçlamak ve yargılamak yerine “olumlu ortak değerler”de buluşmaya çalışmak ve mümkün olduğu ölçüde çelik gibi sağlam ama son derece esnek bir ruhsal direnç ve güçle “pozitif bir yaklaşım” içinde olmak psikolojik bağışıklığı güçlendirmenin ve daha çok psikolojik antikor üretmenin en etkili yolları olarak gösteriliyor.
Paylaş