Paylaş
Nedeni, ünlü tıp dergisi The Lancet’te yayımlanan bir çalışma idi. Bu tartışmalar sürerken, iki gün evvel El Salvador Devlet Başkanı Nayip Bukele de tartışmaya katıldı ve “Hidroksiklorokini ben de koruyucu amaçla kullanıyorum” dedi. El Salvador Başkanı Bukele, ayrıca aynı ilacı Trump dahil pek çok liderin de ‘koruyucu amaçla’ kullandığını ileri sürdü.
Peki kim haklı? Bu ilaç gerçekten ağır toksik etkileri nedeniyle COVID-19 tedavi protokollerinden çıkarılmalı mı? Yoksa yıllardır zaten bazı romatizmal hastalıkların tedavisinde de kullanılan Hidroksiklorokin’e güvenmeye devam edelim mi?
Bu önemli soruların yanıtını aşağıdaki kutuda bulacaksınız...
BANA GÖRE: ORTADA BİR İLAÇ SAVAŞI VAR
KİŞİSEL görüşüm, eldeki verilerin güvensiz ve yetersiz olduğudur. Ayrıca ilaç üreticileri arasında gizliden sürdürülen bir çatışmanın, daha doğrusu pazar payı kapma yarışının söz konusu olduğundan da en ufak bir kuşku duymuyorum.
Hidroksiklorokin ucuz fakat COVID-19 için etkinliği genel kabul gören bir ilaç. Faydasının sınırlı olduğu da zaten biliniyor. Bu nedenle de tek başına değil de diğer ilaçlarla birlikte tedavi protokollerinde ek ilaç olarak yer alabiliyor.
Yeni protokollerde sık sık önerilen Oseltamivir, Remdesivir ve diğer antivirallere gelince... Onların etkinliği Hidroksiklorokin’den biraz daha fazla olabilir ama hepsi de Hidroksiklorokin ile kıyaslanmayacak ölçüde pahalı ilaçlardır. Üstelik onların da ciddi bazı yan etkileri söz konusu olabiliyor. Kısacası “Kim haklı kim haksız, hangisi daha etkili ya da etkisiz?” ve benzeri sorulara net bir yanıt verebilmek, elimizdeki mevcut verilere göre biraz zor.
Hidroksiklorokin bizde de yaygın olarak bu salgında kullanıldı. Ciddi bir toksik reaksiyon yaptığı yönünde herhangi bir bilgi de paylaşılmadı. Sanırım bizdeki tedavi neticeleri yakında bilimsel platformlarda etraflı bir şekilde ve çok yüksek sayıda vaka serileri şeklinde yayımlanacak.
O veriler çok kıymetli ve değerli. Bana sorarsanız Hidroksiklorokin hakkında kesin bir karar vermeden önce, yayımlanacak Türkiye
verilerini de beklemek ve diğer
ülkelerdeki çalışmaların neticeleriyle mukayese ettikten sonra karar vermek en doğru yoldur.
Dikkatli olalım, tedbirli olalım, eğer en ufak bir şüphe söz konusu olursa Hidroksiklorokin’den vazgeçmekte tereddüt etmeyelim.
İYİ HABER: BAŞARIYA JOHNS HOPKINS ONAYI
SAĞLIK Bakanı Fahrettin Koca, birkaç gün önce çok önemli ve gurur verici bir açıklama yaptı: COVID-19 salgınında İngiltere, İtalya ve İspanya’da yüzde 14 civarında olan ölüm oranı, bizde yüzde 2.8 olarak tescillendi. Bu rakamın ünlü sağlık merkezi Johns Hopkins Hastanesi verilerinde de yayımlanması çok önemli. Oran, ABD’deki değeri yine aynı hastanenin verilerine göre maalesef yüzde 5’in üzerinde.
Netice şudur: Sağlık ordumuz ve sistemimiz iyi bir sınav vermiştir. Başarısını, salgının bundan sonraki aşamasında da sürdürecektir. Şimdi sınav sırası halkımızda, yani sizde ve bizdedir.
OKUR SORUSU: KARGO PAKETİ NE KADAR RİSKLİ
SALGINLA birlikte eve daha çok kapandık. Doğrusu da zaten bu idi, böyle olmalıydı. Virüs ortalıktan tamamen çekilene kadar onu sokağa hapsetmek, evi/işi ona yasaklamak en etkili önlemdi. Bu durumda da ihtiyaçları siparişle karşılamak, kargo şirketlerinin yolunu gözlemek ve kargo paketleriyle baş başa kalmak kaçınılmaz bir sonuç oldu.
Peki o paketlerle virüs taşınamaz mı? Taşınır! Paketlerle gelen virüsler bize bulaşmaz mı? Bulaşır! Ama bilelim ki asla zannedildiği ölçüde bir risk söz konusu değildir.
Yapılması gereken, paketlerin mümkün olanlarını sabunlu bir bez ile hafifçe silip temizlemek, paketleri de kapı dışında açıp içini boşaltmaktır. Ardından da boş paketleri eve sokmadan çöpe yollamak en doğru olanıdır.
Sonrasında eller yine bol sabunlu su ile 20 saniye kadar ovularak yıkanır, kâğıt havlularla kurulanır. Hepsi bu... Böyle bir strateji zaten pek de yüksek olmayan bulaş ihtimalini nerede ise sıfırlar.
Bilelim ki virüsün kargo paketlerinden bulaşma tehlikesi zannedildiği kadar yüksek değildir.
AKLINIZDA OLSUN: VEREM AŞISI SİZİ BU VİRÜSTEN KORUMAZ
VEREM aşısı olanlarda COVID-19 hastalığına yakalanma olasılığının beklenenden daha az olabileceği şimdilik sadece bir öngörüden ya da iddiadan ibarettir. Elimizde bu aşının bizi yeni koronavirüse karşı koruyabileceğini gösteren net ve açık herhangi bir kanıt mevcut değildir. Bu nedenle hiçbir kimsenin virüsten korunmak amacıyla aşı yaptırmaması lazım. Tersine tekrarlanan bir verem aşısı sizi hasta bile edebilir.
BİR BİLGİ: COVID-19 KANI PIHTILAŞTIRIYOR MU
SON günlerde COVID-19 enfeksiyonunun bir pıhtılaşma bozukluğu hastalığı olduğu, damarları tıkayarak hayatı sonlandıran komplikasyonlara yol açtığı bilgisi sosyal medyada yaygın olarak dolaşıyor.
Peki bu doğru bir bilgi mi, yoksa burda da mı bir infodemi veya bilgi karmaşası mı söz konusu? Doğrusu şu: Hafif ve orta şiddetli COVID-19 enfeksiyonlarında herhangi bir pıhtılaşma bozukluğu pek görülmüyor. Ancak ağır seyreden vakalarda enfeksiyonun pıhtılaşma sistemini bozduğu, pıhtılaşmaya zemin hazırladığı ve neticede damarları tıkayabileceği çok iyi biliniyor. Zaten bu gibi durumlarda da uzmanlar tedbir olarak kan inceltici ilaçları anında devreye sokuyor.
Kısacası, COVID-19 enfeksiyonunu sadece bir pıhtılaşma bozukluğu gibi takdim etmek veya anlamak yanlış bir yaklaşımdır.
Paylaş