Paylaş
1- Aşırı şeker kullanımı: Şekerin her türlüsünden, beyazından, kahverengisinden, tozundan, küpünden, tatlandırıcısından ve şeker eklenmiş her türlü yiyecekten içecekten uzak durun. Şekerli içeceklere mesafeli kalmaya ısrarla devam edin. Şeker içeren alkollü içecekleri, süt tozu eklenmiş şekerli hazır toz kahveleri, şeker yüklü sıvıları (meşrubatlar) tüketmeyin. Unutmayın ki şeker ciddi ölçüde bağımlılık da yapabilen bir zehirdir. Not: Bazı uzmanlara göre şeker kokainden sekiz kat daha fazla bağımlılık yapıyormuş.
2- Ölçüsüz un/nişasta tüketimi: İçinde un/nişasta bulunan her yiyecek daha bağırsaklarınızdan emilir emilmez süratle şekere dönüşür. Bir başka deyişle bu besinler şekerle eşdeğerdir. Bir tabak pirinç pilavı bir tabak toz şekerle aynıdır dememizin nedeni de bu net ve açık bilgidir. Beyaz ekmek, simit, bisküvi, kraker, kurabiye, pizza, burger ekmeği, makarnalar ve daha pek çok unlu nişasta yüklü besini farkında olmadan sık tüketiyoruz. Listeye hazır çorbaları da ekleyin.
3- Glisemik yükü fazla karbonhidratların çok yenmesi: Bu listede de patates, tahıl ürünleri ve meyveler var. Özellikle de kızarmış patates, pirinç pilavı ve şekeri yoğun meyveler.
4- Sağlıksız abur cuburlar: Bunlar sadece yoğun şeker ve un içerikleri sebebiyle değil, yapılarındaki kötü yağlar (trans yağlar), yapay şekerler (fruktozlu mısır şurubu), koruyucular, boyalar, aroma verici kimyasallar nedeniyle de metabolizmanızın canına okuyor. Çin tuzu monosodyum glutamatı da bu listeye rahatlıkla yerleştirebiliriz.
5- Gluten zengini besinler: Özellikle gluten hassasiyetiniz varsa gluten içeren besinlerden daha bir uzak durun. Sağlıklı biri de olsanız gluten yükü fazla yiyeceklere (tahıl bazlı besinler) mümkün olduğu ölçüde mesafeli kalın.
Not: Yukarıdaki 5 besin grubunun tamamı sizi sadece şeker bağımlısı ve şeker hastası adayı yapmaz; bu besinlerin iltihabı tetikleyerek hücrelerinizi paslandıracağını, neticede de sizi erken yaşlandıracağını aklınızdan çıkarmayın.
Ne zaman telaşlanmalı?
İktidarsızlık yani sertleşme bozukluğu, orta yaş ve sonrasında erkeklerin korkulu rüyalarından biri olmaya devam ediyor.
Aslında her erkeğin hayatında zaman zaman başına gelebilecek bir problem bu. Ve bu tür “ara sıra oluşan sertleşme problemleri”ni uzmanlar pek de o kadar ciddiye almıyorlar. Hatta bazı üroandrologlar (erkek cinselliği uzmanları) bu tür sorunları normal bile kabul edebiliyor, erkeklere “hemen telaşlanmayın!” diyorlar.
Onlara göre “bir erkek cinsel teşebbüslerinin yüzde 25’inden fazlasında cinsel birleşme için gerekli sertliği sağlayamıyorsa” ancak o zaman durumu anormal olarak değerlendirmek lazım.
Ve birkaç rakam daha... Yaşı 40 civarındaki erkeklerin en fazla yüzde 2-3’ü iktidarsızlık sorunuyla karşılaşıyor. Ne var ki oran yaşla birlikte hızla artıyor, 65-70 sonrasında yüzde 25’in üzerine çıkıyor.
İktidar düşmanı sorunlar hangileri?
Erkeklerde iktidarsızlık sorununa yol açan problemlerin çoğu bildik, günlük ve sıradan yanlışlar. En başta ise alkol kullanımını abartıp aşırı sigara içmek var. Bunu fazla kilolu olmak, hareketsiz bir yaşam ve kötü beslenmek izliyor.
Şeker hastalığı ise daha başlangıç döneminden itibaren ciddi bir problem. Parkinson hastalığı ve diğer omurilik hastalıkları da ilk akla gelen iktidarsızlık nedenleri.
Gözden kaçan önemli iki neden daha var: İlki İlaçlar! Tansiyonu düşürmede, depresyonu iyileştirmede, uyku sorunlarını çözmede, kolesterolü azaltmada kullanılan pek çok ilaç kısa bir süre sonra iktidarsızlığa da sebep olabiliyor.
İkincisi ise stres ve çoğu zaman ona eşlik eden depresyon problemi. Siz de bu listeye bakıp “suçlu kim?” sorusuna yanıt arayabilirsiniz.
Çavdar ekmeği mi, beyaz ekmek mi?
Dr. Murat Keklikoğlu yanıtlıyor: Sağlığa yararlı olma, zarar vermeme, insülin direncini tahrik etmeme ve tok tutma avantajları nedeniyle çavdar ekmeğini daha bir öne çıkarmakta fayda var.
Çavdar ekmeğinin glisemik indeksi, yani kan şekerini yükseltme gücü beyaz ekmekten daha az. Çavdar ekmeğinin beyaz undan yapılan endüstriyel ekmeğe göre “tok tutucu” yanı da daha güçlü. Özetle benim oyum çavdar ekmeğinden yanadır.
Glisemik yükü düşük meyveler hangileri?
Dr. Murat Keklikoğlu yanıtlıyor: Meyvelerin çoğu fruktoz bombası, yani bol şeker içeriyor. Bu da onları birer kilo canavarı yapıyor. Peki fruktozu ve glisemik indeksi az olanlar hangileri? En başa kirazı, greyfurtu, portakalı, mandalinayı yazın. Hemen arkasına şeftaliyi, kayısıyı ve elmayı ekleyin. Eriği de unutmayın. Bütün bu meyveleri mümkünse doğal halleriyle kabuğuyla birlikte tüketilenleri de (elma, şeftali, kiraz) kabuklarıyla birlikte tüketmeye dikkat edin.
Paylaş