Paylaş
Prof. Özlü’nün uyarısı mutlaka ciddiye alınmalı.
Çünkü;
◊ Mutfakta çalışanların ter damlacıklarını yemeklere ve tabaklara bulaştırma riski var.
◊ Garsonların servis yaparken hastalığı bulaştırma riski var.
◊ Masada yemek yerken yanınızdakinin size virüs bulaştırma riski var.
Baştan sona risk dolu aslında.
Prof. Özlü bu açıdan çok haklı.
Peki uzmanlar bu konuda ne diyor;
- Mümkünse gittiğiniz restoranda mutfağa girip çalışanlara bir göz atın. Maskelerinin uygun şekilde takılı olup olmadığını kontrol edin.
- Garsonların maskelerini burunlarını kapatacak şekilde takmalarını önemseyin.
- Zor ama, masada yemek yediğiniz arkadaşlarınızla mesafeyi ayarlayın.
(Bu kural çok önemli çünkü ben bir yemek sırasında yanımdaki arkadaşımdan kaptığım koronavirüsle günlerce mücadele ettim.)
- Restoranda tuvalete gidecekseniz masadan kalkarken mutlaka maske takın ve masaya geri geldiğinizde maskenizi değiştirip ellerinizi dezenfekte edin.
Bu zor kurallar uygulanırsa kafe ve restoran gibi virüs bulaşma riski yüksek yerlerde o riski aza indirmiş olursunuz.
Bilim Kurulu Üyeleri’nin bu açıklamalarının bazı işletmecileri rahatsız ettiğini duyunca bu işi uzun süredir yapan Nuri Develi’yi aradım.
Develi; bu uyarıların ciddiye alınması gerektiğini söyledi.
Ama çok önemli bir konunun da altını çizdi: “Bizler kadar restoranlarımıza gelen misafirlerimizin de dikkat etmesi gerekiyor.
Ateşini ölçtürmek istemeyen müşterilerimiz oldu bu süreçte, üzülerek içeriye almadık.
Hem çalışanlarımızın hem misafirlerimizin sağlığına çok önem veriyoruz.”
GIDA İŞİ, KORONA ÖNCESİ DE
VİCDAN İŞİYDİ
Gıda sektörünün aslında pandemiden öncede vicdan işi olduğunu belirten Nuri Develi bu süreçte mutfaklarını gezmek isteyen müşterilerinin sayısının arttığını söyledi:
“Bazı misafirlerimiz içeri adım atar atmaz ‘mutfağınızı gezebilir miyiz’ diye soruyor. ‘Memnuniyetle’ diyoruz ve mutfağa alıyoruz. İçerideki tedbirleri görenler gönül rahatlığıyla yemeklerini yiyor.”
Ama alınan tüm önlemlere rağmen restoranda kalabalık arasında oturmak istemeyenler oluyormuş.
Nuri Develi onlar için de ilginç bir yöntem bulmuş:
“Telefon açıp evde yaşlı aile büyükleri olduğunu belirten müşterilerimiz var. Dışarı çıkmak istediklerini ama kalabalıkta oturmak istemediklerini söylüyorlar.
Kendi ofisimi veriyorum böyle durumlarda. Yemeklerini ofise servis yapıyoruz.”
Edis’ten daha popülerim
“Bu karanlık odalar bizim başımızı yakacak” demiştim geçen günkü yazımda.
Bir özelliği daha ortaya çıktı bu odaların.
Gereksiz özgüven patlaması yaşatıyor bazı konuklara.
Geçtiğimiz gün rap’çi Norm Ender, Okan Bayülgen’in programına konuk oldu. Usta televizyoncu;
“Son şarkında Edis’in ismini şarkının duyulması için mi kullandın” diye bir soru sordu Norm Ender’e...
Cevap hızlıca geldi: “Edis’in popülerliğinden faydalanmadım. Ben Edis’ten daha popüler bir adamım. Edis’ten niye faydalanayım?”
Edis mi Norm Ender mi tartışmasının fitili böyle ateşlendi işte.
Rap severim ama Norm Ender tarzım değil. Pop severim ama Edis de tarzım değil.
Fakat Edis mi daha popüler Norm Ender mi sorusuna cevabım;
Edirne’den Kars’a Edis’tir, nokta.
Son kale de düşüyor
Son kale Beyoğlu’ydu.
Yeni normal sonrası Beyoğlu eski günlerine tam dönüyordu ki kötü haberler art arda gelmeye başladı. Kapanmaz dediğimiz, yıllardır müşterilerini ağırlayan mekanlar bir bir kapılarına kilit vurmaya başladı.
Haberleri duyunca üzüldüm, içim cız etti.
Müdavim olanlar beni anlar.
Eviniz gibi hissettiğiniz yerlerin kapanması, tuttuğunuz takımın bir düzine gol yemesiyle eşdeğerdir.
Sızısı günlerce kalır içinizde...
Ne yani şimdi biz kandırıldık mı
Ajda Pekkan ile Hakan Altun’un aşk yaşadığı iddiası halen konuşuluyor.
Taraflardan bu dedikodulara karşılık ‘biz sadece arkadaşız’ açıklaması geldi.
Günün sonunda, uzun süredir konuşulmayan Hakan Altun bir anda gündeme geldi.
Magazin programlarında ‘bomba aşk’ başlıklarıyla Hakan Altun şarkıları çalındı.
Veee dün Hakan Altun’un yeni şarkısı piyasaya çıktı.
Üzgünüm ama biz sanırım bir şarkının ‘PR’ çalışmasına kurban gittik.
Kandırıldık.
Paylaş