Paylaş
Beyin yiyor, karaciğer yiyor, çiğ kıymayı, çiğ yumurtayla yiyor vesaire...
O “bunlar sağlıklı, bunlar genç, diri tutuyor” iddiasını da yurtdışındaki beslenme uygulamalarına ve eğitimine dayandırıyor.
Evet iyi yerlerde eğitim almış Tuba Güleç ona lafım yok.
Fakat bu tarzda bir çiğ beslenme dünyada pek de kabul görmüyor.
Çiğ beslenmeye ‘raw food’ deniyor ve bu tip beslenme deyince akla bitkisel bazlı besinler geliyor aslında.
Onları yemenin bile bir süresi bir kuralı vardır...
Sen kalkıp çiğ et yersen, kabuğuyla çiğ yumurta yersen vücut bakteri yuvası olur hatta ölümcül hastalıklara kadar yolu olur bu işin.
Bunları söyleyen ben değilim uluslararası tıp dergileri söylüyor.
Bizler çok alışığız gördüğümüzü yapmaya, duyduğumuzu araştırmadan uygulamaya. O yüzden yazıyorum bu satırları.
Sakın ama sakın!
Son dönemdeki bu görüntüleri seyredip de çiğ etleri bu şekilde tüketmeye kalkmayın.
İlla bir çiğ et yiyecekseniz bizim mis gibi çiğ köftemiz var.
Onunla idare edelim.
Bilmezler ki er meydanını
Dijitalleşmenin getirdiği en kötü sonuçlardan biri ‘er meydanı’ ayrımının unutulması oldu.
Bir kuşak o er meydanlarını hiç görmeden büyüyor maalesef.
Spotify’ı, YouTube’u diğer platformları baz alıyorlar.
Mesela orada en çok dinlenen şarkıcıyı ‘en iyi sesli’ şarkıcı sanıyorlar. Adına sanatçı diyorlar, görünce çığlıklar atıyorlar, selfie yarışına giriyorlar...
Ama bu değil ki.
Benim rezalet bir ses tonum var. Şaka yapmıyorum.
Geçelim bilgisayar başına her ne yapılması gerekiyorsa yapılsın o bilgisayarda teknoloji adına ve bakın ortaya nasıl bir ses çıkacak hep beraber görelim.
Bilmiyorum ama bana göre müzik bu değil.
Bilgisayardan sesini düzelt, alttan müziği ver, birkaç efekt ekle ve servis et ile olmaz.
O yüzden benim için konser çok değerlidir.
En çok alkışı orada veresim gelir.
Dijitalde en çok dinlenmiş, birinci sıradan inmemiş falan bir yere kadardır yani.
O yüzden şaşırmayın sahnede büyük büyük detone olanlara...
Alt yapısız, teknoloji desteksiz hiç çıkmamışlar ki sahneye.
Ne yapsınlar.
Acil yardım hattı mı?
‘Seren acil yardım hattı’ diye bir hat kurmuş Seren Serengil.
Sanırım WhatsApp’tan ihbarları alacak, bir YouTube kanalında da bunun programını yapacak.
Aslında programını değil ‘şov’unu yapacak diyelim. Tanıtımlarını gördüm;
“İşinden mi ayrıldın, paranı mı alamıyorsun”, Seren’i ara...
“Eşin mi aldattı, mutsuz musun”, Seren’i ara yazıyor.
Çekinmeyin gülün...
Allah kimseyi zor duruma düşünce Seren Acil Yardım Hattı’nı arayacak duruma getirmesin...
Amin!
Aylık 100 bin dolar kazanıyor mu?
Onlyfans adlı platformda kendi videolarını
ve fotoğraflarını paylaşan
Merve Taşkın ismindeki bir kız açıklama yapmış.
Demiş ki; “Aylık kazancım şimdilik 100 bin dolar.
Ama param business uçak biletlerine, yurtdışı seyahatlerime gidiyor.Rahat yaşamak için aylık 1 milyon dolara ihtiyacım var.”
Onlyfans isimli yerde neler olduğunu biliyoruz...
Nasıl para kazanıldığını da biliyoruz.
Ama eğer bu rakamlar gerçekse burada müthiş bir sorun var.
Bu işe gençleri özendirmeyin.
Çünkü bu
rakamları
duyanlar ister istemez ‘acaba mı’ diye düşünecektir.
Atın kafanızdan.
Kaldı ki bence böyle paralar da kazanılmıyor...
Hem insanlar
artık business uçak biletini kendisi
alan, seyahatlerinde otelini kendisi
ödeyen, alın teriyle para kazananlara saygı duymaya başladılar.
Sizin ne yaptığınız şova saygı duyulur, ne yaşadığınız hayata, ne para kazanma yönteminize.
Erkeğin ojesi, eteği...
Sinan Akçıl, TV8’deki “2. Sayfa” programına katıldı. Dedi ki “Ojeyi kız arkadaşımda görmek isterim rakibim olan erkek popçu da değil.” Ben güldüm izlerken.
Yahu Sinan...
Bence haklı adam...
Bir şov için, fotoğraf
çekimi ya da bir sosyal
sorumluluk projesi için, bir olaya dikkat çekmek için olursa ‘haydi neyse.’
Ama bunu alışkanlık haline getirip, ojeyle dolaşan erkek görmek istemem ben.
Özgürlükler, yeni hayat düzeni, yıl oldu bilmem kaç ile başlayan beylik cümleleri de duymak istemem bunu savunanlardan.
Paylaş