Paylaş
Bedeninizin kış hazırlığını sizden habersiz yaptığını biliyor musunuz? Genetik hafızanızın kış mevsimi ile ilgili -pek de iyi olmayan- anılarının bu hazırlıkların daha yaz ortasında başlamasında büyük payı var!
Vücudunuz için kış ayları soğuktan korunmasının gerektiği, ısısını sürdürmesinin zorlaştığı, beslenmenin bir sorun haline gelip besin temininin nerdeyse olanaksızlaştığı, gribin, nezlenin, zatürrenin sıklaştığı bir zaman dilimidir. Genlerinizdeki olağanüstü hafıza, başına gelen her şeyi kaydedip geçirdiği bütün deneyimleri bir daha unutulmamak üzere depolar.
Kışa girerken bedeninizin yavaş yavaş yağlanmaya başlaması, metabolizma hızını hafifçe düşürüp fizyolojik süreçlerinde yeni ayarlamalar yapması olağandır. Örneğin, enerji tüketiminde daha kıskanç davranmaya başlaması sizi kış aylarının soğuklarından korumak, hastalıklarından uzak tutmak içindir. Bitkiler ve kış uykusuna yatan hayvanlar kadar değilse de kış; bedensel işlevlerin bir ölçüde rölantiye alındığı ilkbahar, yaz ve sonbahar aylarında elde edilen güçlerle durumun idare edildiği farklı bir dönemdir.
KIŞA KATLANMAK ZORDUR
Hava sıcaklığının düşmesi halinde bedeninizin enerji harcamadaki bilinen tutumluluğu tehdit altına girer. Vücudunuz soğuk havaya uyum sağlamak için daha fazla enerji harcamak zorunda kalır. Eğer bu enerji ihtiyacı karşılanamaz ve bir de uykusuzluk, yorgunluk gibi ek unsurlarla daha da zorlanırsa vücudunuzun direnci azalır, enfeksiyonlara yatkınlığı artar.
Bu durum kış aylarında ateşli hastalıklara çok sık yakalanmanızın ne önemli nedenlerinden biridir. Soğuğun, özellikle solunum yollarınız, sinüsleriniz ve akciğerleriniz için ciddi bir tehdit olduğunu unutmamalısınız. Kalp, böbrek veya akciğer hastasıysanız, özellikle bu üç organa yönelik yetmezlik sorunundan muzdaripseniz soğuğunun etkilerinden daha fazla korunmakta, vücudunuzu doğru beslenerek, yeterince dinlenerek daha güçlü tutmakta özenli davranmalısınız.
Kilo kaygısı
Kışın, biriken fazla kilolardan bir an önce kurtulma çabası, yaz gelince açık renkli ve ince giysilerin kıştan kalma yuvarlaklıkları saklayamayacağı kaygısı çoktur.
Bu yüzden şunları yapın;
Alışverişe çıkmadan beslenme planınızı oluşturun. Ara öğünler için meyve, kuruyemiş (çiğ) gibi seçenekler hazırlayın.
Ana öğünlerdeki gıda miktarlarını yarıya indirin. Aldığınız besinleri çeşitlendirin.
Salatalarınıza, yemeklerinize yağlı soslar, peynirler, mayonez eklemeyin. Bunların yerine, susam, keten tohumu, limon veya sirke yeğleyin.
Hızlı beslenecekseniz (!) yani fast food seçecekseniz sossuz, mayonezsiz, ketçapsız tüketmeye, bol yeşillikli ve sossuz salata almaya bu seçimi ayranla tamamlamaya çalışın.
Günde en az 8 bardak su için. Bir su şişesi edinip sürekli olarak yanınızda taşıyabilirsiniz. Su, sağlığın da sağlıklı beslenmenin de temelidir.
Bahane aramayın. Bulmak çok kolaydır! “Çok yorgunum”, “Uyumaya ihtiyacım var”, “Çalışmak zorundayım”, “Yemek yapmam gerek” gibi cümleleri söylemek kolay, egzersiz yapmak zordur. Kendinizi kandırmayın.
Değişiklikler deneyin. Kırmızı et, peynir, tavuk ve diğer protein kaynaklarını da bakliyatı da sebze ve meyveyi de yeterince tüketebilir ve kilo kaybedebilirsiniz.
Kalp atışlarınızı hızlandırın. Yürüyüş sırasında 1-2 dakikalık hızlanmalarla kalp atımınızı yükseltin. Olağan aktivitelerinize, kalp atışlarınızı hızlandıracak, tenis, yüzme, su kayağı gibi daha yoğun sporlar ekleyin. Hem fazla kalorileri harcayın, hem de daha eğlenceli dakikalar geçirin.
Ölçülü olun. Porsiyonlarınıza dikkat edin. Daha küçük tabaklar kullanın.
Mutfakta oyalanmayın. Eğer kendinizi tutamıyor ve bir şeyler atıştırıveriyorsanız mutfakta ekstra zaman geçirmeyin.
Kışın tuzdan uzak durun
Yazın terlemeyle fazlaca atıldığı için zararsız olduğu düşünülen tuz, kış aylarında çeşitli sağlık risklerine neden olabilir. Vücudumuzun ihtiyacı olan tuzu, sebze ve meyvelerden karşıladığını, bu nedenle dışarıdan tuz almaya gereksinim olmadığını biliyoruz. Sofra tuzu, güçlü çözücü özelliğe sahip olan sodyum klorür maddesinden oluşur. Su çekme özelliği ile damarlarda dolaşan kanın akışkanlığını artırır. Kanda bulunan yüksek tuz oranı, terlemeyle azalmazsa kalbin kan pompalama gücünü dengede tutması zorlaşır. Kanın normalden daha az veya fazla pompalanması damar çeperine uygulanan basıncın azalmasına ya da artmasına yol açar. Bu da tansiyon ve kalp rahatsızlıklarına yol açabilir.
Paylaş