Öyle kolay değil!

Yüzyüzeyken Konuşuruz grubunun iki üyesi kadına şiddet olaylarıyla gündeme gelmişti.

Hatta ‘Yüzyüzeyken dövüşürüz’ diye isim falan takılmıştı onlara. Halen üzerlerindeki leke çıkmadı, devam ediyor davaları.

Büyük ihtimalle de suçlular zaten. Neyse... Dört üniversite ile bahar şenliği için anlaşma yapmış grup. 

Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencilerinin açıklamasıyla durumdan haberim oldu.

“Üniversitemizde Yüzyüzeyken Konuşuruz grubunu istemiyoruz. Adı şiddetle anılan bir grubu dinlemeyeceğiz” diye bir açıklama yaptılar.

Haklılar da.

Helal olsun onlara.

Peki kim onlara ‘hiçbir şey olmamışçasına’ bu fırsatı tanıyor? Üniversitelerle nasıl böyle art arda anlaşmalar yapabiliyorlar? Kusura bakmayın ama bu olay öyle unutulup gidecek bir olay değil.

Önce temizleyebiliyorsanız üzerinizdeki o lekeyi temizleyeceksiniz, sonra işinizi yapacaksınız!

Şaka gibi!

Bayram tatilinde, Antalya gibi yoğun ilgi gören bir yerde teleferik skandalı yaşandı. Koca sistem durdu.
Bir teleferikten aşağıya insanlar düştü. Bir kişi yaşamını yitirdi.
Kısa sürede ortaya çıktı ki, o teleferiklerin makarası hasarlı, taşıyıcı direkleri ise kopukmuş.
Pes!
Şimdi önlemler alınacak, her yerdeki teleferikler sıkı bir denetimden geçecek... İyi de hep bir vaka sonrası mı önlem almamız gerekiyor? Antalya’da çok daha büyük bir felaket yaşanabilirdi.
Umarım turizme bu kadar önem veren ülkemizde bir daha böyle saçma sapan olaylar yaşanmaz.
Saçma sapan diyorum, çünkü bu ‘görünmez kaza’ falan değil!

Ben almam, alana da aldırmam

Artık neyin ne fiyata satıldığını algılayamaz, ucuz mu pahalı mı olduğunu hesaplayamaz haldeyiz.
Fırın dediğimiz ucuz olması gereken yerlerde bile benzer durumlar yaşanıyor.
Hafta sonu Kuzguncuk Fırını’na giden bir müşterinin paylaşımlarını okudum.
Kilo fiyatı sandığı kurabiyelerin adet fiyatı olduğunu hesabı öderken fark etmiş. E haklı olarak şoke olmuş.
Bir kurabiye 110 liraymış o fırında.
1 adet yahu, 1 adet!
Ama cevizli ve fıstıklıymış kurabiyeler...
Sorsan o esnafa, diyecek ki “Kurabiyelerimiz fıstıklı ve cevizli, sizin ceviz ve fıstık fiyatlarından haberiniz var mı?”
Haberimiz olsun olmasın, bunun adı vicdansızlıktır.
Esnafların umursamazlığına keşke bir önlem alınabilse...

İfşa

Son yıllarda çok görmeye başladık özel mesajlaşmaların, özel görüntülerin, özel mail’leşmelerin ortalığa saçıldığını...

Çoğunun temelinde hazımsızlık yatar.

Psikolojik bir sorundur.

Arkasında taciz olan, rahatsız edici hareketler bulunan olaylardan sonra yapılan açıklamaları ayrı tutuyorum.

Bu tip durumlarda özellikle kadınların sessiz kalmaması gerektiğini savunurum çünkü.

Ama durup dururken yapılan özel hayatı ortaya dökme mevzuları midemi bulandırıyor benim.

Böyle durumlarda nedense hep arkasında durduğum kadınları karşıma alasım, erkeklerin tarafını tutasım geliyor.

Ne bayramdı be...

Şehir dışına gidenlerin mutsuz döndüğü, şehirlerinde kalanların (ki özellikle İstanbul) aynı şekilde mutsuz olduğu bir bayramdı.
İstanbul belki de son zamanların en kalabalık bayram günlerini geçirdi.
Hani geyik vardır ya hep; “Bayramda İstanbul bize kalır, bomboş olur” diye...
Tam aksi yaşandı bu bayram.
Köprüler tıklım tıklımdı, sahillerde adım atılmıyordu, tarihi yerlerde millet birbirini ezdi.
Nedendir, ne içindir bilmiyorum, diğer bayramda da aynısı yaşanır mı hiç kestiremiyorum.
Sadece iyi ki bayram bitti gitti diyor, şükrediyorum...