HPV virüsü enfeksiyonu nedeniyle ortaya çıkan rahim ağzı kanserinden aşı ile korunulabileceğinin anlaşılmasının yarattığı heyecan sürüyor.
HPV virüs enfeksiyonlarının rahim ağzı kanserinin nedeni olduğundan kimse kuşku duymuyor. Bu virüse, dolayısıyla da rahim ağzı kanserine karşı geliştirilen aşının etkinliğinden de şüphe edilmiyor. Tartışmalar, aşının kimlere, hangi yaşlarda yapılacağı üzerinde yoğunlaşıyor.
Biz bu konuda Yaşasın Hayat Ekibi’nin Kadın Hastalıkları ve Sağlığı DanışmanıOp. Dr.Erhan Cankat’tan yardım istedik. İşte Op. Dr. Erhan Cankat’ın bize anlattıkları...
RAHİM AĞZI KANSERİ VE HPV VİRÜSÜ İLİŞKİSİ
"Kadınlarda rahim ağzı kanserine yol açan sebeplerin başında HPV virüsü gelir. Şöyle ki, rahim ağzı kanseri olan kadınların yüzde 100’üne yakınında kanserli dokuda HPV virüsü bulunmuştur. HPV’den başka, sigara içilmesi, katran içeren vajinal duşların sık kullanılması, kömür dumanı solunması ve diğer virüslerin de bu kanserin oluşmasını kolaylaştırdığı düşünülmektedir. Ancak yine de en zararlı ve yüksek risklisi (Tip 16 ve 18) HPV virüsüdür.
Cinsel yolla bulaşan bu virüs ile ilgili ABD’de yapılan bir taramada, kadınların neredeyse yarısının rahim ağzında bu virüs bulunmuştur. Ancak kadınların büyük çoğunluğunda bu virüs, vücuttan atılmaktadır. Bu olayda genetik ve bağışıklık faktörlerinin rol aldığı düşünülmektedir. Düzenli yapılan smear testlerinde, rahim ağzı hücrelerinde bozulma görüldüğünde bu değişikliğin hafif veya ağır oluşuna göre izlenmesi gereken yol çok önemlidir. Erken ve doğru teşhis ile tedavi sonucu yüzde 100’dür."
VİRÜS NASIL KANSER YAPAR TEDAVİSİ MÜMKÜN MÜDÜR
Op. Dr. Erhan Cankat yukarıdaki soruyu da şöyle yanıtlıyor: "Cinsel yolla bulaşan virüs, eğer yüksek risk yaratabilen cinstense, önce rahim ağzı hücresinin yapısını değiştirir. Hafif değişiklikler kendiliğinden geçebilir, ama virüs etkisini devam ettirirse hücrenin yapısını giderek bozar ve tedavi yapılmazsa ağır bozukluklara ve sonuçta kansere yol açabilir. Düzenli yapılan Pap Smeartestleri sırasında hücre bozulmaları saptandığında, jinekolog tarafından kolposkop denilen ve görüntüleri büyüterek rahim ağzını ve buradaki hücre değişikliği alanlarını yakından incelemeye yarayan bir cihazla inceleme yapılır. Burada hücre bozukluğu gösteren alanlar mevcutsa, daha kesin inceleme için küçük biyopsiler alınabilir. Patolojide HPV ile enfekte hücreler varsa, ikinci bir test için aynı doku örneği veya Smear’de alınan akıntıdan genetik laboratuvarda DNA araştırması yapılarak HPV’nin risk yaratabilecek bir tipte olup olmadığı anlaşılır.
Teşhiste doğru yol izlendiğinde, rahim ağzındaki hücre değişiklikleri henüz kanser olmadan çeşitli şekillerde tedavi edilebilir. Koni şeklinde rahim ağzının çıkarılması, lazerle veya dondurarak tedavi gibi yöntemlerle alınan sonuçlar çok iyidir. Bu şekilde yapılan erken tedaviler ileride gebelik şansını hiç etkilemezler. Erkeklerdeki siğil ve benzeri oluşumlar da tedavi edilmelidir. HPV ile birlikte görülen diğer genital enfeksiyonlar da tedavi gerektirir. Tedaviden 3-4 ay sonra Smear’in tekrarlanması ve partner tedavisi şarttır."
Op. Dr. Erhan Cankat’ın diğer yanıtlarını önümüzdeki günlerde aktaracağız.
Bakliyat grubu lif-posa şampiyonu
Modern beslenme tarzı yeteri kadar posa ihtiva etmiyor. İşte bu nedenle başta kabızlık, hemoroit olmak üzere hazım sistemi, özellikle de bağırsak hastalıkları artıyor. Posası az bir beslenme tarzı kolesterolle, şekerle ve kilo sorunuyla mücadeleyi zorlaştırıyor. Düşük posalı beslenme alışkanlığı olanlarda hipertansiyon daha sık görülüyor.
Bir araştırmaya göre, 1900’lü yıllara girerken günde 40-50 gr. civarında olan posa tüketimi, 2000’li yıllarda yarıya düşmüş durumda. Posa ihtiyacını gidermenin en kolay yolu daha fazla bakliyat yemekten geçiyor. Yarım bardak mercimek, kuru fasulye ve barbunya 7-8 gr., nohut ise 4 gr. posa ihtiva ediyor. Bakliyat grubu besinlerin B vitamini ve folik asitten zengin olduklarını da hatırlatalım. Düzenli bakliyat tüketiminin özellikle kilo ve kolesterol kontrolüne iyi geldiğini de belirtelim. Ve son bir hatırlatma: Bakliyat grubu besinler çok güçlü bitkisel protein kaynaklarıdır. Bir bardak mercimekte 17-18 gr. protein bulunmaktadır.
DİYET GÜNLÜĞÜ
Sorularınız için: Tel: (0212) 236 73 00
İyisiyle kötüsüyle seçim sizin elinizde
Tatillerde açık büfe ile hep başım belada olmuştur, kesin 1-2 kilo alarak dönerim. Yine bir tatil yaklaşıyor. Doğru seçimler için neler önerirsiniz?
Zaman zaman çıktığınız ve size iyi gelen kısa süreli molalar, diyetinizi bozan bir kabus olmasın. Açık büfe mönülerde seçimin elinizde olması, aslında düşündüğünüzün aksine bir avantajdır. Seçimlerinizde dikkat etmeniz gereken noktaları, aşağıdaki listemizde bulacaksınız.
Doğru seçimler
n Az yağlı, sirkeli, yoğurt sos ilaveli taze sebzeler (domates, havuç vs.)
n Galeta, yağsız patlamış mısır, kuru meyve
n 1 avuç dolusu fındık
n Taze veya kurutulmuş meyvelerden salata
n Izgara edilmiş deniz ürünleri (kalamar, ıstakoz)
n Kepekli sandviç (peynir ve hindi salam ile)
n Mercimek, ezogelin ve sebze çorbaları
n Fırında pişmiş patates (garnitür olarak)
Hatalı seçimler
n Kızartılmış, soslu sebze mezeleri
n Mısır cipsi, kızartılmış patates
n 1 avuç dolusu yumuşak şekerleme
n Dondurma veya pasta
n Kızartılmış deniz ürünleri
n Peynirli poğaça ve çikolatalı kurabiye
n Kremalı soslu çorbalar
n Patates püresi (tereyağı ile ezilmiş)
Bel çevresine dikkat!
2 yıl önce 1,5 aylık diyetle yaklaşık 10 kilo vermiştim. Ancak verdiğim kiloları geri aldım. 3 ay önce yine diyet yapmaya başladım. İlk verdiğim zamanki kiloyla aynı olmama rağmen bel ve basen ölçüm daha fazla... Boyum 1,67, kilom ise 52.
Boyunuz ve kilonuz arasında bir sorun yok. Bu kilonuzu korumanızda fayda var. Kilonuz 2 yıl önceki haliyle aynı gibi gözükse de yağ oranınız değişmiş olabilir. Kısa sürede hızlı verilen kiloların büyük bir kısmı su ve kas kaybıdır. Yağ oranının azalması için yavaş zayıflama daha etkilidir.
Özetle; bir vücut analizi yaptırıp yağ oranınıza bakmanızı tavsiye ederim. Eğer olması gereken aralıkta ise kilo vermekten ziyade var olan kilonuzu korumanız, yağ yakımı için değil de vücudu toparlamak ve sıkılaştırmak için egzersiz yapmanız gerekecek. Aynı zamanda günlük aktiviteniz 2 sene öncekiyle aynı olmayabilir. Gün içinde daha hareketsizseniz, stres düzeyi arttıysa, hormonal değişimler yaşıyorsanız (yaşınızı bilmiyorum) bel çevresi kalınlaşmış olabilir.
Mor mucize yabanmersini göze çok faydalı
Yabanmersini veya diğer adıyla bilberry yaprakları, olgunlaşmış kuru veya taze meyveleri ile yaygın olarak kullanılan bir bitkisel destektir. Diyabeti önleme tedavisi için kullanılan yaprakları, aynı zamanda mide-bağırsak sistemi, böbrek ve idrar yolları şikayetleri, artrit, gut ve dermatit için de faydalıdır.
Yabanmersini meyvesi dahilen kullanıldığında bazı ishallerde, haricen ise ağız ve boğazdaki yangısal süreçlerde yararlı olabiliyor. Varislerin tedavisine ve hemoroitlere bağlı yanma ve ağrının giderilmesine yardımcı olabiliyor. Ancak yabanmersininin bunlardan çok daha bilinen bir etkisi var. Bu bitkinin gece görüşünü olumlu olarak etkilediği, parlak ışığa adaptasyonu kuvvetlendirdiği birçok çalışma ile ortaya konmuş durumda. Ayrıca yaşlılık sürecinde çok sık karşılaşılan göz sorunlarından diyabetik retinopati, katarakt ve makula dejenerasyonundan korunmada önemli bir rol oynayacağı da belirtiliyor.