Detoks mu retoks mu ?

Sağlıklı olmak için önce sağlığınızı korumaya çalışmanız lazım.

Haberin Devamı

Bunun için yapmanız gereken bir dizi ev ödevi var. Bunlardan biri de bedeninizin ona yük haline gelen ve hastalanmasını kolaylaştıran toksinlerden arındırılması.
Ama bu arınma süreçlerinin bilinmesi gereken bazı püf noktaları var. Bunları iyi bilmezseniz, “arınma-detoks” çabanız boşa gidebiliyor. Dahası, “detoks yapacağım” derken tersine toksin yüklü, hasta, yorgun, güçsüz bir “detoks gazisi” haline gelmeniz de mümkün olabiliyor. Kısacası yanlış ve bilinçsiz yapılırsa DETOKS yerini RETOKS’a bırakabiliyor.

DETOKS HAFİFLETİR

İşte bu nedenle akılcı bir detoksun neleri içermesi gerektiği, detoks yaparken nelerden uzak durulmasının lazım geldiği konusunda biraz bilgilenmekte fayda var.
2003 yılında yayınlanan “Yaşasın Hayat” kitabının detoksla ilgili bölümünün başlığı şuydu: “Detoks mucizesiyle tanıştınız mı?” Bölüm, daha sonra şu anonsla devam ediyordu: “Bedeninizi ve ruhunuzu birlikte detokslayın. (*)”
Sanırım, detoks konusuna yer veren ilk sağlık kitaplarından biri oldu “Yaşasın Hayat”.
Faydasına bugün de inanıyorum ama geçtiğimiz 10 yılda detoks konusundaki düşüncelerim birazcık değişti.
İsterseniz önce “Detoks neden faydalı?” sorusuna yanıt vereyim, detoks konusundaki fikir değişikliğimin nedenini sonraya bırakayım.

Haberin Devamı

TOKSİNLER ZARARLIDIR

Sağlığımızı etkileyen önemli faktörlerden biri de bedenimizin “toksinler”, yani “zararlı kimyasallar” ile mücadele gücüdür. Vücudumuz, aslında zaten toksinlerden arınacak şekilde yapılandırılmıştır. Böbrekler, karaciğer ve akciğerimiz, bir ölçüde de bağırsaklarımız ve derimiz en önemli toksin temizleyicilerdir. Vücudumuza girmeye çalışan ya da girmeye muvaffak olan zararlı maddeler ve/veya vücudumuzun ürettiği toksik olabilecek doğal bazı atıkları bu organ ve sistemlerle bedenimizden kolayca uzaklaştırırız. Yani “arınmamızı” bu organlar zaten sağlar. Bedenin fizyolojik kapasitesini aşan toksin birikimi halindeyse bazı sağlık sorunları başlar. Yani “toksin birikimi” zarar verici bir sürece dönüşür.

DETOKS ARINDIRIR

Daha az toksin demek daha düzenli ve güçlü bir metabolizma, daha sağlam ve sağlıklı bir vücut, daha güzel bir uyku ve daha çok enerji demektir. Toksini az bir hayat bedeni de, ruhu da hafifletmektedir.
Ne var ki toksinlerle kirlenen yanımız yalnız bedenimiz değildir. Beynimiz (dolayısıyla ruhsal yanımız) de kirlenmeden nasibini fazlasıyla alır.
Sağlam çalışan böbrek, karaciğer, akciğer ve sindirim sisteminiz varsa toksin birikiminiz bedeninizden çok ruhunuzda olur. İşin uzmanları aslında detokslanması gereken yani toksinlerden arındırılması gerekenin öncelikle ruhsal yanımız olduğunu söylüyor. Benim de gözlemim ve düşüncelerim bu yönde.
Çevremizin kirlendiği, şehir yaşamının toksik bir hayata dönüştüğü ve bazı durumlarda organlarımızın temizleyeceğinden daha fazla kimyasal yüklendiğimiz, bunun da sağlığımızın canına okuduğu kesin ama bizim son zamanlarda derinden ihtiyaç duyduğumuz şey kimyasal değil ruhsal kirlenmeyi temizleyebilecek detoks çabaları gibi görünüyor.
(*) Yaşasın Hayat/ Doğan Kitapçılık/2003

Haberin Devamı

Ruhsal detoks daha önemlidir

Unutkanlık, yorgunluk, isteksizlik, el-ayak uyuşmaları, cilt sorunları, hazım sistemi problemleri, alerjiler, tekrarlayan enfeksiyonlar, uyuşma, yanma, kramp benzeri şikayetler ve daha pek çok sorunun arkasında bedenimizin toksinlerle kirlenmesinin olduğu doğru ama bunların çoğu bedensel değil ruhsal toksinlerdir. İşte bu nedenle sadece bedensel detoksla yetinmemeli, ruhsal detoksu da ciddiye almalısınız.
Hatta önceliği ona vermeli, sürekli ve kalıcı kılabilmelisiniz. Nedenini bir sonraki yazımda okuyacaksınız.

Doktora gidinceye kadar...

BİR UYARI

Kendi kendimize tedavi etmeye çalıştığımız yakınmaların başında ateş, baş ağrısı, öksürük, burun akıntısı, boğaz ağrısı, mide yanması, karın ağrısı, ishal, kabızlık ve göz kızarması geliyor. Bunlar çok sıradan, gelip geçici, ufak tefek gündelik yanlışlardan kaynaklanan basit sıkıntılar olabileceği gibi ciddi hastalıkların ilk habercileri de olabilir. O nedenle, bir hekime danışmadan ilaç kullanmaya başlayanlara birkaç uyarım olacak.
Bir yakınmanız olduğunda kendi kendinize tanı koymayın. Ancak bir hekimin kavrayabileceği ciddiyetteki bazı belirti ve bulguları siz atlayabilirsiniz. Ev halkında, komşunuzda, arkadaşınızda gözlemlediğiniz benzer belirti aynı sağlık sorununa yol açmayabilir ya da kullanılan ilaç ve ilacın dozu sizde sonuç vermeyebilir.
İlaçların kullanım notlarını okuyun. Bu bilgilerin olası tüm sakıncaları, yan etkileri ya da ancak ortalama dozları aktardığını, çok ayrıntılı olduğunu da unutmayın. Aklınıza takılanları hekiminize ya da eczacınıza danışın.

Haberin Devamı

1, 2, 3 KURALI

Tek bir yakınmanız olduğunda, örneğin ateşiniz yükseldiğinde, düşmesi için en fazla 72 saat süre tanıyın ve sonra hekime müracaat edin. İki belirti varsa, örneğin ateşe boğaz ağrısı da eklenmişse en fazla 48 saat süreyle ateş düşürücü ve pastil gibi kendi kendinizi tedavi etme yöntemlerini deneyin. Hâlâ yakınmalarınız sürüyor ise hemen hekiminizden randevu isteyin. Ateş, boğaz ağrısı ve burun akıntısı gibi üç yakınma bir aradaysa ve kullandığınız ev ilaçlarınıza rağmen yakınmalarınız 24 saat sonra aynı şiddette devam ediyorsa, soluğu doktorunuzun muayenehanesinde alın.

Dr. Evren ALTINEL

Yazarın Tüm Yazıları