Paylaş
1- Farklı şeyler deneyin: Klasik laftır ama her zaman geçerlidir: “Aynı şeyleri yapmaya devam ederseniz aynı sonuçları alırsınız.” Bu aynı zamanda monotonlaşacağınız ve bir süre sonra zevk almayacağınız anlamına da gelir. Değişin ve değiştirin. Değişimi yakalamaya gayret edin.
2- Affedin: Affetmek öyle zannedildiği kadar kolay başarılabilecek bir iş değil. Başımızdan geçen bazı tatsızlıkların zannettiğimizden de derin izleri olabiliyor ama siz yine de affetmeye çalışın. Çünkü o izler sizi -farkına varsanız da varmasanız da- sürekli gıdıklıyor. Şu cümleyi bir kenara not edin: Affetmek unutmaktır.
3- Hoş görün, hatta gülüp geçin: Hayat tekdüze değil, her şey beklediğimiz gibi seyretmiyor. Bazen en güvendiklerimiz bile olmadık hatalar, yanlış işler yapabiliyor. Hoş görün ve gülüp geçin.
4- Öfkeden uzak durun: “Öfkenin baldan tatlı olduğu” sözüne sakın inanmayın. Öfkenin istisnalar dışında bir ömür törpüsü olduğundan da hiç ama hiç kuşku duymayın. Yönetilemediği zaman hayatınızı zehirleyebilen en büyük tehlikelerden biridir öfke. Eskilerin deyimiyle “asit gibidir, neyin içindeyse onu da az çok eritir”!
5- Çocuklarınızı dikkatle izleyin, dinleyin: Dikkat ederseniz “destek olun” filan demiyorum, “izleyin” diyor ve de “bu işi büyük bir dikkatle yapın” tavsiyesinde bulunuyorum. Ben -bir dostum tavsiyesi ile- birkaç yıldır böyle yapıyorum ve emin olun çok da şey öğreniyorum. Etrafınızda olup biten değişimlerin daha çabuk ve daha çok farkında olmak istiyorsanız gençleri daha bir dikkatle izlemenizde fayda var.
6- En iyiyi beklemeyin: 9. Cumhurbaşkanı rahmetli Süleyman Demirel pek çok şeyi çok güzel özetleyebilen bir “bilge kişi”ydi. Sık tekrarladığı bazı cümleler vardı, biri de şuydu: “En iyi, iyinin düşmanıdır.” En iyiyi aramak bazen bizi çözümlerden uzak bırakabiliyor. En iyiyi hedefleyelim ama bazen iyi ile yetinmeyi de unutmayalım. En azından başlamak için.
7- Şikâyetten vazgeçin: Sürekli şikâyet ritminde kalmak sadece sizi mutsuz etmez, aynı zamanda yalnızlaştırır da. Zira hiç kimse etrafında sürekli bir şeylerden yakınan birinin bulunmasından hoşlanmaz.
8- “Artık yaşlandım” demeyin: Yaşlanmanın yaşı yok ve her yaşta üretmek, genç ve dinç kalmak mümkün. Sık verilen bir örnek var, o da şu: Ne zaman “artık yaşlı” biri olunur? Ne zaman “artık yeter” denip pes edilir? Yanıt: Yapacak bir işiniz kalmadığı zaman! İşte birkaç örnek: Picasso 90’ında bile tablolar yapıyordu. Tolstoy son eserini 80’li yaşlardan sonra tamamladı. Churchill 80’li yaşlar sonrasında dört ciltlik koca bir kitap yazdı. Rahmetli Demirel 80’inden sonra üniversitelerde öğrencilerle konferans veriyor, anılarını yazıyordu.
9- Yaşlıların kıymetini bilin: Yaşlı insanları takdir etmek ve onların tecrübelerinden faydalanmayı bilmek iyi hayatın en mühim köşe taşlarından biridir.
10- Daha çok sevin: Hayata ilişkin üç mühim ayrıntı var: Kendimiz, aile ve çevremiz, işimiz! Kendini sevmek (dozunda), aileyi ve çevreyi sevmek (her koşulda) ve işi sevmek (olmazsa olmaz) iyi hayatın vazgeçilmez üçlüsüdür.
Tatlı krizlerimi nasıl önleyebilirim?
Tatlı krizlerinin esas nedenleri iki mühim patlamadır: Bir, insülin patlamaları! İki, duygusal patlamalar! İkisi de yaşınız, eğitim düzeyiniz, sağlık durumunuz ne olursa olsun sizi iflah olmaz bir tatlı isteğiyle baş başa bırakır. Hatta bazen tatlı düşkünü biri haline bile getirir.
Peki bu patlamalar nasıl önlenecek? İkisini de önlemek öyle pek kolay başarılabilecek bir iş değil. Ama yine de önerileri denemekte fayda olabilir.
1- Şeker tüketimi minimuma indirilecek.
2- Öğün atlanmayacak.
3- Kahvaltılar güçlenecek.
4- Pastane-fırın ürünleri, paketlenmiş unlu, şekerli, yağlı gıdalar, fast food besinler minimuma indirilecek.
5- Kafeinle mesafeli bir ilişki kurulacak.
6- Gün boyu ve sık su içilecek.
7- Akşam yemekleri hafifletilip erkene alınacak.
8- Atıştırma ihtiyacı proteinlerle (ayran, peynir, yoğurt) karşılanacak.
9- Alkolden uzak durulacak.
10- Stres meselesi bir şekilde çözülüp depresyonla araya mesafe konulacak.
Kilolu çocuğunuz varsa bunları ihmal etmeyin
◊ Onu sakın fazla kiloları ile tehdit etmeyin.
◊ Kendi kilo sorumluluğunu almasına gayret edin.
◊ Hayati tehlike olmadığı sürece ciddi bir yeme içme kısıtlamasına gitmeyin, sadece sağlık için zararlı olduğu kesinleşen gıdaları (şekerlemeler, meşrubatlar, gazlı, kolalı içecekler, cipsler, bisküviler vb) yasaklamanız yeterli.
◊ Egzersize özendirin. Egzersizin önemi konusunda bıkmadan bilgilendirin.
◊ Mümkünse arkadaşlarıyla yapabilecekleri aktivite gruplarına dâhil edin.
◊ Okul ve arkadaş ilişkilerini gözden geçirin. Bu ilişkilerde gelişebilecek sorunlar gıda tüketimini etkileyebiliyor.
◊ Ruhsal durumunu izleyin. Basit ruhsal bozukluklar bile yeme içme ve aktivite döngüsünü bozabiliyor.
◊ Kullandığı ilaçlara dikkat edin, bazı ilaçlar kilo aldırıyor.
◊ Kiloya bağlı özgüven eksikliğini düzeltin. Bu çok önemli.
Dünyanın en faydalı meyvesi hangisi?
Ben hiç düşünmeden “zeytin” derim. Zeytinin kendisi de, yağı da, yağını çıkardıktan sonra geriye kalan posası da sağlık kaynıyor. Yağı son derece güvenli ve sağlıklı bir yağ. Ayrıca her zeytin tanesi vitamin ve mineral mucizesi. B vitaminlerinin hemen hepsi, ayrıca A vitamini öncüsü betakaroten, E ve K vitaminleri ile kalsiyum, magnezyum, çinko, bakır, selenyum dolu. İçindeki antioksidan polifenoller lütein ve diğer flavanoidler ise zeytinin sanki bonusu gibi. Zeytinin içinde ağrı kesici maddelerin bile olduğu biliniyor. Kısacası en sağlıklı meyveler listesinin en başına zeytini yazmak lazım.
Hayat Okulu’nda bu hafta ne var?
Şile’de Şile Gardens Otel’de çalışmalarını sürdüren Yaşasın Hayat Kilo Yönetimi ve Detoks Merkezi’mizin bu haftaki “HAYAT OKULU”nda “Minimum kalorili sebze yemekleri nasıl hazırlanır?” konusu işlenecek ve pratik uygulamalar yapılacak. Faydalanmak isteyenlerin 0216 712 24 24 no’lu telefondan diyetisyen Gözde Ateş’le temasa geçmeleri gerekiyor.
Paylaş