Paylaş
Kansızlık özellikle kadınlar arasında yaygın bir sağlık sorunu. Eğer başlıktaki soruyu genç bir hanım sormuşsa muhtemelen ilk akla gelen sebep “demir eksikliği” olmalı.
Zira farklı pek çok sebebi olsa da kansızlığın en sık görülen nedeni demir eksikliğidir ve demir eksikliği kansızlığının en yaygın olduğu grup da 15-45 yaş aralığındaki hanımlardır. Bu gruptaki kadınlarda en çok adet dönemlerinde kaybedilen demirin yerine konmaması, daha seyrek olarak da tekrarlanan hamilelikler sonucu azalan demirin takviye edilememesi sonucu anemi (kansızlık) gelişir.
Özellikle son yıllarda yaygınlaşma eğiliminde olan vegan beslenme bu sorunu daha da sık görülür hale getirmiştir. Zira bedenimizin en önemli demir kaynağı kırmızı et ile karaciğer/dalak gibi iç organlardır ve maalesef hanımların çoğu, özellikle de veganlar bu ürünleri yeterince tüketmemektedir. Demir eksikliğine bağlı kansızlığın başka nedenleri de var. Örneğin mide-bağırsak sisteminde kaybedilen kan kayıpları da demir eksikliği anemisi ile sonuçlanabilir. Bu romatizmal ilaçları uzun süre kullananlarda mide ülseri ya da ince ve kalın bağırsak hastalığı olanlarda, gizliden ilerleyen bağırsak kanseri sorunu yaşayanlarda görülen bir problemdir.
Tekrar tekrar kanayan hemoroidler de sizi kansız bırakabilir. Diğer taraftan uzun süre demirden noksan beslenmek de -burada da vejetaryenlik gündeme geliyor- demir noksanlığı anemisine yol açabiliyor.
Demir noksanlığının en önemli belirtileri ise halsizlik, yorgunluk, unutkanlık, saç dökülmesi, tırnaklarda kırılma ve çukurlaşma, dil yaraları, yutma güçlüğü, çarpıntı ve hava açlığıdır. Eğer bu sorunlardan biri ya da birkaçı varsa hele bir de hanımsanız renginiz de soluksa “demir eksikliği anemisi” aklınızda olsun.
Böyle bir tehdit ile karşı karşıyaysanız beslenmenizde “demir zengini” besinlere ağırlık verin. Daha çok kırmızı et, yumurta, bakliyat, sebze tüketin.
BİR SORU
Erkeklerin memeleri neden büyür?
Erkeklerin de memeleri zaman zaman büyüyebiliyor. Bu durum bazen hastalıklara, bazen yutulan ilaçlara, bazen de alınan kilolara bağlı oluyor.
Yetişkinlerde en sık görülen neden karaciğer ve böbrek yetmezliği. Kolesterol ilaçlarının da bu konuda etkili olabileceği belirtiliyor. Yani kolesterol haplarının da -hatta bazı idrar söktürücülerin- yan etkisi olarak erkeklerde memelerin büyümesi mümkün.
Hormonal bozuklukların, özellikle tiroid ve hipofiz bezi hastalıklarının, yumurtalık ve hipofiz bezi tümörlerinin de memeleri büyütebileceğini biliyoruz.
Kilo alma, özellikle de obezite memeleri büyütüyor. Kilo bağlantılı meme büyümesi özellikle gençler için mühim bir sorun.
BİR SORU
Sosyopat kime denir?
Rastgele kullandığımız ama hastalıkla ilişkili olabilen kişilik tanımlamalarından biri de “sosyopat” sözcüğüdür. Basitçe “antisosyal kişilik bozukluğu” şeklinde tarif edilebilecek olan bu durumun da pek çok kişilik sorunu gibi hafif veya ağır, geçici veya kalıcı, önemli ya da önemsiz olanları var.
Sık görülen işaretleri ise şunlar: Uzun süreli ve kalıcı ilişkiler kuramama. Değişken ilişki kalıpları geliştirme. Kalıcı ve ciddi bir sorumsuzluk durumu; örneğin eşe, işe, borca karşı tekrarlanan sorumsuzluk davranışları. Aşırı agresif davranış şekilleri, anlamsız öfke, sinir patlamaları, ölçüsüz tepki halleri, tahrik edici davranışlar, anlamsız boşvermişlik ve kayıtsızlık gösterileri, kalıcı ve tekrarlayıcı kural ihlalleri, prensip olarak “kurallara karşı gelme” eğiliminde olma, alkol ve uyuşturucu kullanımına eğilim. Bunlar ilk akla gelenler. Sosyopatlar bu tür davranışları nedeniyle herhangi bir pişmanlık filan da duymazlar. Vicdan azabı filan da hissetmezler. Biraz derine gidilecek olursa çocukluklarında da bazı arızalar saptanır.
Mesela hayvanlara karşı acımasız davranışlar, okulda tekrarlanan uyumsuzluklar, kavgacı bir yapı, geceleri idrar kaçırma... Bu bilgileri psikiyatrist bir arkadaşımla konuşarak toparladım. Umarım yanlışım olmamıştır. Onun anlattığına göre işin arkasında bazen genetik ya da çevresel faktörler olabilse de bozukluğun sebebi tam olarak belirlenmiş değil.
HİPERTANSİYON
Kan basıncımız sabah mı, akşam mı daha yüksektir?
Biyoritim önemli bir konu. Her bedenin tabii ki bazı farklılıkları var. Olmalı da ama genelde hepimiz ortak bir “biyoritme” sahibiz. Bu doğal vücut ritmi pek çok fonksiyonumuz gibi kan basıncımızı da etkiliyor. Neticede tansiyonlarımız geceleri daha düşük, gündüzleri daha yüksek oluyor. Bu durumda iyi bir uyku aslında başlı başına bir “antihipertansif ilaç” görevi de üstleniyor.
Ama ne kadar güzel uyursak uyuyalım, kan basıncımız özellikle sabahın ilk saatlerinde yataktan kalkar kalkmaz beklenenden daha yüksek oluyor ve bu durum öğleye kadar da devam ediyor. Uykusuz kalmışsak eğer, bu yükselme çok daha ciddi olabiliyor.
Tansiyonumuz öğle saatlerinden sonra düşmeye başlıyor ve düşük değerler akşam saatlerinde de sürüyor. Kısacası tansiyon ayarına yönelik biyoritim bu şekilde çalışıyor.
Çıkarılacak sonuç şu: Tansiyonu sabah kalkar kalkmaz ölçmemekte fayda var, yanıltıcı olabiliyor. Hipertansiyon veya kalp sorunu, özellikle aritmi sorunu olanların, tansiyon ilacı kullananların sabahın erken saatlerinde ağır egzersiz yapmaları da pek doğru değil. Sabah tansiyonunun yüksekliğine özellikle uyku apnesi veya uykusuzluğu olanlarda daha sık rastlanıyor. Sigara içenler, akşamları alkolü fazla kaçıranlar, böbrek yetmezliği olanlarda da sabahları kan basıncı beklenenden daha yüksek bulunuyor.
AKLINIZDA OLSUN
B12 iğneleri zayıflatabilir mi?
Önce şu yanlışı bir düzeltelim: Vitaminler şişmanlatmaz! Kilo aldıran bir vitamin yoktur. Demir hapları da kilo aldırmaz. Evet, yanlış okumadınız, vitaminler de, demir de sizi şişmanlatmaz. Daha doğrusu şişmanlatamaz. Hiçbir vitaminin “kilo kazanımı sağladığını gösteren” herhangi bir delile sahip değiliz. Sırası gelmişken belirtelim: Omega-3 destekleri de kilo aldırmaz. Hatta bazı araştırmalara bakılırsa kilo kaybını destekleyici yönde etkileri bile olabilir.
Neyse, biz başlıktaki soruyu yanıtlayalım: 2005 yılında yapılan bir çalışmaya bakılırsa düzenli B12 desteği kullanan ve kanda B12 seviyelerini makul hudutlar içinde tutabilenler (500-700 aralığı) daha yavaş kilo alıyor ve kilolarını korumada daha az zorlanıyorlar. Bunun nedeni tam açıklanmış değil. Bir düşünceye göre sebep “vitamin desteği alanların kilo kontrolü konusunda da daha dikkatli olmaları” olabilir. Netice şu: B12 vitamininin kilo almaya veya vermeye doğrudan bir etkisi söz konusu değil.
Paylaş