Paylaş
Yakalandınız mı hayatınızın kalitesini bozuyor. Bu nedenle bilgi edinilmesi gereken bir sağlık sorunudur. Depresyona karşı “uyanık” olun.
Depresyon sanki bir bulaşıcı hastalık gibi yaygınlaşıyor. Bu sorunla en çok da kadınlar özellikle de doğum sonrası ve menopoz döneminde karşılaşıyor. Özellikle şehirlerde yaşayan ve çalışanların depresyon riski daha yüksek deniyor.
Hayat şartları zorlaşıp işle, eşle, sosyal yaşamla ilişkili sorunlar arttıkça depresyona yakalanma ihtimali ikiye, üçe katlıyor.
Ekonomik gelgitlerin yoğunlaştığı dönemlerde, işsizlik tehdidinin büyüdüğü yıllarda sosyal ihtiyaçlarla beklentiler ve arzularla ekonomik gücün örtüşemediği hallerde depresyon kaçınılmaz bir sorun haline gelebiliyor.
Daha da önemlisi oldukça yüksek oranda tekrarlama riski olması. Özellikle erken dönemde doğru tedavi edilmediğinde nüks hastaların en az üçte birinde görülüyor. İkinci tekrardan sonra ise işler daha da karışıyor, hastalık ya tekrarlayan depresyon periyotları ya da kronik depresyona dönüşüyor.
İşte bu nedenle depresyona mümkün olduğu kadar erken dönemde teşhis koyabilmek çok ama çok önemli nokta. Bunun yolu da toplumun bilgilendirilmesi, konu hakkında eğitilmesinden geçiyor.
Anlatmak istediğim özetle şu... Depresyon yaygın bir sağlık problemi haline geldi. Yakalandınız mı hayatınızın kalitesini bozuyor, kalbinizi, tansiyonunuzu, bağışıklığınızı, uykunuzu, kısacası hemen her şeyinizi etkiliyor. Bu nedenle bilgi edinilmesi gereken bir sağlık sorunudur. Depresyona karşı “uyanık” olun.
ÖNEMLİ
OMEGA-3 VE DEPRESYON İLİŞKİSİ
Beynimizin önemli bir bölümünü omega-3 yağları oluşturuyor. Omega-3 eksikliğinden her organımız, her dokumuz, her hücremiz etkileniyor ama çok etkilenenlerin başında “beyin” geliyor. Beynin omega-3 ihtiyacının arttığını, omega-3 rezervlerinin azaldığını gösteren işaretlerin başındaysa unutkanlık ve depresyona eğilim var.
Gebelik öncesi ve gebelik sürecinde yeteri kadar omega-3 kazanamayan hamilelerde beynin omega-3 rezervlerinin bebek tarafından alıp götürülmesi nedeniyle doğum sonrası dönemde beyin ciddi bir omega-3 açlığı çekebiliyor.
Bu eksiklik doğum sonrası depresyonla ilişkilendiriliyor. Bu nedenle çocuk doğurmayı düşünenlerin daha hamile kalmadan, çok erken bir dönemde tıpkı folik asit desteği yutar gibi DHA desteği, yani omega-3 desteği de almaları lazım. Bu desteğin hamilelikte de sürdürülmesi de bir zorunluluk.
Bedeninde yeteri kadar omega-3 yağ asidi, özellikle de DHA’sı olmayan bir annenin karnındaki çocuğa yeteri kadar DHA vermesi de mümkün olmuyor. Oysa DHA doğacak bebeğin göz ve beyin gelişimi için olmazsa olmaz maddelerin başında geliyor. Zaten bu nedenle de kadın doğum uzmanları hamilelik döneminde kullandıkları vitaminlerin DHA’lı olanlarını tercih ediyor.
Çocuk sağlığı uzmanları bebek doğar doğmaz DHA takviyesi verme yönünden de değerlendirmeler yapıyor. Özetle omega-3 ile depresyon eğilimi arasında yakın bir ilişki var ve bu ilişki emin olun çok ama çok önemli. Pek çok psikiyatri uzmanı depresyon tedavisi yaparken günde 1-2 gram omega-3 desteği de kullanıyorlar ki bence son derece doğru bir yaklaşımdır bu.
TEDAVİ
DEPRESYONA DOĞAL DESTEK: SAMe...
Depresyonun hafif şekillerinde en sık kullanılan doğal tedavi destekleyicilerinin başında SAMe var. SAMe son derece etkin bir doğal antidepresan ve duygu durumu dengeleyicisi kabul ediliyor. Bazı hafif depresyon vakaları sadece her gün alınan bir tablet SAME ile tedavi edilebiliyor.
SAMe (S-Adenosil-MEtionin) doğal bir molekül. Etkisi reçeteli antidepresanlardan daha çabuk başlıyor. Yan etkisi ise yok denecek kadar az, yok bile denilebilir.
Ortalama 6-8 haftalık bir tedavi yeterli olabiliyor ama daha uzun kullanılması da mümkün. Bitkisel destekler arasında en çok kullanılanı ise sarı kantaron hapları. Sarı kantaron özlerinin sersemlik yapma, cilt lekeleri oluşturma gibi bazı yan etkileri var ama bilinçli kullanıldığında iyi sonuçlar vereceğini kabul edenler var.
BİR NOT
DEPRESYONLU BİRİ KİME GİTMELİ
Depresyonluların çoğu hastalıklarının farkında bile olmuyor. Doktorlara bazıları tekrarlayana enfeksiyonlar, grip nezle atakları, ateşlenmeler, bazıları kronik ve ilerleyici yorgunluk bazıları sindirim sorunları, gaz, şişkinlik, karın ağrısı, bazıları baş ağrıları, bazıları eklem, kas ağrıları, romatizma benzeri yakınmalarla başvuruyor.
Başı döndüğü, kulağı çınladığı için kulak-burun-boğaz uzmanlarına, sırt ağrıları, el ayak uyuşmaları nedeniyle nörologlara gidenlerin sayısı oldukça fazla. Kilo sorununu çözemediği için metabolizma uzmanlarına, çarpıntılarıyla baş edemedikleri için kardiyologlara gidenler de var. Oysa depresyonun teşhis ve tedavisi esas olarak ruh sağlığı uzmanlığını gerektirir. Depresyon sorununun teşhisinde de tedavisinde de onlarla işbirliğine girmek en doğru seçimdir.
Paylaş