Zoru görünce kaçanlar

Daha 2 hafta olmadan 3 ünlü isim gitti adadan.  
Biri elendi onun durumu ayrı.
İkisi pes etti.
Resmen ünlüleri eliyor bu yıl Dominik şartları.
Berdan Mardini ve Seçkin Piriler, ‘biz yokuz’ deyip aflarını istemişler. Demişler ki, burada şartlar çok zormuş, biz böylesini beklemiyorduk.
E ne bekliyordunuz?
Bakın işte ‘attığınız taş ürküttüğünüz kuşa değmedi.’
Boşu boşuna gittiniz Dominik’e kadar.
Sizin amacınız döndüğünüzde isminiz biraz daha konuşulsun, orada aldığım rüzgarla buralarda iş yapayım, ismim dolaşıma girsin, cebim dolsundu...
Ama olmadı, olmayacak.
Hatta bir süre, zoru görünce kaçanlar sınıfında oturacaksınız maalesef.
Hey gidi Berdan Mardini. Öyle tayt giymekle olmuyormuş bak bu işler.

Bakın görün

Biz daha önce...Biz daha önce...∆ 3 gün hapis yatıp 10 yıl yatmış gibi davrananları...∆ Tırnağı kırılıp ayağı kırılmış gibi 3 hafta yatanları...∆ Attığı hikaye’de verdiği ürün linki ile 100 TL kâr yapıp 1 milyon lira kazanmış gibi davrananları gördük ya...∆ Bakın şimdi 10 gün Survivor’da kalıp, 10 ay mücadele etmiş gibi davrananları göreceğiz. Seyredin...

Mesele kıyafet değil

Önce kıyafetle ilgili yorumumu yapayım...
Seren Serengil çıkmış demiş ki, “bana ait olan bir tulum, modacı tarafından değiştirilmiş ve Ajda Pekkan’a giydirilmiş.”
Bir de fotoğraflar falan koymuş Seren.
Bana göre alakası yok iki kıyafetin.
Kaldı ki ‘bana ait’ diyorsa neden kıyafet onda değil, dolabında durmuyor?
Modacı kıyafetle istediği gibi oynamakta özgürdür...
Seren Serengil’e mi soracaktı bunu?
Sonra da asıl mevzuya gelelim.
Ekrandan kendini gösterip sağa sola acımasızca saldırıyordu Seren. Şimdi o da gitti elinden. Kaldı çaresiz.
O yüzden sosyal medyasından garip garip açıklamalar yapıyor artık. Sataşmalara devam ediyor.
Ben üzülüyorum çünkü bu onun psikolojisini bozacak.
Çok hızlı bir şekilde sosyal medya detoksu yapmalı. Etrafta ne oluyor, kim ne giymiş, kim kiminle sevgili olmuş, flört etmiş bunları çok dert etmemeli.
‘Bana ne’ felsefesine adamalı kendini.
Yoksa işi zor.

DÜŞENE VURANLAR

İsmini yazmayayım ama emekli bir model var... O mesela düşene vuranlardan. Bana göre hiç farkı yok Seren Serengil’den.
Çirkince saldırıyor, mahalle kavgasında söylenmeyecek cümleler söylüyor. Görüp takip ettiğimden değil, karşıma çıktığı için dikkatimi çekti. Herkesin dönemi vardır. Onunki bitti ama o da bunu kaldıramıyor. İsim vermiyorum çünkü önemli değil.
Düşene vurmamak önemli, içinde bir nefret bile varsa ‘boşver be’ deyip yoluna bakmak önemli. Düşene vurduğunuz zaman asıl kendinizi tekmelediğinizi fark etmek önemli.

Sir Isaac Aydın

Isaac Newton bizi kandırmış.
Büyük bir yanılgı içindeymişiz. Adam yer çekimini falan bulmamış.
Hatta yokmuş yer çekimi diye bir şey.
Siz elinizdeki bir cismi bırakınca yere düşüyor evet, ama onun adı yer çekimi değilmiş.
Tüm bu iddiaların sahibi ‘bilim insanı’ Aydın Özoğlu şöyle söylüyor...
∆ Formüllerime göre yer çekimi yok...
∆ Onun adı kozmik itim gücü...
∆ Bir şeyin yer tarafından çekileceğine zaten hiç inanmıyorum...
∆ 13 yıldır formülize etmeye çalışıyorum nihayet bitirdim...
∆ Tüm bu oyunu ilkokul 2’deyken bozmaya karar vermiş Isaac Aydın...
“O gün bugündür inanmıyorum” diyor.
Soruyu soran muhabir ‘E bu ne o zaman’ dercesine kalemi yere atıyor ama o işte bunun adı ‘kozmik itim gücü’ diyor. Çok sıra dışı insanlar var etrafta...
Şaklaban desen hoşuna gidecek, meczup desen yaşasın diye nara atacak çok garip insanlarla doluyuz.
Bu beyefendi bir de ODTÜ mezunuymuş.
Üzgünüm ama bu formüle eğer gerçekten 13 yılınızı harcadıysanız vay boşa geçen yıllarınıza.

Şiir okutturuyor Düzce

Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü’nün, Twitter’da bir klibi çıktı karşıma. Evet, evet klip. Düzce Akçakoca’nın muazzam tabiatında Necip Fazıl Kısakürek’in ‘Bizim Şarkımız’ isimli şiirine klip çekmiş başkan.
Gayet şık giyinmiş, sahilde hem yürüyor hem de şiir okuyor.
Artık Düzce’nin doğası mı başkan beyin şiire kendini kaptırırcasına seslendirmesi mi bilemem.
Ben sevdim klibi. Etrafta bu işin profesyonellerinin onca başarısız klip denemesini görüyoruz ki... O yüzden bu ilaç gibi geldi.
Meğer şiir tutkunu, edebiyat aşığıymış kendisi. Sanırım bu şiir aşkını Düzce şehri de tetikliyor.
Büyük şehirlerin arasında kalmış bir cennet çünkü Düzce.