Şarlatan

Gördünüz mü canlı yayında sözde ‘cin çıkaran’ kadını? Suratına falan dikkatlice baktınız mı?

Haberin Devamı

Bakmadıysanız mutlaka bakın.
Çünkü böyle fırsat çok az çıkar karşımıza.
Bu suratta...
Şarlatanlık var.
Soytarılık desen gırla!

Şarlatan

Dolandırıcılık zaten gözlerden belli.
‘Yaramaz’ insanı tanımayı kolaylaştıracak bir fotoğraf bu...
Bu hanımefendi kendisine ‘metafizik uzmanı’ diyormuş. Zaten başımıza ne geliyorsa bunun gibi metafizik uzmanlarından geliyor.
Biri çıkıyor, “Ben farklı alemlere seyahat ediyorum” diyor...
Diğeri “Üç harflilerle diyaloğum çok iyidir” diyor...
Bir başkası kendini ortaya atıp, “Üzerinizde büyü var” deyip cebini dolduruyor...
Maalesef günümüzde şarlatanlığın öteki aldı oldu metafizik uzmanlığı.
Kanmayın bunlara, gülün geçin suratlarına, büyü müyü derlerse ‘hadi oradan’ diye devam edin yolunuza...

Haberin Devamı

Tamam en iyi ödül töreni sizinki

Geçtiğimiz gün “Didem Soydan’a en güzel göz ödülü verildi” haberini okudum. O gün milat oldu bana... Tamam, artık savaşmayacağım eften püften ödüllerle.
Çünkü belli ki daha 100 sene devam eder böyle ödül törenleri.
Bitmez eklenen kategoriler.
Benim artık yeni kategori önerilerim var onlara; mesela ‘en iyi burun’ ödülü muhakkak olmalı.
Hatta ‘burnu en iyi yapan doktor’ ödülü de çıkar bu kategorinin altından.
‘En iyi azı dişi’ ödülünü sakın es geçmeyin.
‘En iyi gamze’ ödülü! Bunu da koyun çünkü gamze mühim mevzudur.
Çene mesela. ‘En iyi çene’! Bu çok iyi. Sakın unutmayın.
‘En iyi alın çizgisi’ ödülünü alan yaşadı. “Doğallığım ile 1 numarayım” diye uzunca süre dolaşır ortalıkta.
‘Gözler kalbin aynasıdır’ ödülü! Bu ödülün sahibinin kısmeti açılır. Bunu da ekleyin listeye.
Artık böyle. Artık savaşmak yok bu konularda.
Bekleyelim görelim hangi kategoriler eklenecek önümüzdeki günlerde ödül törenlerine...

Kafe, restoran, köpek

2 hafta önce Nişantaşı’nda yürürken yaşı 50’lerin üzerinde olan, gayet iyi giyimli biri aynen şunları söyledi bana:
“Bıktık be kardeşim bu sokak hayvanlarından. Kedilerden, köpeklerden. Her yerdeler, yeter!”
Cevap bile vermeden yürümeye devam ettim.
Sonra dedim ki;
“Bu nefret, zengin-fakir, iyi giyimli-kötü giyimli, genç-yaşlı ayırmıyor.”
Oyuncu Burcu Özberk’in de başına benzer bir olay gelmiş.
Bir restorana oturan Burcu’ya “Köpeğinizi çantasına koyun, yoksa size servis vermeyiz” demiş garsonlar.
Niye biliyor musunuz?
Nişantaşı’nda benim karşıma çıkan o ‘tip’ler yüzünden.
Yahu ufacık köpek. Muhtemelen yerde sessizce duruyor. Sağa sola sataşmıyor, her eğitimi almış, saygıyla etrafa bakıyor. Ne istersiniz ondan?
Kaldı ki açık alanda oturuyor kadın. Ne demek ‘servis veremeyiz’?
Köpek büyük olur...
Yerinde durmaz...
Eğitimsizdir...
Ses çıkarıyordur...
ANLARIM!
Ama aksini anlayamam, anlatamazsınız, anlatamayacaksınız.

Haberin Devamı

İngilizce konuşurken...

İngilizce telefon görüşmesi yapanlar, neden;
* Normal seslerini bir, hatta iki oktav birden yükseltiyorlar?
* Asla atmayacakları kahkahayı o telefon görüşmesi sırasında atıyorlar?
* Dillerine bebeksi bir eda katıyorlar?
* El ve kollarına dikkat edin mesela, neden böyle anlamsız hareketler yapıyorlar?
* Gözlerini kısıp dudaklarını neden 2 santim öne ittiriyorlar?
Tamam İngilizce konuşuyorsun. Biz tüm mekan olarak bunu duyduk zaten. Yapma kendine de bize de bu işkenceyi.

Bir Alo De

20 yıl ya olmuştur ya da eli kulağındadır tam hatırlamıyorum ama Yaşar İpek’i “Bir Alo De” şarkısıyla tanıdığımı hatırlıyorum.
Güzel şarkıydı.
Marş gibi dillerdeydi hatta.
Aradan geçen yıllara rağmen unutulmayan şarkılardan oldu.
Bunun farkına varan İpek, yanına Elif Buse Doğan’ı alıp şarkıyı yeniden yorumlamış.
Son zamanlarda hep aynı şarkıları, aynı tarz düetleri dinlemeye alışmışken ve ben de buna bağıra bağıra isyan ederken ‘umudunu kaybetme Orkun’ dedirtti bana bu şarkı.
Çok iyi olmuş.
Zaten son zamanlarda yaptığı işlerle dikkat çekiyor Yaşar İpek.
Doğru isimlerle işbirliği yapıyor çünkü, doğru şarkılar seçiyor. 20 yıl sonra yeniden dillere dolamayı başardı eski şarkısını. Herkesin harcı değildir bu!

Haberin Devamı

Buyurun size kapalı Gülşen

* Gülşen ters köşe yaptı...
* Gülşen bu kez kapandı...
* Gülşen bu kez üzdü...
Başlıklarını görünce ‘ne oluyoruz’ dedim. Kınalıada’da konser veren Gülşen dekolte giymeyince haber olmuş.
Üzülmüş onu dinlemeye gidenler.
“E hani Gülşen sahneye dekolteli çıkıyordu” falan demişler.
Ama ben hep diyordum ses kadar görsellik de önemli diye...
Kimse yüksek perdeden konuşmasın, kapalı giyinirse üzülürsünüz diye...
‘Bu kadar da açık giyinilmez ayıp’ diye yadırgamayın, bir gün tam tersini yapar diyordum.
Bu hareketiyle riyakarları ortaya çıkardı Gülşen. Açık giyinince eleştiren kapalı giyinince üzülenlerin maskeleri düştü.
Şunu anlamamız lazım; sahne orası. Açık giyinmek, iddialı dans etmek, sahnede şov yapmak çok normaldir, hatta şarttır şart!

Yazarın Tüm Yazıları