Paylaş
50’li yaşlar sonrasında özellikle de kadınlarda kalça eklemi artritine (romatizmasına) daha sık rastlanıyor. Böyle bir durum özellikle genç yaşlarda ortaya çıktığında daha bir ciddiye alın ve işi fazla uzatmadan tıbbi yardım isteyin.
Kalçanız ağrıdığında neler yapabilirsiniz
BİR ÖNERİ
1- Fazla kilolarınız varsa vermeli, eklemin üzerindeki yükü azaltmalısınız.
2- Kalça ağrınızı artıran faaliyetlerden uzak durmalı, özellikle koşma, tempolu yürüme gibi faaliyetleri bir süre ertelemelisiniz.
3- Egzersizi tamamen bırakmanız gerekmez. Özellikle germe ve kas güçlendirici direnç egzersizlerinden fayda görmeniz bile mümkündür.
4- Özellikle kese iltihabı (bursit) söz konusuysa buz/soğuk tatbiki çok işe yarayacaktır.
5- Antiromatizmal ilaçlardan uzak durun. Bu ilaçları doktorunuzla konuşmadan kullanmayın. Midenizi kanatabilir, karaciğer ve böbreğinize zarar verebilirsiniz.
Kullanıyorsanız kısa süreli olsun ve beraberinde mide koruyucu haplar da alın.
Yanlış beslenme ve aktivite noksanlığının tahribatı sadece dizlerle sınırlı kalmıyor. Bu iki yanlıştan maalesef kalça eklemleri de nasibini alıyor. 50’li yaşlar sonrasında özellikle de kadınlarda kalça eklemi artritine (romatizmasına) daha sık rastlanıyor.
Daha önce de yazdım, bir kez daha hatırlatayım: Diz ve kalça romatizması (ve diğer eklemlerdeki kıkırdak tahribatı) son yılların en önemli sağlık problemlerinden biri. Dizinden ve kalçasından yakınmayan 60 yaş üstü pek az insan var.
Oysa yaşlılık döneminde en çok da bu eklemlere ihtiyaç duyuyoruz. Oturup kalkabilmek, kişisel temizliğimizi yapıp işimizi, gücümüzü görebilmek, dahası manevi yükümlülüklerimizi yerine getirebilmek için bu eklemlere ihtiyacımız var.
Diğer taraftan kalça ve diz eklemlerinde tahribat başladığında hareket kabiliyetimiz sınırlanıyor. Hareket sınırlanınca da kilo almak kolaylaşıyor.
İşin kötüsü alınan her kilo bu iki eklemin üzerindeki yükü, dolayısıyla da yaşadıkları tahribatı daha da artırıyor.
Kalça ekleminde yıpranan ve ağrı yapan sadece kıkırdak dokusunun harabiyeti (kondromalazi) de değil.
Eklemin hareketinde görevli bağların zedelenmesi (tendinit), ekleme yastıkçık görevi yapan keselerin iltihaplanması (bursit) ve kemik erimesi (osteoporoz) de kalça ağrısına yol açabiliyor.
Eğer kalçadaki ağrı bacak ve diz bölgesinde yayılıyorsa, gece o kalça üzerine yattığınızda artıyorsa aklınıza daha çok kese iltihaplanması (bursit) gelsin.
Eğer istirahatta ağrınız olmuyor, ağrı hemen yürümeye başlayınca ortaya çıkıyor, sonra yürümeye devam edince azalıyorsa kıkırdak harabiyeti daha ön planda demektir.
Kalça eklemindeki iltihaplanmanın başta romatizmal hastalıklar nedeniyle olabileceğini de lütfen hiç unutmayın. Özellikle genç yaşlarda ortaya çıktığında daha bir ciddiye alın ve işi fazla uzatmadan tıbbi yardım isteyin.
İYİ BİLGİ
Uçuk nedir, nasıl oluşur
Uçuk (herpes) denince aklınıza sadece dudak ve ağız bölgenizde çıkan son derece ağrılı su toplamış gergin lezyonlar gelmesin. Vücudun her bölgesinde görülebilen bir sorundur ve son yıllarda özellikle genital bölgede yani cinsel organlar çevresinde yerleşik uçuklara daha sık rastlanmaktadır.
Uçuk bir virüs hastalığıdır. Virüsün tıbbi adı herpes simplekstir. Genelde süreç şu şekilde işler: Biri sizi daha minnacık bir bebekken (0-5 yaş) sevgi dolu bir öpücükle yanağınızdan öperken virüsü size bulaştırır. Ve bu nedenle çoğu insan genelde ilk 5-10 yaş içinde virüsler bir şekilde tanışır.
Bir süre sonra da ne zaman ki vücut direnciniz azaldı, virüs hareketlenir ve uçuk lezyonları ortaya çıkar. Uçuğun bulaşıcı olduğunu unutmayın.
Özellikle küçük çocuklarınızı, bebeklerinizi, hamileleri, yaşlıları ağzınızda uçuk varken pek fazla öpüp koklamayın.
Uçuk ve uçuk yarasının kabuğu ile de fazla oynamamanız gerekiyor. Bu yanlışlık hem parmaklarınıza uçuk virüsü bulaştırabiliyor, hem de vücut yarasına parmağınızdaki diğer mikroplar da eklenmiş oluyor.
Ayrıca uçuğunuz varsa kesinlikle gözlerinize de dokunmamaya çalışın. Özellikle hanımların makyaj yaparken ve temizlerken dikkat etmeleri gereken bir nokta. Eğer eliniz/parmaklarınız uçuğa temas edecek olursa lütfen iyice yıkayın.
Son bir uyarı daha: Uçuk virüsü burundan beyne ulaşabiliyor. Burun bölgesindeki uçuklarda daha bir dikkatli olmakta fayda var.
İYİ HABER
Evde uçuk tedavisi
Prensip olarak işin köklü çözümü için bir doktorla işbirliği yapmanızda fayda var. Tabii ki tekrarlayıp duran basit bir uçuk için de her defasında doktora gitmeniz şart değil. Sizin de yapabileceğiniz bazı şeyler var.
Örneğin bir aminoasit olan “lizin” uçuğa neden olan herpes virüslerinin çoğalmasını önleyebiliyor. Lizin tablet ve kremleri 3-5 ay ısrarla kullanıldığı zaman sizi uçuktan koruyabiliyor.
Ayrıca ağız yoluyla düzenli sarı kantaron desteği almak da uçuk tekrarlarını önlemede işe yarayabilen bir doğal yaklaşım. Lizin ve melisa içeren kremleri mevcut uçuk lezyonlarının üzerine uygulamayı da deneyebilirsiniz.
Uykusuzluk tansiyonu yükseltir mi
Uykusuzluk yaygın sağlık problemlerimizden biri. “Sağlık problemi” deyimini bilerek kullandım. Zira yeterince uyuyamıyorsanız eğer bu zamanla sadece hayat kalitenizi etkileyen bir olumsuzluk halinden çıkıyor, sağlığınızı da “damardan!” etkileyen mühim bir sağlık problemi haline geliyor.
Uyku kaybının yol açtığı sorunlardan birinin de hipertansiyon riski olduğu ise kesin. Bu konuda yapılmış çok araştırma var. Mesela “hipertansiyon tıp dergisi”nin yayınladığı Mayıs 2006 tarihli bir rapora göre uzun süreli uyku kaybı hipertansiyon riskini şekilde yükseltmektedir. Bundan önceki ve sonraki araştırmalarda da benzer sonuçlara ulaşılmış olduğunu da belirtelim.
Uykusuzluğun ya da uyku azlığının kilo almaktan kalp krizi riskini artırmaya, bellek kaybından depresyona kadar geniş bir skalada risk yaratabileceğini de not ediniz.
BİR BİLGİ
CA125 yumurtalık kanseri işareti mi
CA125 bir kanser antijeni, bir tümör işaretçisi gibi de kabul edilebilir. Bununla birlikte bu biyokimyasal bulguyu tek tip bir kanserin spesifik bir işareti gibi kabul etmek de doğru olmaz.
Kadınlarda kanser olmadan da CA125 seviyelerinin artabileceğini biliyoruz. Mesela “endometriyozis” adı verilen rahim içi kalınlaşma probleminde, pankreas iltihabında (pankreatit), kasık içine yerleşmiş kronik iltihabi hastalıkta (PİD) da CA125 seviyeleri artabiliyor.
Diğer taraftan CA125 düzeyi hiç yükselmemiş ama yumurtalık kanserine yakalanmış kadınlar da var.
Özetle bu testin yumurtalık kanserinde rutin kullanılan bir tarama aracı ve hastalığı teşhiste güvenilir bir belirleyici olarak kullanılması doğru değil.
Paylaş