Paylaş
Kilise'nin yan tarafı, çay ocağı ve kafe. Bir çay içmek üzere oturdum. Tesadüf, Kilise Vakfı Başkanı Ergün Ayık'la karşılaştım. Eşiyle birlikte, İstanbul'dan gelmişti. Kilise, gerçekten çok güzel restore edilmiş. 500 yıllık bir tarihi eserin yok olmaktan kurtulması, sevindirici.
"Yarın(Pazar) burada ayin var"dedi Başkan Ayık. Bu binanın restore edileceğine kimselerin inanmadığını vurgulayan Ayık, nasıl para bulduklarını ve bu büyük yenilenmeyi nasıl gerçekleştirdiklerini anlattı: "Toplam 5 milyon 400 bin lira harcandı. En önemli katkıyı Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi yaptı. Aslında toplam giderler içinde katkıları yüzde 20'ydi, ancak ilk işe başlamamız ve bir şeylerin ortaya çıkmasında onların katkısı etkili oldu. Sonra Ermeni cemaati görüp inandı ve destekledi."
Diyarbakır'da, 25-30 kişi, vaftiz olarak, Ermeni kimliğine kavuşmuş. 100 aile ise, Ermeni olduğunu ifade etmiş, henüz vaftiz olmamış, din değiştirmemiş. Gizli Ermenilerin sayısı, bilinmiyor.
Kilisenin kafesi, doluydu. Etrafta büyük bir canlılık görülüyordu. Gençler vardı, dünyanın farklı yerlerinden insanlar vardı.
Diyarbakırlı Ermeni dostum Gaffur'u aradım. Onunla bir şehir turu attık. Diclekent etrafında oluşan 'modern Diyarbakır'ı da dolaştık. Diclekent, tamamen farklı bir dünya ve başlı başına analiz edilmesi gerekiyor...
"KÜRDİSTAN İÇİN TÜRKİYE İÇİN"
Cumartesi günü, HÜDA-PAR'ın mitingini izlemeye gittim. Alışık olmadığımız görüntüler vardı. İstasyon meydanındaki mitingte kadınlar ayrı, erkekler ayrı yerde toplanmışlardı. Meydana girişte, görevliler, "Bu taraf kadınlar için" diyerek, erkekler tarafına yönlendiriyorlardı. Kadınların tamamı kara çarşaflı, ya da kara mantoluydu. Alanda, 4-5 bin kişilik bir kalabalık vardı. Diyarbakırlılar, daha büyük bir kalabalık toplanmasını bekliyorlardı.
Bir gün önce, Şırnak'ın İdil ilçesinde, HDP'liler ile çıkan çatışmada, iki HÜDA-PAR'lı yaşamını yitirdiği için; miting, gergin de geçebilirdi. Kalabalığın arasında dolaştım, sakin bir hava vardı.
Pankartlardaki dikkat çeken sloganlardan bazıları: "Kürdistan için, Türkiye için Diyarbekir bağımsız milletvekili adayı Zekeriya Yapıcıoğlu.", "Çözüm sürecinde gözümüz ve sözümüz olmaya...", "Meclis'te söyleyecek sözümüz var..."
Miting, bir gün önce öldürülen partililer için gıyabi cenaze namazıyla başladı. Ardından, Kuran okundu. Sonra, değişik illerden HÜDA-PAR adayları, sırasıyla konuşmalar yaptılar. Konuşmalarda asıl hedef, HDP'ydi. Suçlamalar, daha çok ahlaki konulardaydı: "Bunlar marksistleri, ateistleri, lezbiyenleri, eşcinselleri Meclise taşıyacaklar, Kürt halkının kanını akıttılar..."
"Vur vur Hizbullah, PKK'ye vur" sloganları atılınca, kürsüdeki konuşmacı, "O bizim işimiz değil Hizbullah'ın işine karışmayız, biz barıştan yanayız" diyerek müdahalede bulunduysa da; sloganlar, bu doğrultuda devam etti...
ALTERNATİF ÜRETİM DERNEĞİ
Alternatif Üretim ve İstihdam Derneği'ni ziyaret ettim. Dernek Başkanı (ve Sur Belediyesi eski başkan yardımcısı) Gülbahar Örmek, iki yıl önce kurulan derneğin çalışmalarını anlattı. Amaç, eve kapanmış kadınların üretime katılmasını sağlamak ve gelir elde etmelerinin ortamını yaratmak.
Dernek, iki sene içinde, 1565 kadının ürününü satmış. Bu ürünler; daha çok, ev yemekleri, doğal ürünler ve de hediyelik eşyalar olarak öne çıkıyor. Üretime katılan kadınlara, önce, üretecekleri ürün konusunda belli bir kaliteyi tutturabilmeleri için, kurs veriliyor. Sonra, ürettikleri mallar, (çoğunlukla internet üzerinden) satılıyor. Esnafla kadınların yüz yüze gelip, taleplere göre üretim yaptıkları da oluyor. Kadının ayakları üzerinde durmasına, toplumsal hayatta bir yere sahip olmasına katkıda bulunmak bağlamında, 'yetmez ama evet' dedirten bir proje...
SAMİ HAZİNSES'İN DOĞDUĞU EV
Diyarbakır'ın kuçe(dar sokak)lerine dalıyorum. Sülüklü Han, sabah kahvaltısına gelenlerle dolu. Cıvıltılı bir ortam, modern genç insanlar... Herkes tanıdık gibi. Selamlaşıyoruz, seçimler üzerine sohbet hiç bitmiyor. Diyarbakır, Türkiye'nin en politize olmuş kentlerinden.
Bir gazeteci meslektaşımızın önerisiyle, ünlü sinema sanatçımız Sami Hazinses'in doğduğu eve (ev, Surp Giragos kilisesine yakın) gidiyoruz.
Evin avlusundan içeri girdiğimizde, buranın bir kafe olduğunu görüyoruz. Kafenin adı, 'SAMO:Yeşilçam'... Samo, Sami Hazinses'in gerçek adı olan Samuel'in kısaltılması. Sami Hazinses, Diyarbakır'ın Ermenilerin yoğun olduğu Hançepek mahallesinden. Doğduğu odayı da görebildim.
Kafede oturan gençlerle sohbete daldık. "Sandıkta hile yapacaklar...Böylece HDP'ye barajı aşırmayacaklar" düşüncesinin yaygın olduğu görülüyor. Şehrin hangi sokağına girersek girelim, HDP'lilerin etkin varlıkları, hissedilebiliyor.
Kardeşi dağda olan bir esnaf, iki yıldır haber alamadıklarını anlatıyor: "Dayımın kızının cenazesini iki gün önce Kızıltepe'den aldık. Ceziri kantonunda Işid'le savaşırken öldüğünü söylediler." Her adımda bir acı öykü, ama insanlar güler yüzlü. 5 yıl dağda kalmış, bir gözü zehirli gazlardan görmez hale gelmiş gençle, dağın sorunları üzerine konuşuyoruz...
AK PARTİ MİTİNGİ
Ak Parti mitingi de; diğer mitingler gibi, İstasyon Meydanı'nda yapıldı. Bir gün önceki HÜDA-PAR mitingine oranla, biraz daha fazla bir kalabalıktan söz etmek mümkündü. Alanda, orta yaş grubu erkeklerin çokluğu, dikkat çekiyordu. Havanın sıcaklığı da, atmosferi etkiliyordu.
Başbakan Davutoğlu, mitingten bir akşam önce, Diyarbakır'a geldi. Ulucami'de, sabah namazını kılyr. Tarihi yerleri gezdi, sivil toplum örgütlerinin temsilcileriyle görüştü. Konuşmasına, Diyarbakır'ın dindar kimliğine vurgu yaparak başlayan Başbakan'ın hedefinde; HDP (ve eşbaşkanı Selahattin Demirtaş) vardı.
Diyarbakır'da hava, HDP yönünde esiyor. Sokakta göze çarpan psikoloji, HDP'den yana... Ancak, AK Parti'nin de, geleneksel bir gücünden söz ediliyor. Artık son günler, kararsız seçmenler giderek azalıyor. Diyarbakır sokaklarında siyaset, günlük ve sıradan bir mesele gibi konuşuluyor.
Üç günlük Diyarbakır gezimizin sonuna geldim. Bu isyankar, sevimli ve anlaşılması kolay olmayan şehir; bu seçim dönemini geçmişten epeyce farklı olarak, sakin ve umutlu şekilde yaşıyor. Barışa inanıyor.
Paylaş