Paylaş
Kan şekeri düşmeleri tıp lisanında “HİPOGLİSEMİ” olarak tanımlanıyor. Hipoglisemi denince de akla “bir kişide kan şekerinin birden bire ve önemli ölçüde düşmesi” geliyor.
Kan şekerinin açlıkta 70 mg/dl’nin ya da herhangi bir ölçüm sırasında 55 mg/dl’nin altında bulunması durumunda doktorunuz sizde de muhtemel bir hipoglisemi sorunu olabileceğini düşünür. Diğer taraftan hipoglisemi işaretleri çok farklı olabildiğinden zannedildiğinden çok daha sık görülen bu problemin teşhisi, çoğu zaman akla gelmediği veya gerekli incelemeler yapılmadığı için gecikebilir. Oysa hipoglisemi önemli bir sorundur. Depresyondan taşikardiye, uyku sorunlarından kronik yorgunluğa, migren tipi baş ağrılarından öfke ataklarına kadar pek çok problemin nedeni veya tetikleyeni olabilir. İsterseniz gelin bugün eski notlarımızdan da istifade ederek sizden gelen bazı hipoglisemi sorularına yanıt arayalım. Hazırsanız buyurun...
SORU 1
HİPOGLİSEMİ BELİRTİLERİ NELER
Hipoglisemi sadece sizi değil biz hekimleri de şaşırtabilen enteresan belirtilerle ortaya çıkabiliyor. Bazen de beynin şeker ihtiyacının karşılanamamasıyla ilgili belirtiler -açlık hali, tatlı krizleri, görme bulanıklığı, baş ağrısı, baş dönmesi, sersemlik, kafa karışıklığı durumu, odaklanma güçlüğü, unutkanlık, kaygı hali, sinirlilik, gerginlik, uyku eğilimi- ön plandayken, bazen de bedensel işaretler -çarpıntı, baş dönmesi, denge bozukluğu, solukluk, terleme gibi- ön plana çıkıyor.
Sorun zamanında düzeltilemez ve düşme devam edecek olursa beyin ve sinir sistemi ile ilişkili problemler artıyor, bilinç bulanıklığı, konuşma zorluğu, baygınlık, hatta şuur kaybı ve neticede koma durumu ortaya çıkabiliyor.
SORU 2
HİPOGLİSEMİ ATAKLARI BİZE NE ANLATIR
Hipoglisemi bir hastalık değil, bir işarettir. Metabolizmanızda bazı sorunlar olduğuna, hormonal dengenizin bozulabildiğini, ilaçlarınızla ilgili muhtemel problemlerin yaşanabileceğine işaret edebilir. Şeker hastaları ve şeker hastalığına aday olanlar -gizli şekerliler- hipoglisemi problemini en sık yaşayan ve en ağır geçirenlerdir. İnsülin direnci, metabolik sendrom gibi durumlarda da hipoglisemi olasılığı artar.
Pankreasın insülin salgılayan tümörleri, böbreküstü bezinin hastalıkları, böbrek, karaciğer yetersizlikleri, bazı bağışıklık hastalıkları da hipoglisemiye zemin hazırlayabiliyor. Bazı ilaçlar, kontrolsüz alkol tüketimi, uzun süreli açlıklar, aşırı kahve ve kafein oranı yüksek içecekler, şiddetli ve ani stresler, hatta aşırı fiziksel aktivitelerin de hipoglisemiye yol açabileceği aklınızda olsun.
SORU 3
HİPOGLİSEMİ NASIL TEŞHİS EDİLİR
Aç karna alınan kan örneğinde kan şekerine bakmak ve yemekten sonraki saatlerde tekrarlanan kan şekeri ölçümleriyle kan şeker seviyelerini saptamak teşhis için yeterli olabiliyor. Gerektiğinde insülin direnciyle ilişkili araştırmaları da yaparak kan şekerini kan insülin seviyeleriyle birlikte değerlendirmek daha doğru sonuçlar veriyor.
SORU 4
HİPOGLİSEMİNİN TEDAVİSİ VAR MI
Hipoglisemi sorunu kökünden kazınamasa da yönetilebilen, tekrarı önlenebilen, yaratabileceği sorunların hafifletilebilmesi mümkün olan bir problemdir. Ama prensip olarak nadir birkaç durum dışında kalıcı bir tedavisi, etkili bir ilacı veya ameliyatı maalesef yoktur. Hipoglisemi eğer pankreasınızdaki bir tümörden (insülinoma) kaynaklanıyorsa insülin salgılayan tümörün çıkarılmasıyla hipoglisemiden kurtulmanız mümkündür.
Ne var ki olguların yüzde 99’unda problemin köklü bir tedavisi yapılamıyor ve zaten bu nedenle de tedavi ya da şifadan çok sorunu yönetmeye odaklanmak gerekiyor. Hipoglisemi sorununu çözmenin yolu öncelikle de deneyimli bir doktor ve yine bu konuda deneyimli bir beslenme uzmanıyla işbirliği yapmaktan geçiyor.
Paylaş