Paylaş
Ensem kalın diye sevinmeyin!
Bel çevresindeki büyüme ve genişlemenin ileride gelişebilecek bir “insülin direnci/Tip2 diyabet/kilo problemi ve/veya hipertansiyon”un hazırlayıcısı olduğu biliniyor. Benzer bir risk, boyun çevresi geniş, yani “ensesi kalın” olanlar için de söz konusu. Metabolizma uzmanları, ellerindeki istatistiksel verilere dayanarak boyun çevresi geniş olanlarda da benzer risklerin söz konusu olduğunda hemfikir. Bu nedenle siz siz olun, “ensem kalın” diye sevinmeyin!
Aranızdan bazılarının “Hocam, bel çevremizi zaten takibe almıştık, şimdi bir de gömlek yakası ölçüsü alır gibi boyun çevremizi mi ölçeceğiz?” diyeceğini biliyorum. Olsun, ben bildiklerimi anlatayım, uygulayıp uygulamamak sizin inisiyatifinizde olsun.
Rakamlara gelince...
Boyun çevresinin erkeklerde 43, kadınlarda 40 cm’yi geçmemesi tavsiye ediliyor. Bu rakamların üstü tehlike sinyallerinin çalmaya başladığını gösteriyor. Rakam büyüdükçe risk artıyor.
Üstelik risk artışı sadece obezite, diyabet ve hipertansiyonla da sınırlı değil. Enseleri bu ölçülerin üstünde olanlarda uyku apnesinin gelişmesi de kolaylaşıyor. Bu da horlamalarla, uykuda solunum durmalarıyla ve tabiî ki “ertesi gün yorgunluklarıyla” kendini gösteriyor.
Kısacası karın çevrenizi nasıl ölçüyorsanız boyun çevrenizi de ölçüp izlemenizde fayda var ve bunu özellikle bel çevreniz genişse ihmal etmemelisiniz.
Peki, enseyi karartmadan boynu inceltmenin çözümü ne? Çözüm son derece basit! “İnsülin direnci beslenme planı” uygulanacak ve insülin direncini kırmada en etkili egzersiz olan “yürüyüş” hemen devreye sokulacak.
Beslenme modeli “yüzde 30 protein, yüzde 30 yağ, yüzde 40 karbonhidrat” olarak dengelenecek, karbonhidrat grubundaki besinlerden un ve şeker ihtiva edenlere el dahi sürülmeyecek!
Yürüme planı da bel inceltmekle aynı: Her gün ortalama 7 bin 500 adım mutlaka ama mutlaka atılacak.
Uzun lafın kısası enseniz kalın, boynunuz genişse, eşiniz horladığınızı söylüyor ve siz her sabah yataktan yorgun kalkıyorsanız, geceleri baş ve boyun bölgesinden terlemelerle uyanıyor, solunum durması nöbetleri yaşıyorsanız lütfen tıpkı bel çevresi gibi boyun çevrenizi de takibe alın, sadece bununla da yetinmeyin, şekerinizi, tansiyonunuzu, kilonuzu dikkatle izleyin.
Tansiyon neden düşer?
Nadir görülse bile düşük kan basıncı bazı problemlere yol açabilir. Özellikle yaşlılarda tansiyon düşüklüğüne bağlı sorunlara sık rastlanır. Düşük tansiyon, ayağa birdenbire kalktığınızda başınızın dönmesine neden olabilir.
Özellikle ileri yaşlardaysanız bu tür bir baş dönmesinin denge bozukluğu, bayılma, şuur kaybı gibi sorunlara yol açma ihtimali yüksektir.
Kan basıncındaki kısa ya da uzun süreli azalmaların, yani tansiyon düşmesinin birçok nedeni olabilir.
Bunların başında kalp yetmezliği ve kalpteki ritim bozukluğu gelir.
Hipotiroidi (tiroit tembelliği), hipokortisizm (böbrek üstü bezlerinin zayıf çalışması), hipoglisemi (kan şekerinin düşmesi) gibi sorunlarda da tansiyon düşmesi görülebilir.
Bazen de sorumlu, kullandığınız ilaç olabilir. Bazı ilaçların tansiyon düşüklüğüne yol açtığı biliniyor. Ateş, kanama, ishal, kusma ve alerjik reaksiyonlar da hipotansiyon ataklarına neden olabilir.
Kısacası, kan basındaki bu düşüşün arkasında farklı nedenler olabilir.
Uzun süren ya da sık sık ortaya çıkan hipotansiyon ataklarını ciddiye almakta ve sorunun neden kaynaklandığını araştırmakta fayda var.
Burun kanaması ne anlatır?
Burun kanaması tansiyon yüksekliğine işaret eder diye yaygın bir inanış var. Evet, böyle bir ihtimal var. Var ama bunun son derece ufak bir olasılık olduğunu ve bu kanamaların çok azının arkasında hipertansiyon problemi yattığını belirtelim.
Burnun içini örten mukozanın ince, narin bir yapısı vardır ve soluduğumuz havayı ısıtmak için burnun iç döşemesinde çok fazla kılcal damar ağı bulunur. Ne var ki bu damar yönünden zengin yapı ve burun mukozası herhangi bir nedenle tahriş olur ya da travmaya uğrarsa burnun kanaması son derece normaldir.
Hapşırıp, öksürmek, sümkürmek bile kanama nedeni olabilir, hatta çok soğuk ya da çok sıcak havalar da kanama ihtimalini artırır.
Yukarıda da belirttiğim gibi bu kanamaların çok azı tansiyonla alakalıdır. Ayrıca “Burnum kanamasa, beyin damarlarım patlayabilir, beyin kanaması geçirebilirdim. Ne şanslıyım ki burnum kanadı” diye düşünen hipertansiyon hastaları yanılıyor. Çünkü burun kanamalarının beyin kanamalarını önleyen bir tampon fonksiyonu gördüğü düşüncesi yanlıştır.
Son hatırlatma: Kan sulandırıcı ilaç kullananlarda burun kanamaları daha sık görülebilir ve bu durum genelde kullanılan ilacın dozunun yüksek olduğuna işaret eder. Bu arada bazı kan hastalıklarında, tekrarlayan burun kanamaları hastalığın işareti olabilir.
Paylaş