Paylaş
İki röportaj seyrettim. İlkinde bir kadın şunu söylüyor:
“Sabahtan bir başlıyoruz akşama kadar story’lerini izlemekle meşgulüz Dilan’ın... O yokken büyük boşluk var hayatımızda.”
Sonra bir abimiz söz alıyor ve o da, “Dilan ve Engin için her şey güzel olacak, onlar için buradayız” diyor.
Yahu siz şaka mısınız?
Kadının derdine bak...
“Onlar yokken hayatımızda boşluk var” diyor. İşiniz gücünüz yok mu sizin...
Hiç mi değer vermiyorsunuz kendinize de sabahtan akşama Dilan’ın story’lerini izliyorsunuz.
Bakın hep bahsettiğimiz cahiliyet seviyesini yükselten şeyler bunlar...
E tabii aklımın bir köşesinde o açılışa parayla gittikleri, söyleyecekleri o sözleri birilerinin onlara ezberlettiği sorusu da yok değil?
Eğer öyleyse daha da kötü.
Kenan Işık’ın astral seyahati
Haydi biraz keyfimiz yerine gelsin.
Yusuf Güney diye biri var. Şarkıcı kendisi. Demiş ki “Kenan Işık şu anda astral boyutta kaybolmuş durumda. Geri getirilebilir bunun teknikleri var.”
Ben çok net hayatımda Yusuf Güney gibi bir arkadaş istiyorum. Keşke arkadaşım olsa da konuşsak, dertleşsek.
Ben onun yaralarına derman olmaya falan çalışsam.
Zor biliyorum ama zoru seviyoruz işte.
Yahu adam komada...
Astral seyahatte falan değil...
Böyle değerli insanları şöyle değersiz sohbetlerinize konu etmeseniz keşke...
Keşke gündem olma çabalarınıza alet etmeseniz...
Ne güzel bir unvan almışsınız değil mi?
Şarkıcı diyorlar size.
İşinizle gündeme gelsenize.
Ben işiyle gündeme gelemeyip sevgilisiyle, saçma sapan açıklamalarıyla, garip hareketleriyle gündeme gelmeye çalışanlara zerre saygı duymuyorum ve duymayacağım.
Yüzde 100 samimiyet
Masterchef finalini seyrederken sezon boyunca ekrana gelmeyen görüntülerden hazırladıkları klip çekti dikkatimi.
Mehmet Yalçınkaya, Danilo Zanna ve Somer Sivrioğlu’nun aralarındaki şakalaşmalar, çekimler sırasında yaptıkları ufak gaflar, dil sürçmeleri...
Dedim ki, “yüzde 100 samimiyet budur işte.”
Sadece bana değil izleyen herkese aynı samimiyet geçmiştir diye tahmin ediyorum. Şeflerin dostluğu, program partnerliği, mavraları, hepsi yüzde yüz samimiyet, uyum, komiklik ve sempati içeriyor......
Kıyafeti değil sesi!
Çınar o...
Tartışmaya çok kapalı...
Hiçbir derdi de yok kendisiyle.
Bazı insanlar kıyafete falan ihtiyaç duymazlar. Bilirler ki sesi en güzel kıyafeti, en güzel şovu, görselliklerin en etkileyicisi...
Selda Bağcan’dan bahsediyorum. ‘Konser provası kıyafeti gündem oldu’ haberlerini gördüm.
Başörtüsü, gömleği ve içinde beyaz tişörtü vardı Bağcan’ın...
Konserlerinde de benzer şekilde giyiniyor zaten.
Çok takmıyor bu mevzuları, sebeplerini yukarıda yazdım.
Bağcan ne giyerse giysin asla yadırganmayacak ender isimlerden biri, günümüzde birçok sanatçının aksine insanlar onun hakkında ‘bugün ne giyecek acaba’ diye düşünmüyor.
“Bakalım bugün o büyülü sesiyle hangi şarkıları dinleyeceğiz” hayaliyle gidiyorlar.
Keşke konserlere de böyle çıksa.
Öyle sempatik olmuş ki...
İyi ki var...
Paylaş