Paylaş
“Biraz daha fazlası için hangisi?” diyorsanız önceliği balığa verin. Bazı balıklarda protein gücü 25 grama (100 gramında) kadar çıkabiliyor.
Kıyaslama ya da tercih yaparken şunlara da dikkat edin. Balıkta kırmızı etteki kadar demir, kırmızı ette balıktaki kadar omega-3 yok.
Kırmızı etin doymuş yağ içeriği dolayısı ile “kalp hastası yapma” riski daha fazla. Kırmızı etin fazlasının kanser oluşumunu (özellikle prostat ve kalın bağırsak) kolaylaştırdığını gösteren delillerin aksine balık “antikanser” bir besin kabul ediliyor.
Tavsiyem şu: Özellikle “büyüme çağındaki” çocuklarınıza ikisinde de istifade ettirin, haftanın 1-2 günü kırmızı et, en az 2-3 günü balık yedirin. Kırmızı etin işlenmişinden (sucuk, salam, sosis) ve yağda kızartılmışlardan uzak durun. Balığın tazesini tercih edin ama ne dondurulmuşunu ne de konservesini tüketmekten korkun.
Şunu da bilin: Bitkisel besinlerin de bazıları, özellikle de bakliyat grubu, en az balık, et kadar protein zenginidir ve “bitkisel proteinler” de ne az “hayvansal proteinler” kadar değerlidir. Süt ve ürünleri (özellikle yoğurt ve peynir /ama peynir alt tozu değil) ve yumurtanın da harika birer protein kaynağı olduğunu bir kenara not edin. Ve tıpkı bitkisel besinlerde olduğu gibi protein kaynaklarınızı da çeşitlendirin.
Herkes işini yapsın!
Uzmanlık alanımız olmayan konularda “Fetva verme”ye pek meraklıyız. Ne var ki özellikle konu “sağlık” olduğunda bu büyük bir tehlike. Yıllardır “doktorların diyetisyencilik” ve “diyetisyenlerin doktorculuk” merakının ne kadar yanlış olduğunu yazdım. Hele “tıp ve sağlık” konuları ile en ufak bir ilgi, bilgi ve eğitimi olmayan “çakma uzmanların” prostatı brokoli, hepatiti lavanta suyu ile tedavi etmelerine karşı çıktım. Şu anda yeni bir sorunumuz var:
Spor merkezlerindeki bazı egzersiz uzmanları da “diyetisyen rolüne” soyundular. Geçen hafta 16 yaşında bir gence “baklava yaptırma” merakındaki bir egzersiz uzmanının ona günde “750 gram” civarında kırmızı et (Yanlış okumadınız 750 g/gün) öneren beslenme listesini görünce çok güldüm.
Egzersiz uzmanlarından ricam şu: Beslenme tavsiyesi almasını düşündüğünüz danışanlarınızı beslenme uzmanlarına yönlendiriniz. Bu yaklaşımın hem sizin hem de danışanınızın performansını artıracağına emin olabilirsiniz.
Magnezyum takviyesi şart mı?
Kimler magnezyum desteği almalı, kimler magnezyumdan uzak durmalı? Bu sorulara net yanıtlar almadan lütfen gazeteve TV tavsiyeleri ile magnezyum hapı, tozu yutmaya kalkmayın. Magnezyum desteklerinden faydalanmak istiyorsanız lütfen bilgilenmeye çalışın. Ayrıca şu ayrıntıları da unutmayın:
Kanımızdaki magnezyum düzeyleri, bedenimizdeki magnezyum ihtiyacını net olarak yansıtmayabiliyor. Kan magnezyum düzeyleri normal iken de ciddi düzeyde magnezyum eksikliği yaşanabiliyor. Magnezyum seviyesi 1.8’den düşükse acil önlem almak gerekiyor. İdeal seviye 2-2.5 arası olarak kabul ediliyor. Peki magnezyumuz azalınca neler oluyor?
Magnezyum azalınca neler oluyor?
◊ Kronik yorgunluk hali
◊ Baş ağrıları, migren atakları
◊ Kas krampları
◊ Eklem ve kas ağrıları
◊ Ayaklarda yanma, üşüme
◊ Ruhsal çökkünlük
◊ Odaklanma zorluğu
◊ Unutkanlık
◊ Uyku bozuklukları
◊ Kan basıncı artışı
◊ Hipoglisemik ataklar
◊ Kemik erimesi
Magnezyum zengini besinlerde ilk 10
◊ Bitter çikolata: 100 gramında 100 mg. magnezyum var.
◊ Muz: Bol potasyumu yanında magnezyumdan da zengin.
◊ Badem: Kuruyemişler içinde en çok magnezyum içeren o.
◊ Mercimek: Sadece protein değil, ciddi bir magnezyum deposu.
◊ Kabak çekirdeği: Arjinin ve triptofan zenginliğini magnezyum ile daha da güçlendiriyor.
◊ Yeşil yapraklı sebzeler: Ispanak yine lideri. Pazı, pancar, marul, maydanoz da onu içeriyor.
◊ Patates: Hem potasyum hem de magnezyum zengini bir gıda.
◊ Kabak: Ciddi bir magnezyum kaynağıdır.
◊ Yulaf: Magnezyum içeriği yüksek tahılların arasında.
◊ Ceviz: O da ciddi bir magnezyum kaynağı.
Paylaş