Paylaş
İşte zaman zaman kastettiğim tam olarak buydu. Adı şuursuzluk...
Son dönemdeki adı ise fenomen şuursuzluğu...
Bu kadar ağır sözler yazmak istemezdim ama kendi elleriyle kendi sonunu hazırlıyor Eylül Öztürk.
Gazetecileri tehdit ve hakaret etme aşamasına geçmiş.
“Ben ve diğer fenomenler sayesinde büyüyorsunuz. Beni konuşarak para kazanıyorsunuz” diyor.
Eylül üzgünüm ama sen hakkında konuşularak reyting aldıracak, senin tabirinle prim yapılacak biri değilsin.
Ne kattın bu ülkeye?
Mesleğin ne?
Ne ürettin?
Alkışlanacak ne yapıyorsun da buradaki gazetecilere laf atma hakkını kendinde görüyorsun?
Şu an tek bir özelliğin var, o da saçmalıkta nirvanaya çıkmak.
Eğer söylediğin gibi ‘temizsen’, binlerce kilometre öteden buradakilere sallamak yerine oturup beklesene temize çıkmayı.
Influencer’lık deyince hakkını veren isimler var, yok değil. Ama Eylül Öztürk onlardan biri kesinlikle değil.
Konuşarak meslektaşlarını da utandırıyor, arkadaşlarını da...
Bu saatten sonra temize çıksa da nafile.
Söylediği bu laflar CV’sinde kara bir leke olarak kalacak Eylül’ün.
Yemeğe kötü denmez ki
İyiyi herkes konuşur, kötüyü konuşmak lazım.
O yüzden dünyanın en iyi yemekleri listesini değil de açıklanan en kötü yemekler listesini konuşalım.
Yemeğe kötü demek çok doğru değil ama demişler. O listede tepeye iki Türk lezzeti eklemişler.
Karalahana çorbası dünyanın en kötü 7’nci yemeği seçilmiş.
Daha gerilerde ise Malatya’dan kaymaklı kayısı tatlısı var.
Karalahana çorbası birçok kişinin özellikle Karadenizlilerin kırmızı çizgisidir. Ben ne karalahana ne de kaymaklı kayısı severim ama benim sevmemem bunun en kötü yemekler listesinde yer alacağı anlamına gelmez.
Çok ayıp.
Bu listeyi yapanlar yemeklerin tadına nerede ne zaman baktılar bilmiyorum ama onları şöyle bir Karadeniz kıyılarına doğru davet etmek, karalahanayı falan bir de yerinde denemelerini önermek isterim.
Kurul lazım
Yılın o dönemi geldi. Astrologcuklar (işini hakkıyla yapan üç-beş ismi hariç tutuyorum) 2024 yılında yüzü gülmeyecek, parayı bulamayacak, huzuru bulamayacak burçları açıklıyorlar tek tek.
Negatiflik pompalıyorlar sürekli. Ama bir tutarlılık yok.
Dün “Mutlu olacaksın” dediklerine, bugün “Mutsuz olacaksın hazır ol” diyorlar.
Vallahi en acilinden bir astrologlar kurulu kurulması, bir başkan atanması, böyle vaatlerin falan tek elden, tek masadan çıkması gerekiyor.
Bari bu işte çok seslilik olmasın.
Ahlaksızlığa bak
Evli bir çift. Yataklarından TikTok’ta canlı yayın açıyor. Yorganı da çekmişler boyunlarına kadar, bir şeyler anlatıyorlar. Evli bir çift. Yataklarından TikTok’ta canlı yayın açıyor. Yorganı da çekmişler boyunlarına kadar, bir şeyler anlatıyorlar. Diyorlar ki “1 milyon beğeni gelirse romantik anlar yaşayacağız...” Daha ileriye gideceğiz diyorlar yani. Neresinden bakarsanız bakın ahlaksızlık kokan bu yayınlarla ayda 60 bin lira kazanıyormuş çift. Yazık, akıl tutulması. Yasak çözüm değildir ama bir önlem alınması gerektiğinin de farkındayım.Özellikle TikTok için. Çünkü bu paraları duyan gençler saçmalamaya devam edecekler gibi geliyor bana.
Yıl olmuş 2024
Zeynep Bastık, eski eşi Tolga Akış’ın yılbaşı partisine sevgilisiyle katılmış. E sormuş tabii magazinciler, o da “Yıl olmuş 2024, biz bunları aştık” diye yanıt vermiş...
Tertemiz cevap. Kime ne yahu!
Karşısındır anlarım, “Ben yapmam” dersin anlarım ama eleştirilecek bir konu değil bu. Ben kendime sorduğumda “yapmam, gitmem” diyorum ama şu an içinde bulunduğum duruma göre veriyorum bu cevabı.
Bakarsın yarın öbür gün ben de aynı durumun içinde olurum ya da siz bunu yaşarsınız...
O yüzden gerek yok büyük laflara, “asla”, “imkânsız”, “katiyen” kelimelerine...
Paylaş