Nezleye-gribe dur diyen 10 mühim önlem!

Kış kapıda göründü, bu biraz daha fazla soğuk, daha sık kar yağışı, daha uzun ve romantik geceler ama aynı zamanda daha fazla üst solunum yolu enfeksiyonu anlamına da geliyor.

Haberin Devamı

Bu nedenle kış önlemlerini yavaş yavaş gündeme almak gerekiyor. Önlem denince aklınıza hemen grip aşısı gelmesin. Onun da faydalı olduğu özel durumlar, aşı yapmanın gerektiği bazı koşullar tabii ki var ama aşıdan çok daha basit, etkili ve önemli tedbirleri de elden bırakmayacağız. İşte onlardan bazıları...


1- Eller daha sık ve iyi yıkanacak. Üst solunum yollarına yerleşen mikropları taşımada en büyük aracın elleriniz olduğunu unutmayın. Ellerinizi daha sık ve dikkatli yıkayın, daha temiz tutun.
2- Lüzumsuz öpüşmeler bırakılacak. Sevgi gösterisinde bulunmak ille de öpüşmeyi gerektirmiyor. Sadece selamlaşmak, hadi bilemediniz el sıkışmak bile kış enfeksiyonlarını önlemede etkili. Bugünden tezi yok bahara kadar karşılaştığımız herkesle şapşup öpüşmeyi bırakıyoruz.
3- Cep telefonları temiz tutulacak. Cep telefonlarının çoğu mikrop yuvası. İnanmayacaksınız belki ama sadece üst solunum yoluyla değil, ağız, bağırsak, dışkı yoluyla bulaşan mikroplar bile telefonların üzerine yapışıp kalıyor. Sırf bu nedenle başkalarının telefonunu kullanmak doğru değil. Kendi telefonunuzu da sık sık temizlemeyi ihmal etmemelisiniz. Özellikle hapşırıyorsanız bu konuda daha da dikkatli olun.
4- Uzaktan kumandalar kirli olmayacak. Evlerde mikropların kolayca yayılmasına yol açan aracılardan biri de uzaktan kumanda cihazlarıdır. Bunların da tıpkı cep telefonları gibi iyi temizlenmesi lazım.
5- Çarşaflar sık değişecek. Yastık kılıfları ve çarşaflar gece boyunca ağız ve burnumuzdan gelen mikropların yuvalandığı yerler haline gelebilir. Bu nedenle kış boyunca yatak çarşafları ve yastık kılıflarını daha sık değiştirseniz iyi olur. Özellikle nezle, grip ya da anjin geçirdiyseniz o çarşafları hemen değiştirin.
6- Diş fırçaları yenilenecek. Diş fırçası kullanmamak, ağız hijyenini ciddiye almamak önemli ayıbımız ve maalesef hâlâ sürüyor. Eğitimli kişiler bile hâlâ dişlerini fırçalamıyor.
Ayıplar sadece bununla bitse neyse. Fırçalayanlar da bir fırçayı neredeyse yıl boyu kullanıyor. Hatta bazı evlerde aynı fırçayı birkaç kişi kullanabiliyor.
Birincisi dişler her gün en az 2-3 kez fırçalanacak, ağız hijyeni konusunda dikkatli davranılacak, mümkünse ağız çalkalama sularından faydalanılacak.
İkincisi diş fırçaları ortak kullanılmayacak, herkesin ayrı bir fırçası olacak.
Üçüncüsü fırçalar en fazla 1-2 ay kullanılıp yenisi ile değiştirilecek.
Gelelim kış-fırça ilişkisine! Diş fırçalarını kış aylarında daha temiz tutmak ve daha sık değiştirmekte fayda var. Hele hele nezle veya gribi daha yeni atlattıysanız fırçanızı hemen değiştirmelisiniz.
7- Havlular ayrılacak. Prensip olarak evde herkesin ayrı bir havlusunun olması daha doğru. Bu mümkün değilse nezlesi, gribi, üst solunum yolu enfeksiyonu olanlara ayrı bir havlu tahsis etmek şart.
Mühim bir nokta da şu: Havlular da kışın sık sık temizlenmeli, mutlaka ama mutlaka kuru tutulmalı. Çünkü kirli ve nemli havlular mikropların üremesi için en uygun ortamlar.
8- Hapşırırken dikkat edilecek. Hapşırıp öksürmek bir refleks. Önleyemezsiniz! Ayrıca en doğal hakkınız. Ama –daha önce de yazdım- her hapşırık ve öksürükle ortama milyonlarca mikrop bırakıyorsunuz. Bu nedenle hapşırırken ya tek kullanımlık bir mendil ile ya da kolunuzun ters yüzüyle ağzınızı kapatmayı ihmal etmeyin.
9- Yolculukta ve sinemalarda tedbir alınacak. Hepinizden küçük bir ricam var. Nezleniz, gribiniz, farenjitiniz, sinüzitiniz varsa toplu yaşanan, toplu seyahat edilen ortamlara girmeyin.
Girmeyin çünkü enfeksiyonu yüzlerce kişiye yayma ihtimaliniz var. Unutmayınız ki enfeksiyonu “sattığınız!” kişiler en geç iki üç hafta içinde aynı otobüs, metro veya sinemada size geri iade edecekler. Eğer mecburen buralarda olmak durumunda kalırsanız utanıp sıkılmayın, ağzınıza bir maske takın.
10- Nezleli çocuk okula yollanmayacak. Kış mikroplarının yayılmasına en uygun ortamlardan biri de sınıflar oluyor. Çocukların kalabalık halde yaşadıkları sınıflar enfeksiyonun bulaşmasını kolaylaştırıyor. Bu nedenle ne hasta çocuğunuzu okula gönderin, ne de iyileşmeden okula dönmesine müsaade edin.
Çalışan biriyseniz bu biraz zor olabilir ama bir çaresini bulmak zorundasınız. Zira burada da “sinema, otobüs, metro” durumu var. Çocuğunuz enfeksiyonu arkadaşlarına bulaştırırsa en geç 2-3 hafta sonra arkadaşı da ona geri iade edecektir. Yani mikroplar “pinpon topu gibi” gidip gelecektir.

Haberin Devamı

Fakir gıdası değil, fikir gıdası!

Haberin Devamı

Öğrenciliğimde Ankara Cebeci-Dörtyol’da kış akşamları eve dönerken köşedeki balıkçı tezgâhından hep aynı cümle yükselirdi: “Bu fakir gıdası değil, fikir gıdası, hamsiye gel, hamsiye.”
70’li yıllarda modern tıbbın bile henüz Omega-3 mucizesi ile tanışmadığı dönemde bizim Karadenizli balıkçı teşhisi koymuştu: Balık yemek zekayı da hafızayı da güçlendirir.
Zaman bizim balıkçıyı haklı çıkardı. Önce 70’li yılların ortalarında bir grup bilim adamı balıktaki Omega-3 yağlarının önemini kanıtladı, ardından da Omega-3 yağlarının özellikle DHA isimli yağın beyin için adeta bir “hafıza sütü/zeka şurubu” işlevi gördüğünü ortaya çıkardı.
Mevsim balık mevsimi. Balıkların bol bol Omega-3 yüklendikleri bir dönem. Bedeninize daha çok Omega-3 kazandırmak, kışa daha güçlü bir bağışıklık, daha güçlü bir hafıza ile girmek ve çocuklarınızın zekasını daha bir güçlendirmek istiyorsanız balık yiyin.

Haberin Devamı

Ağız kokusuna probiyotik çözüm

Halitozis ya da günlük hayatta kullanılan adıyla “ağız kokusu” bazen tam bir baş belası haline gelebilir. Bu dertten muzdarip olanın sosyal yaşantısını bile karartabilir. Çözüm üretmek için neden ararken genelde ilk iş “ağız sağlığı” kontrol edilir. Hemen diş hekimi ile görüşülür, diş plakları, çürükler araştırılır.
Ağzımız çok sayıda bakteriye ev sahipliği yapar. İçlerinde zararlı olanlar ya da fırsatını yakalayınca hasta edenler olabildiği gibi yararlı olanlar yani probiyotikler de vardır.
Streptococcus salivarius K12 zinciri de bu probiyotiklerden biridir.
Herhangi bir nedenle, söz gelimi antibiyotik alındığında bozulan ağız içi bakteri dengesini yeniden kurmaya destek olur.
Ağız içerisindeki sülfür gazı birikimini azaltıp ağız kokusunu azaltır.
Aynı bakteri ailesinden gelmekle birlikte boğaz enfeksiyonlarına neden olan Streptococcus pharyngitis’in üremesine engel olur.
Yakın bir zaman önce piyasaya sürülen ve bu probiyotik türünü içeren destekler ağız kokusu sorun yaşayan ama kesin bir sonuca ulaşamayanlara yeni bir çözüm önerisi olabilir.
Yıllardır yazıp duruyorum: Yoğurt en etkili ağız kokusu gidericilerden biri. Yeter ki probiyotikten zengin olsun. Zira yoğurdun bu gücü de probiyotiklerle ilişkili.

Yazarın Tüm Yazıları