Paylaş
Bu bilgi, son yılların önemli kazanımlarından biri. Birbirinden farklı ülkelerde yapılan çok sayıda çalışma gösterdi ki, “bel çevresi genişleyip kalınlaştıkça” ya da “bel/kalça oranı” arttıkça sağlığımız da tehlikeye giriyor!
Bel çevresinin genişlemesine yol açan temel problem, karın bölgesinin yağlanması, yani karın bölgesinde toplanan yağlar. Bunlar pratikte “karın içi yağları” olarak tanımlanıyor. İşte bu tip yağ birikimleri çok önemli sağlık risklerini de beraberinde getiriyor.
Bel-karın-kalça bölgesine yerleşen yağların miktarı artınca “bel çevresi” genişlemeye, “bel/kalça oranı” yükselmeye başlıyor. Erkekler için en güvenli “bel/kalça oranı”, 1’in altı. Kadınlar için bu rakam 0.8 olarak kabul ediliyor. Yani bir kadında bel ölçüsü kalça ölçüsünün yüzde 80’inden fazlaysa bu pek de iyi bir haber sayılmıyor.
Örnek vermek gerekirse; bel çevresi 110 cm, kalça çevresi 85 cm olan bir erkekte bel kalça oranı 1,3 bulunuyor, ki bu rakam o kişinin bazı sağlık riskleri taşıdığına işaret ediyor.
Bel çevresi 66, kalça çevresi 86 cm olan bir kadında oran 0,8’in altında hesaplandığından, bu bulgu o kadının sağlık riski bakımından iyi bir değer olarak kabul ediliyor.
BU RAKAMLAR ÖNEMLİ
Eğer bu oran kafanızı karıştırdıysa, doğrudan bel çevrenizi ölçerek de risk durumunuzu tahmin etmeniz mümkün.
Bel çevresi erkeklerde 94, kadınlarda 81 cm’in altındaysa, durum mükemmel kabul ediliyor. 94-102 cm arasındaki erkeklerin fazla kilolu, 102 cm ve yukarısındakilerin ise şişman olduğu var sayılıyor. 81-89 cm arasındaki kadınlar ise fazla kilolu gruptalar. Bel çevresi 89’u geçen kadınların durum hanesine de “şişman” notu yazılıveriyor.
Bel kalınlaşınca ...
Bel çevresinin genişlemesi veya bel/kalça oranının artmasının olumsuz etkilediği sağlık testlerine gelince...
Bu rakamların yüksek bulunduğu kişilerde kalp damar hastalıklarına, hipertansiyona, şeker hastalığına daha sık rastlanıyor.
Bu kişilerde Alzheimer hastalığının, bazı kanserlerin ve cinsel güç azalması ile ilgili sorunların daha yüksek oranda görülebileceği belirtiliyor.
Kısacası, sadece tartıya çıkıp kilonuzu öğrenmekle yetinmemenizde fayda var. En az üç ayda bir bel çevrenizi, hatta bel/kalça oranınızı da takip etmeniz gerekiyor.
Mutfakta teknoloji var
Mutfak teknolojilerindeki ilerlemeler nedeniyle neredeyse her yıl yeni bir sağlıklı pişirme ürünü sunmakta yarışır hale gelen firmaların daha besleyici ve lezzetli pişirme yöntemleri geliştirmeleri, son yılların sevindirici gelişmelerinden biri oldu.
Eskiden kullandığımız bazı usullerin yerine yeni geliştirilen bu teknolojiler yalnızca zaman tasarrufu değil, daha sağlıklı ve lezzetli yemekler pişirmeyi de vaat ediyor. Ben kendi adıma bu gelişmelerden son derece memnunum. Üretici firmalar yarıştıkça biz daha güzel, lezzetli ve sağlıklı pişirme teknikleri kullanma şansı elde edeceğiz...
Hem daha sağlıklı hem daha lezzetli
Sağlıklı beslenmek, sadece doğru besin seçmekle başarılabilecek bir iş değil. Yemeği nasıl pişirdiğiniz de önemli. Pişirme sırasında genelde yiyeceklerdeki vitamin ve minerallerin pek çoğu kaybediliyor.
Pek çok alanda olduğu gibi pişirme alanında da teknolojik değişimler cihazlara damgasını vurdu. Öyle görünüyor ki bu önemli damgalardan biri de Nutricook! Bu yeni düdüklü tencereyi iki aydır biz de kullanmaya başladık. Üretici firmanın verdiği bilgiye göre Nutricook teknolojisi kullanılan düdüklü tencerede pişirilen yemekleri diğerlerinden ayıran önemli bazı farklılıklar var.
Mesela bu teknolojiyle pişirilen yemeklerde besinlerdeki omega-3 yağ asitleri yüzde 25 oranında daha iyi korunuyor. B6 vitamini neredeyse hiç azalmıyor. Bu teknolojinin nişastalı besinlerin daha yavaş sindirilmesine yardımcı değişimler sağlayabildiği de belirlenmiş. Bu, o yiyeceğin glisemik yükünün azalması, yani kan şekerini beklenenden daha az dalgalandırması anlamına geliyor.
Paylaş