Paylaş
Sorun dayanılmaz dereceye varabilen kas ve eklem ağrıları yanında aşırı bitkinlik, derinleşen mutsuzluk, iş gücü kaybı, yaşam kalitesinde bozulma, uyku sorunları ve daha pek çok problemi de beraberinde getiriyor.
Hastalarda eklem ve kas ağrıları yanında psikolojik sorunlar da görülüyor. Sorunlarının çeşitliliği nedeniyle de fibromiyaljili hastalar iç hastalıkları, romatoloji uzmanları, fizik tedavi ve ruh hekimleri arasında bitip tükenmez ziyaretler yapıyor.
Kas ve eklem ağrıları en önemli ve en yaygın belirti. Diğer belirtiler; yorgunluk, bitkinlik, tutukluk, uyku sorunları, kabızlık, şişkinlik, gaz, baş ağrısı, sinirlilik, konsantrasyon kaybı, enerjisizlik, el ve ayak uyuşmaları, ağrılar kadar ön planda değil.
Hastalar sorunlarının çözülememesi sebebiyle aileleri, çevreleri, hatta hekimleri tarafından yeterince önemsenmediklerini, doğru teşhisin konulamadığını düşünerek mutsuz ve çaresiz bir duygusal sürece girebiliyor.
Neticede bu tabloya zamanla depresyonun da katılması sürpriz olmuyor. Bu noktadan sonra da fibromiyalji, romatizmal bir problem olmaktan çok ruhsal belirtilerin ön planda olduğu, çözümü zor bir kaos haline geliyor.
Tanı bazen “ağır yorgunluk, bitkinlik ve enerjisizlik” hali nedeniyle ‘Kronik Yorgunluk Sendromu’ olarak değiştirilebiliyor. Aslında kronik yorgunluk sendromu, depresyon ile fibromiyalji arasında çoğu kez kesin bir sınır da olmuyor. Belki de bu üç sorun iç içedir, aynı aynanın farklı yüzleridir.
Özeti şu: Fibromiyalji sorunu hâlâ nedeni de, çözümü de bilinmeyenlerle dolu bir alan. Çoklu bir tıbbi yaklaşım ve ciddi bir sabır lazım.
Demir için ne yiyelim?
Demir noksanlığı sorununu çözmenin yolu demir zengini hayvansal ve bitkisel besinleri soframızdan eksik etmemekten geçiyor. Hayvansal besinlerdeki demirle bitkisel besinlerdeki demirin “ekonomik değeri” eşit değil. Hayvansal kaynaklardan demir temin etmek, balık, tavuk, sığır veya yumurtadaki demirden faydalanmak, bitkisel kaynaklara oranla -sebzeler, bakliyat- belki biraz daha pahalı ama hayvansal kaynaklı demir daha kolay emilime sahip olduğundan daha değerli.
Bitkisel kaynaklardan kazanabileceğimiz demir bağırsaklarınızdan yeteri kadar emilemiyor. Üstelik emilirken diğer yiyeceklerden de çabucak etkileniveriyor. Mesela fazla lifli veya kepekli bir şeyler mi yediniz? Yemeğin üstüne birkaç bardak çay içmeyi alışkanlık haline mi getirdiniz? Bunlardan bitkisel kaynaklı demir etkileniyor, emilimi azalıveriyor.
Hayvansal gıdaların çoğu özellikle de kırmızı et demirden çok zengindir. Yeşil yapraklı sebzeler ve bakliyatta da bir miktar demir bulabilirsiniz.
Meyveyi abartmayın
Meyvelerin tadını veren şeker, “meyve şekeri” olarak bilinen fruktoz. Onun da fazlası sağlığımız için bir tehdit. Sonuçta o da bir şeker.
Mineraller, vitaminler ve antioksidanlar bakımından harika kaynaklar olsalar da meyve yemeyi işte bu nedenle abartmayalım.
Hayatınızdan tamamen çıkarmanızı önermiyorum ama lütfen dikkatli davranın.
Bir oturuşta 1 kilo portakal ya da elma yiyenler var. Çoğu maalesef sağlıklı bir iş yaptıklarını düşünüyor. Oysa karaciğeriniz ancak belli bir miktar (günde 15 gram kadar) meyve şekerini tolere edebiliyor.
İkinci kural ise mümkünse meyvenin kendisini yemek.
Meyvenin suyunu sıkıp içmek, onu blender’dan geçirmek doğru değil. O zaman meyvenin lif ve posaları blender’ın haznesinde kalacağından, fruktoz hemen emilir ve karaciğere çok daha hızlı ulaşarak trigliserid yağına (bir kısmı da ürik aside) dönüştürülür.
Ayrıca, tam olarak yenen bir portakal, sıkılarak elde edilen üç portakaldan çok daha az miktarda fruktoz içeriyor.
Kısacası meyve yiyecekseniz tam olarak, mümkünse de kabuğuyla yemeye (mesela elma) özen gösterin.
Hangi demir?
Sağlığımızın bozulmaması için yeteri kadar demiri bedenimize kazandırmak, hücrelerimizin demir ihtiyacını aksatmadan karşılamak zorundayız. Kaliteli yaşamak, sorunsuz bir hayat sürmek için buna mecburuz.
Üstelik sağlıklı bir yetişkinin ihtiyacı olan demir miktarı başka elementlerle, mesela kalsiyumla kıyaslandığında çok ama çok az. Mesela kalsiyumun neredeyse binde biri kadar demir bile bize yetebiliyor.
Yetişkin bir bedende toplam 3-4 gram demir var ve vücut işini bununla halledebiliyor. Özetle yiyip içtiklerimizle kazanacağımız günde 50-60 mg demir bile bize yetiyor.
Ne var ki özellikle genç kız ve kadınlarımız arasında demir noksanlığı ve buna bağlı anemi (kansızlık) çok yaygın bir sorun. Ne yazık ki çoğu bunun ya farkında değil ya da ciddiye almıyor. Bu nedenle sayfamızı bugün özellikle onların dikkatle okumalarını istiyorum.
Demir neden çok önemli?
Peki demir neden bu kadar mühim? Nedeni şu... Demir olmadan alyuvarlarımız oksijeni taşıyamıyor, enzimler çalışamıyor. Demirsiz hücrelerimiz ne yeterince enerji üretilebiliyor ne de beynimiz öğrendiği bilgileri depolayıp yeniden hatırlayabiliyor.
Demirimiz azalınca yorgun düşmemizin, birkaç adım atınca tıknefes olup çarpıntıdan bir hâl olmamızın nedeni de unutkanlıktan yakınmaya başlayıp üşüyüp solmamızın sebebi de bu.
Yeteri kadar demiriniz yoksa bağ dokunuzun yapısı da alt üst oluyor.
Kasınız, kemiğiniz, saçınız, tırnağınız bozulup işini göremez hale geliyor.
“Yorgunum, solgunum, üşüyorum, çarpıntım var, nefesim yetmiyor, unutkanım, saçlarım dökülüyor, tırnaklarımın şekli bozuluyor” diyorsanız lütfen gidin bir kan sayımı yaptırın, hatta imkânınız varsa eğer kanda demir, ferritin gibi parametrelerin de tetkik edilmesini isteyin.
Demir zengini yemekler hangileri?
Uzmanlar, en doğru yaklaşımın bitkisel demir kaynaklarıyla hayvansal demir kaynaklarını “evlendirmek” olduğunu söylüyor.
Mesela kıymalı pazı, kıymalı veya yumurtalı ıspanak, menemen, kebapla birlikte tüketilen yeşillikler ve her türlü sebze, kıymalı mercimek, nohut, fasulye mükemmel “demir evlilikleri” olarak gösteriliyor.
Yeterli ve bol demir kazanmanın bir yolu da sık sık ızgara karaciğer ve dalak yemek ya da zaman zaman arnavutciğerinden istifade etmek de olabilir.
Önemli bir nokta da şu: Yemeğin üstüne içeceğiniz bir bardak çay ya da yemeklerde tükettiğiniz bir dilim kepekli ekmeğin sizi demirsiz, dolayısıyla kansız bırakacağını da düşünmeyin, keyfinizi fazla da kaçırmayın, bu iş o kadar kolay değil.
Bazı meyvelerin fruktoz içerikleri
Aşağıdaki tabloda 1 porsiyon=100 gram meyvenin fruktoz içeriği ve kalorisi yer almaktadır. Meyve seçimlerinizi yaparken “düşük fruktozlu” olanlara öncelik verin.
Paylaş