Paylaş
Yani sorun kalp sağlığını korumak ya da şeker hastalığını, hipertansiyonu önlemek ise hafif kilo artışları aktif bir yaşamınız varsa ciddi bir sorun yaratmıyor. Yapılan onlarca çalışma benzer sonucu gösterdi. Amerikan Tıp Birliği Dergisi’nde yeni yayınlanan bir araştırmanın sonuçları da eski bilgileri doğruluyor. Eğer ille de "Dal gibi olacağım" veya "Bir gram fazla yağ istemiyorum" gibi takıntılarınız yoksa 2-3 kilo fazlayı mutlaka vermek zorunda değilsiniz.
Bu çok önemli bir gelişme. Çünkü kilo fazlalığı sorunu son zamanlarda biraz fazla abartıldı. Kilo sorunu herkesin canını sıkacak bir noktaya geldi. Fazla kilolu olmanın özellikle şişman biri haline gelmenin bazı sağlık riskleri olduğu doğru. Özellikle şişmanlığın tartışılacak hiçbir tarafı yok. Şişman biriyseniz sizi ilerde ekonomik sosyal ve bedensel-ruhsal boyutları çok daha büyük problemler bekliyor.
Sorun hafif veya orta düzeyde bir kilo fazlalığı olduğunda ise durum biraz değişiyor. Bu tür kilo fazlalığı sorununun çözümünde de fayda var. Sorun özellikle metabolik veya hormonal bir faktörden kaynaklanıyorsa daha işin başında önünü kesmek gerekiyor. Ama eğer probleminiz olmanız gereken ağırlıktan % 2-3’ lük küçük sapmaları ilgilendiriyorsa (yani sorunun arkasında metabolik bir problem yoksa, bir hastalık söz konusu değil ve fazla kilolarınız 2-3 kiloyu bilemediniz 4-5 kiloyu geçmiyorsa) işi çok fazla da abartmamak gerekiyor. Çünkü bu kiloların kaybı eğer aktif bir yaşamınızda varsa bedensel değil, kozmetik ve ruhsal yararlar sağlıyor! Siz kendinizi daha küçük bedenli elbiseler içinde daha hafif daha mutlu hissediyorsunuz. Moraliniz düzeliyor, keyfiniz yerine geliyor. Bu da az bir şey değil. Ama aynanın bir de öbür yüzü var. O yüz, (ne yazık ki) biraz çizik, paslı ve kirli!
Çoğu program ticari
Kilo verme süreci ve buna ilişkin organizasyonların para kazandırdığının anlaşılması, sorunun bir endüstri haline gelmesine yol açtı. Öyle ki önüne gelen herkes bir "Kilo uzmanı" olabilme veya fazla "Kilo sorununa çözüm" (ilaç, alet, kitap, mucize haplar...) üretebilme arayışına girdi. Bunun nedeni çoğumuzun herhangi bir zahmete katlanmadan kilo verebilme ya da kolay yoldan zayıflayabilme arayışımız. İlginç bir örnek: Geçen hafta sonu bir Bodrum akşamında aynı sofrayı paylaştığımız iş adamı Nihat Özdemir’in dileği tam da bu durumu yansıtıyordu. Nihat Bey, "Hocam, öyle bir ilaç bul ki yiyelim ama kilo almayalım" deyince ben de "Aslında bu ilacın kilo aldırmayan değil yedikçe kilo verdiren bir ilaç olmasının daha da çok kazandıracağını (!)" belirttim. Sofradaki herkes güldü ama şaka olarak dile getirilen cümlenin arkasında birçok insanın aklından geçen gizli bir istek vardı.
Eğer kilo sorununuz varsa bu sorunun çözümü için doktorlar, diyet uzmanları, egzersiz danışmanları, psikologlar, fizyoterapistler, akupunkturistler, bitki-ot bilimciler (herbalistler), homeopatlar hatta biyoenerji uzmanları emrinizdedir! Bu işi pasif jimnastik, üzerine çıkınca vücudunuza titremelerle sarsan cihazlar, radyo dalgaları veya infraded dalgaları ile çözebileceğini iddia edenler de var. Geçenlerde okuduğum bir röportajda fazla yağları radyo dalgalarıyla nasıl kırdığını ballandıra ballandıra anlatan genç doktorun söyledikleri beni hem üzmüş hem de güldürmüştü.
Kilo tuzakları bunlarla da bitmiyor. Karnınıza yaptıkları iğnelerle, yağ eritici solüsyonlar ya da gebe kadın idrarından elde edilen hormonlar, bağırsak lavmanları, ozon gazı, karboksiterapi ya da hipoksiterapi ile veya ne olduğu belirsiz bazı bitkisel karışımlarla da bu işi yaptığını iddia eden sözde uzmanlar (!) ve merkezler var. Kısacası işiniz hiç de kolay değil. Oysa listedeki ilk 4’lüden oluşan (doktor, beslenme uzmanı, egzersiz danışmanı, psikolog) bir takım işi kolayca çözüyor.
Kilo gazisi olmayın
Bunları neden yeniden yazdım? Çünkü eğer birkaç kilo fazlanız var ve aynı zamanda aktif biriyseniz bilimsel araştırmaların sonuçları bu hafif kilo artışlarının sağlığınıza ciddi bir etkisinin olmadığını gösteriyor. Oysa bu ufak tefek kilo artışlarından kurtulacağım derken sağlığınızı bozabilecek bazı ciddi tehlikeler de (yanlış diyetler, yo-yo rejimleri, içinde ne olduğu belirsiz haplar, uyduruk aletler...) sizi bekleyebiliyor. Eğer aktif, haftada birkaç kez yürüyüş yapan, tenisini oynayıp, mahalleli gençlerle futbola, voleybola, basketbola takılan, hafta sonlarını arkadaşlarıyla kır yürüyüşleri ile tamamlayan, yüzen, hareket eden, aktif, keyifli ve mutlu biriyseniz birkaç kilo fazlalığım var diye lütfen keyfinizi kaçırmayın.
Ama "Yok, ben ille de bu birkaç kilodan kurtulacağım" diyorsanız yediklerinizi yarı yarıya azaltın ve aktivitenizi 2 katına çıkarın, yetiyor. Bunlara ek olarak mutlaka bir tıbbi yardım almayı istiyorsanız tam teşekküllü bir kilo yönetimi merkezine başvurun. Bunu özellikle kilo fazlalığı biraz abartılı veya obez biri iseniz sakın ihmal etmeyin. Yoksa siz de bir "Kilo gazisi" ya da "Kronik diyetçi" haline gelebilirsiniz. Bizden söylemesi!
Ne yapacaksınız
Eğer kilo sorununuz varsa yola aşağıdaki sorulara doğru yanıtlar vererek çıkmanızda yarar var...
Yeme alışkanlıklarınızda değişiklik oldu mu?
Sosyal durumunuzda bir değişme var mı? (Evlenme, boşanma, şehir veya ülke değiştirme, göçler)
İş yaşamınızda bir farklılaşma oldu mu? (İş pozisyonunuzda ve ekonomik durumunuzda olabilecek kayıplar)
Aktivite düzeyinizde herhangi bir değişme var mı? (Ameliyatlar, kazalar, hastalıklar nedeniyle ya da iş seyahatleri sonucu egzersizi bırakmak)
Yaşam tarzınızda bir değişme var mı? (Sigarayı bırakmak, alkol kullanmaya başlamak veya alkolü arttırmak)
Sık sık iş seyahatlerine çıkıyor musunuz, iş yemeklerinizin sayısı arttı mı?
Sınav hazırlığı vb. nedenlerle masa başı çalışmalarınız çoğaldı mı? (Üniversite hazırlıkları)
Uyku bozukluğunuz var mı?
Stres veya depresyon gibi ruhsal bir problem yaşıyor musunuz?
Kilo aldırabilecek herhangi bir ilaç kullanmaya başladınız mı?
Sağlık durumunuzda bir değişiklik oldu mu? (Tiroid hastalığı, hipoglisemi, böbrek üstü bezleri hastalığı)
Paylaş