Açlık açlıkla terbiye edilmez

Karnınızın orta yerinde mide, dalak ve karaciğer üçgeninin merkezinde yer alan sessiz ve iddiasız bir organ, metabolizma takımınızın en önemli oyuncularındandır.

Ne yerseniz yiyin, pankreasınız şu veya bu şekilde işinize karışacaktır. Kan şekerinizi ayarlamak, sağlıklı sınırlar içerisinde tutmak (yüzde 80-120 mg/dl) öncellikle bir iç salgı bezi olan pankreasınızın görevidir.

Organlarımız da bize benzer! Bazen tembel, bazen çalışkandırlar. Çalışkan olmaları iyidir ama bazıları zaman zaman çalışkanlığı ‘işgüzarlık’ derecesine vardırır. Eğer böyle bir ‘çok bilmiş’ pankreasınız varsa ve de aşırı alıngansa işiniz zordur: Canınızı sıkacak, keyfinizi sık sık kaçıracak hipoglisemi ataklarına hazır olun. Uzamış bir açlık halinde veya fazlaca unlu-şekerli besinleri yedikten hemen sonra ortaya çıkan uyuklama, yorgunluk, halsizlik, bitkinlik, odaklanma güçlüğü, sinirlilik, alınganlık, unutkanlık gibi sorunlardan yakınıyorsanız bunların bir hipoglisemi sorununa işaret edeceğini unutmayın. Bu belirtilere çarpıntı, terleme, bellek karmaşası, baş dönmesi gibi işaretler de eşlik ediyorsa lütfen fazla oyalanmayın. Doktorunuzdan yakın bir tarih için randevu alın.

Hipoglisemi sorunu çok yüzlü ve çok yönlü bir belirtiler topluluğudur. Aynı oyunun bazen komedi, bazen dram, bazen de macera dizileri şeklinde oynanması, aynı şarkının çok farklı ses ve hızlarda yorumlanmasıdır. Belirtilerinin sayısı ve çeşitliliği bakımında, hipoglisemi kadar yaygın olan sağlık sorunlarının sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Bu belirtilerin listesini tabloda göreceksiniz.

HAFİF HİPOGLİSEMİLER

Halsizlik, yorgunluk, uyuşukluk

Baş ağrısı, unutkanlık, depresif ruh hali

Sinirlilik, alınganlık, çarpıntı, terleme

Açlık hissi, bulantı

ORTA DÜZEYDE HİPOGLİSEMİLER

Uyku isteği, ağır bitkinlik

Görme sorunları, odaklanma güçlüğü

Dikkat kaybı, ani hiddetlenmeler

Saldırgan yemek tüketimi

AĞIR HİPOGLİSEMİLER

Elleri ayakları yönetmede güçlük

Bellekte kayıp, bilinç bulanıklığı

Kasılmalar, sara nöbetleri, konuşma kaybı

Koma

HİPOGLİSEMİ DEPRESYON

Düşük kan şekeri depresyona yol açar mı sorusunun cevabı tek sözcükten ibarettir: Evet! Bununla birlikte kan şekeri düzeyindeki geçici azalmalar sık tekrarlansa bile, hipoglisemi depresif hastalığın tek nedeni olarak kabul edilmemelidir. Özellikle insülin salgılayan tümörlere bağlı kronik ve silik hipoglisemilerde depresyon görülebilir fakat bu tümörlerin çok az görüldüğünü belirtelim.

HİPOGLİSEMİ-OBEZİTE

Hipoglisemi sorunu yaşayan hastaların çoğunun gizli şeker hastaları oldukları bilinmektedir. Eğer hipoglisemi erken fark edilmez ise kilo alma ve şişmanlama, kısa bir süre sonra da erişkin tipi şeker hastalığına yakalanma olasılığı vardır. Genetik olanların dışında, şişman hastaların yüzde 80’inde reaktif hipoglisemi saptanmaktadır. Bu önemli metabolik bozukluk bilinmeden, fark edilmeden ve dikkate alınmadan uygulanan hipokalorik diyetler (kalorisi azaltılmış beslenme planları) hem tehlikeli hem de sonuçsuzdur. Kilo sorunu ve obezite hastalığı olan birine, temelde yatan metabolik problemi bilmeden açlık diyeti uygulayan diyet uzmanları ve zayıflama merkezlerinin başarısızlıkları ve yanlışlarının da nedeni bundan kaynaklanmaktadır: Zaten düşük kan şekerine bağlı sık acıkma nöbetleri nedeni ile ‘saldırgan yeme, önüne ne gelirse silip süpürme, kriz tarzında tatlı ve nişastalı besin tüketme’ eğiliminde olan bu zavallı insanlar, dişlerini sıkıp önerilen açlık diyetini sabırla uygularlar. Ne var ki bir süre kalabildikleri bu ‘açlık kamplarından’ çıkar çıkmaz soluğu ilk fast food dükkanında, şarküteri ya da lokantada yani ‘kalori depolama merkezleri’nde alırlar. Çünkü o çok iyi bilinen tarihsel kural hiç değişmemiştir: Açlık, açlıkla tedavi edilmez.

ÖNEMLİ NOT

Eğer depresyon veya kilo sorununuzu çözmek ve sağlıklı kiloya ulaşıp onu sürdürmek arzusunda iseniz bu sorunun altında hipoglisemi probleminizin yatıp yatmadığını, metabolik bir sorununuzun olup olmadığını mutlaka öğrenmelisiniz. Temel metabolik sorunu çözmeden, aktivitenizi artırıp egzersizinizin mutlu gülümsemesi ile kol kola girmeden ne açlığınızı terbiye edebilir ne de kilo sorununuzu çözebilirsiniz.

MEHMET YAŞİN (Gazeteci)

55 yaşındayım. Boyum 1.78 m, kilom 89. Haftada 5 veya 6 sabah yarım bardak kefire bir tatlı kaşığı keten toğumu katıp içiyorum. Yanında bir dilim kepek ekmeği ve peynir yiyorum. Saat 12’de büyük boy sıkılmış taze portakal suyu içiyorum. 13.30’da bir tabak yemek, 4 de kuru kayısı, akşam yemeğinde ise zeytinyağlı sebze yiyorum. Eti sadece hafta sonları 1 gün tüketiyorum. Ve tercihimi de kırmızı etten yana kullanıyorum. Sigara kullanmıyorum ama her akşam bir şişe kırmızı şarap içiyorum. B1, B6, B12 ve C gibi içinde folik asit bulunan vitaminler alıyorum. Genelde akşamları 12’de yatıyorum. Günümün 1 saatini spora ayırıyorum. Bu sürenin ilk yarım saatini bisiklete binerek veya koşu bandında koşarak, ikinci kısmını ise kas germe hareketleri yaparak geçiriyorum. Tabii bunları İstanbul’da evimdeyken gerçekleştirebiliyorum. Her iş gibi basın sektörü de oldukça stresli bir ortam. Sağlıklı bir yaşam için stresin yok denecek kadar az olması gerektiğini biliyorum. Genel olarak stresten uzak durmaya çalışıyorum. Stresli olduğum zamanlarda bunu kendi başıma hallediyorum. Mesela yürüyüşe çıkıyorum. Kendi kendime stresin nedenini ve bunu nasıl halledebileceğimi düşünüyorum. Ve stresi yenerek yürüyüşü tamamlıyorum. Yani genel olarak stressiz yaşıyorum diyebilirim. Ailemden gelen ırsi bir hastalık yok. Damar sertliği ve tansiyonum olduğu için düzenli olarak tansiyon ve kan sulandırıcı ilaçlar alıyorum.

PROF. MÜFTÜOĞLU’NUN YORUMU

Sevgili Mehmet Yaşin’in sabah kahvaltısı farklı ama son derece bilinçli ve sağlıklı. Saat 12’ye kadar beklemek yerine taze portakal suyunu saat 10-10.30 gibi tüketmesi daha yararlı olur. Öğle yemeği miktar olarak birazcık az ama kilosunu korumak istediği düşünülürse uygun bir porsiyonda. İkindi ara öğününde kuru kayısı seçimi mükemmel. Akşam yemeği tercihi çok iyi. Gelelim şarap konusuna. Her akşam bir bardak şarap önerimizi sevgili Mehmet Bey galiba yanlış anlamış olmalı. Bir bardak yerine bir şişe şarabı içmek son derece zararlı. Eğer bu alışkanlığını sürdürmeye ısrar edecekse bence gün boyu gösterdiği dikkatin pek gereği yok. Vitamin almak için zahmete de pek katlanmasın. Her gün bir şişe şarap ortalama olarak 400-500 kalori ilavesi demektir. Alkol, kalori kullanımı en kolay, yararı en az, zararı en fazla kaloridir. Mehmet Bey’in bu kaliteli ve güzel yaşamının içinden ne yapıp edip fazla şarap tüketimini çıkarması, günde bir bardak ile sınırlaması gerekiyor. Egzersiz alışkanlığı bu kadar düzenli, inatçı, yeme zevki ve seçimi bu kadar mükemmel bir beden ve ruhun alkolle daha fazla zorlanmaması gerekiyor. Mehmet Bey’e sağlıklı ve keyifli bir yaşam dilerken özellikle erkeklerde alkol kullanımının kan basıncı ayarlanmasını güçleştirdiğini de hatırlatmak isterim.
Yazarın Tüm Yazıları