Paylaş
Yoğurt, dünya mutfağına bizim hediye ettiğimiz bir süper besin.
Onu “süper besin” yapan özelliklerinin yarısı “vitamin, mineral ve güçlü protein yapısı”, yarısı da “probiyotik ve prebiyotik gücü” ile ilgilidir.
Özellikle “probiyotik” bakterileri ve “prebiyotik” besinleri bir arada bulundurması bana göre yoğurdun en mühim ve en ayrıcalıklı özelliğidir.
Eğer bir yoğurdun içinden probiyotik gücü çıkarırsanız o yoğurt “süper besin” olmaktan çıkar, sadece “güçlü gıdalardan biri” haline gelir.
Bir başka deyişle eğer bir yoğurda “süper besin” unvanı vereceksek o yoğurdun mutlaka probiyotik bakterilerden zengin olması gerekir.
Ne var ki marketlerde satılan yoğurtların çoğunun içinde üretim teknolojisinin doğal neticesi olarak yeteri kadar probiyotik bakteri bulabilmek mümkün değil.
Durum böyle olunca da tercihi öncelikle market yoğurdundan yana değil, ev yoğurdundan yana kullanmanız daha iyi netice verir.
BİZE GÖRE
Soru “sokak yoğurdu mu market yoğurdu mu?” olsaydı yanıtımız “market yoğurdu sokak yoğurdundan iyidir” olurdu. Sokak yoğurdunu tavsiye etmiyoruz.
Zira o yoğurtların hangi koşullarda üretildiğini, içine sağlığa zararlı herhangi bir madde ilave edilip edilmediğini bilmiyoruz. Bu nedenle “market yoğurtları sokak yoğurtlarından daha güvenlidir” diye düşünüyoruz.
İsterseniz özetleyelim: Birinciliği ev yoğurduna verelim, imkânımız varsa taze süt kullanarak aktif yoğurt mayasıyla yoğurdumuzu evde kendimiz üretelim. İkinciliği market yoğurtlarına verelim. Sokak yoğurtlarından da uzak duralım.
Sabah jimnastiği işe yarıyor
Hareket etmek, aktif bir hayat sürmek ve düzenli egzersiz yapmak çoğumuzun ısrarla ihmal ettiği bir konu.
Ayrıca biz nedense egzersiz deyince koşmayı, hoplamayı, zıplamayı anlıyoruz.
Oysa her sabaha jimnastikle başlamak bile emin olun işe yarayabiliyor (tabiî ki yürümeyi ihmal etmemek şartıyla).
Sabah jimnastiği faydası her geçen gün biraz daha öne çıkan egzersizlerden biri.
Araştırma sonuçlarına bakılırsa sabah jimnastiğini tıpkı yürümek gibi vazgeçilmez sağlık önceliklerimizden biri haline getirmemiz lazım.
Peki, ne yapmalı? Sabah jimnastiklerine 5, bilemediniz 10 dakika ayırmanız yeterli.
Gerinme, çömelip doğrulma, derin nefesler alıp verme, el ve ayakları geren bazı hareketleri tekrarlama bile yeterli olabiliyor.
Yatağınızdan kalkmadan yapacağınız basit egzersizler bile sabah jimnastiği yerine geçebiliyor.
Mesela yatağınızda uzanırken yapacağınız “bisiklet pedalı çevirme hareketi” gibi bir hareket bel, kalça ve bacak kaslarınız için mükemmel bir destek olabiliyor.
Kısacası sabah jimnastiği meselesi mühim, ihmal etmemenizde yarar var.
Güne zinde başlamak istiyorsanız sabah jimnastiklerini ihmal etmeyin.
Sarımsak limon kürü işe yarıyor mu
Sarımsak-limon kürü özellikle Rusya-Ukrayna coğrafyasında yaygın olarak kullanılan bir doğal sağlıklı kalma çabası.
Arkasında güçlü, güvenilir bilimsel çalışmalar yok ama “ben bu kürden çok faydalandım” diyen de çok.
Bize göre de bu kür faydalı olabilir, zira sarımsak da limon da sağlıklı besinler. İkisinin birlikte kullanıldığı özlerin çok güçlü antioksidan ve iltihap baskılayıcı faydaları olabilir.
Muhtemelen tek sorun oluşabilecek kokudan çevrenizdekilerin rahatsız olması gibi görünüyor.
Lütfen biraz yavaş yiyin
Ben dâhil çoğumuz çok hızlı yiyor, hatta bazılarımız neredeyse lokmaları çiğnemeden yutuyoruz. Bu zannedildiğinden de önemli sonuçları olan bir yanlış.
Nedeni şu: Kilo kontrolünü bozan iki temel hormonumuz var: İnsülin ve kortizol. İkisinde de fazlalık durumu, kilo almak yani yağlanmakla eş anlamlı.
İnsülin ve kortizol seviyeleriniz ne kadar yüksekse kilo kontrolü o oranda zorlaşıyor.
Hızlı yemek her şeyden önce insülini etkileyerek kilo aldıran bir yanlış. Zira hızlı yenen yemeklerde tokluk duygusu henüz beyne ulaşmadığından farkına varılmadan aşırı gıda tüketiliyor.
Çiğnenmeden yutulan her lokma sadece mide ve bağırsakları yormuyor, aynı zamanda gıdalar sistemde daha uzun süre kaldığından daha yoğun insülin patlamaları yapıyor. Ayrıca hızlı yemekle stres çoğu zaman baş başa giden sorunlar.
Stres ise bir anlamda kortizol fazlalığı ile eş değer. Kanda kortizol artışı hem iştahı açıyor hem de şekerli, unlu gıdaları daha çok tüketme isteği yaratıyor. Bu nedenle sakin ortamlarda, stresten uzak, rahat ve iyice çiğneyerek gıda tüketmek çok önemli bir konu.
Tiroit için altın standart: TSH testi
Tiroit fonksiyonlarını takipte, tiroit bezinin hormon üretiminin normal mi, az mı, çok mu olduğunu belirlemede kısaca T3 ve T4 olarak bilinen tiroit hormonlarının ölçümlerinden de yararlanıyoruz ama TSH ölçümleri daha güvenli kabul ediliyor.
TSH beyinde, beyindeki hipofiz bezinden salgılanan bir hormon. Tiroidin çalışmasını o kontrol ediyor. Yani esas patron TSH.
Ayrıca ölçümleri de güvenli sonuçlar veriyor. Bu nedenle de biz tiroit bezinin az veya çok çalıştığını belirlemede en iyi testin TSH hormon ölçümü olduğuna inanırız.
İsteriz ki TSH değerleri 0,4-2,5 arasında olsun. Bu ideal bir beklentidir. TSH 2,5-4 aralığında ise ileride bir tiroit yetmezliği gelişebilir düşüncesiyle hastayı takibe alırız.
4’ün üzerini ise tiroit yetmezliği olarak tanımlarız.
Eğer ölçümde TSH seviyesini 0,4’ten küçük bulursak bu bulguyu tiroit bezinin fazla çalıştığı şeklinde değerlendirir, ona göre tedbir alırız.
Tiroit kolesterol ilişkisine dikkat
Tiroit bezinin az çalıştığı durumlarda kanda kötü kolesterol seviyeleri artıyor.
Bu da uzun süre tedavi edilmeyen tiroit tembelliği durumlarında koroner damarlarda daralma ve tıkanma riski oluşturuyor.
Bu nedenle tecrübeli doktorlar kolesterolünü yüksek buldukları ve yorumlamakta zorlandıkları hastalarında tiroit fonksiyonlarının ne durumda olduğunu da araştırmayı ihmal etmiyor.
Küçük bir hatırlatma: Kalbi sadece tiroit bezinin az çalışması etkilemez.
Kalp tiroit bezinin fazla çalışması durumunda da rahatsız olur.
Hipertiroidide kalp hızı artar, kalp ritminde bozulmalar meydana gelir.
Özellikle çarpıntı sık görülen bir şikâyettir.
Ayrıca yaşlılarda kalpte ritim bozukluğu belirlendiğinde mutlaka tiroit hormonlarının seviyesi de tetkik edilir.
Paylaş