Paylaş
Başlıktaki soruyu 90’lı yıllarda Çankaya Köşkü’nde yaptığımız mutat sabah kahvaltılarından birinde bana 9. CUMHURBAŞKANI RAHMETLİ SÜLEYMAN DEMİREL yöneltmişti. Ardından da şu cümleyi eklediğini hatırlıyorum: “Doktor, yaşlanmak çölleşmekse yaşlılık da bir çalı kadar güçsüz hale gelmekse gösterilen çabalar boşa gitmeyecek mi?”
Süleyman Demirel
Rahmetliye o sohbette “ne yaşlanmanın çölleşme ne de yaşlılığın bir çalılaşma süreci olmayabileceğini” uzun uzun anlattım. Her zamanki gibi dikkatle dinledi ve o meşhur gülümsemesiyle ikinci sorusunu yöneltti: “Peki doktor, çölü Babil’in Asmabahçeleri’ne çalıyı da o bahçedeki harika ve verimli yeşilliklere çevirmenin kısa bir yolu, tek cümlelik bir cevabı var mı?”
Ona “Var sayın Cumhurbaşkanım” dedim. Peki, Demirel’i şaşırtan o cevap neydi?
UNUTMAYIN
EGZERSİZ BEDENİ DE BELLEĞİ DE GÜÇLÜ VE GENÇ TUTAR
Demirel’in “Nasıl daha iyi yaşlanırız?” sorusunda özetlenebilecek cümlesine verdiğim cevabım tek cümlelik değil sadece tek bir sözcükten ibaret oldu: EGZERSİZ! Atmışlı, özellikle de yetmişli yaşlardan sonra beden ve ruh sağlığınızı bir bütün halinde sağlam ve güçlü tutmak istiyorsanız önceliğiniz de vazgeçilmeziniz de egzersiz olsun. Zira egzersizin sağlayacağı beden ve ruh bütünlüğü kazanabileceğiniz en önemli güç, kuvvet ve besindir. Bunun için de....
VARAN 1- YEDİĞİNİZ DEĞİL YAPTIĞINIZ ÖNEMLİ
Ne yediğinizden çok ne yaptığınıza, ne kadar aktif bir hayat sürdüğünüze odaklanın. Bu aktif hatta egzersiz odaklı hayatı sadece bedensel/fiziksel egzersizle de sınırlamayın. Ruhunuza/zihninize/beyninize de sık sık yeni ve farklı, hatta zaman zaman zorlayıcı egzersizler yaptırmayı da ihmal etmeyin. Beden ve ruhu birbirinden ayırmadan bir bütün halinde yaşlandırabilmenin en etkili yolu bu ikiliyi sürekli olarak hareket halinde üretim sürecinde zinde ve formda tutmak, beden ve vücudun koordinasyonunu bozmadan -güneşi oksijenden ayırmadan- yaşlanmanın bir yolunu arıyorsanız egzersiz/aktif bir yaşam tarzı en doğru seçiminiz olacaktır.
VARAN 2- AKTİF BİR YAŞAM BEDEN VE RUHU ORTAK YAŞLANDIRIR
Düzenli ve etkili fiziksel ve ruhsal egzersizlerin özellikle de tekrarlanan fiziksel aktivitelerin bizi sadece kalp damar hastalıklarından, diyabetten hipertansiyondan, kanserden romatizmadan uzak tutmayıp Alzheimer dahil bunamanın her türlüsüne, Parkinson ve benzeri yaşlılıkla ilişkili nörolojik problemlerin pek çoğuna da çare üretebileceğini gösteren yüzlerce bilimsel veri var. Bu nedenle yaşlılık hastalıklarından uzak bir yaşlanma süreci için aktif bir yaşamı seçin.
VARAN 3- AKTİVİTE YETMEZ EGZERSİZ ŞART
Daha önce de hatırlattım ama tekrarda fayda var: Fiziksel aktivite ve egzersiz aynı şeyler değildir. Tabii ki günlük aktiviteler de -iş hayatı, merdiven iniş çıkışları, ev işleri, bahçe işleri, evcil hayvanlarınızla yaptığınız geziler, alışveriş yürüyüşleri- işe yarayacaktır. Ama eğer bu çabalarınıza çok değil günde birkaç defa -bir defası bile yeter- aerobik egzersizleri de -tempolu yürüyüşler, yüzmeler, dans etmeler, bisiklet gezileri, golf, tenis ve benzeri oyunlar- ekleyebilirseniz emin olunuz hem yaşlanma süreciniz yavaşlayacak hem de ihtiyarlamadan yaşlanma fırsatı bulacaksınız. Dahası da olsun istiyor musunuz? Direnç egzersizlerini de araya sıkıştırıverin.
VARAN 4- BU 5 MOTTOYU KESİP SAKLAYIN
Konu sağlıklı yaşam, bedensel ve ruhsal bir bütün olarak ihtiyarlamadan yaşlanma olduğunda bu köşede sık sık tekrarladığım şu beş mottoyu size yeniden hatırlatmak isterim.
MOTTO BİR: Durma, düşme, üşütme!
MOTTO İKİ: Ayakta kal, hayatta kal!
MOTTO ÜÇ: Oturma paslanırsın.
MOTTO DÖRT: Tembellik bedene ihanettir.
MOTTO BEŞ: Yaş aldıkça lokmalar azalmalı adımlar çoğalmalı.
ÖZETİ ŞUDUR: HAREKET BEREKETTİR
Eğer daha iyi yaşamak ve yaşlanmak istiyorsanız, her yaşta bedensel ve fiziksel olarak zinde ve formda kalmayı arzuluyorsanız hiç olmazsa 50’li yaşlardan sonra aktif bir hayat sürmeyi ve bu hayatı egzersizlerle süslemeyi lütfen ihmal etmeyin. Özellikle yürüme konusunu mümkünse hiçbir yaşta pas geçmeyin. Bastonla da olsa yürüteçle de olsa yürümeye gayret edin. Zira pek çok çalışmada net ve açık olarak gösterildi ki bedensel ve ruhsal güç ve zekayı korumanın, beden ve ruhu birbirinden koparmadan bir arada tutmanın bir numaralı belirleyicisi -50’li yaşlardan sonra- yiyip içtiklerimiz değil, yaptıklarımız, düşündüklerimiz ve ürettiklerimizdir.
Paylaş