Paylaş
Uzunca sohbet ettik.
Ben Buray şarkılarını, Buray tarzını çok severim.
Derdine de sevincine de ortak şarkılar yapıyor.
Yaptığı müzik tarzında da ısrarcı, iyi ki de öyle...
“İşini iyi yaparsan dinlenmeye devam edersin, tıklanmak falan, pek önemi yok. Pop öldü diye bir şey de yok.
Sadece kabuk değiştirdi ama bu da zaten çok normal” diyor.
O sohbetten dikkatimi çeken notlardan bahsedeyim size...
Benim kedimin adı da Tomris
Ben buna tesadüf derim arkadaş.
Olmayacak olan oldu.
Buray’la konuşurken kedim Tomris’ten bahsettim, “Benim kedimin adı da Tomris” dedi.
E şaşırdım tabii, Tomris isimli tek kedi benimki sanıyordum bugüne kadar.
Sanırım Buray da öyle zannediyormuş.
Oysa Avustralya’dayken, eski eşiyle sahiplendikleri kediye onlar da Tomris ismini koymuşlar.
Sahnede isteyen istediğini yapsın
Sohbet sırasında konu son dönemin kıyafet tartışmasına geldi.
“Nasıl bakıyorsun bu olan bitene” dediğimde, “Sahne, sanatçının özel alanıdır, istediğini yapma, her şeyi giyme hakkına sahiptir.
Sonuçta oraya gidenlerin kendi tercihidir, kimse zorla gidip dinlemiyor o sanatçıyı” yanıtını verdi.
Sohbetin özü
Çok keyif aldım Buray’la sohbetten.
İşini iyi yapan kim varsa hep bir adım öndedir benim için.
Sıkıca takip edin onu, üzerine koyarak ilerleyenlerden olacağı çok belli.
1 yılda 16 şehir gezdik
Pandemi zamanında fazlasıyla sıkılanlardan biriymiş Buray da. Sonunda canına tak etmiş ve çok gezen bir arkadaş grubuna “Beni de aranıza alın” diyerek dahil olmuş.
Bakmışlar hemen Google’dan ‘koronanın etkilemediği ülkeler neresi’ diye.
Ve başlamışlar, Kenya, Tanzanya, Uganda gibi yerleri gezmeye.
“Ben çadırda da, taşın üzerinde de uyurum, öyle de yaptım zaten ve 1 senede 16 ülke gezdik” diyor.
Halen fırsat buldukça da o ekiple ülke ülke gezmeye devam ediyor.
Ama şimdi “Çalışmanın ne kadar değerli olduğunu anladım. Son 4 ayda kendi yatağımda 10 kere uyumuşumdur neredeyse her gün bir yerde konserdeyiz ve bundan çok keyif alıyorum” diyor.
Paylaş