Yine bilimin ve tekniğin ilerlemesi, estetik cerrahi konusunda sonuçların hastaları tatmin etmesi, günümüzde bu operasyonlara ilgiyi gün geçtikçe arttırmaktadır.
Vajinal estetik nedir?
Kadın cinsel organında gerçekleştirdiğimiz operasyonlara genital estetik ameliyatlar adını veriyoruz. Vajinanın daraltılması, labiumların (dış dudak) küçültülmesi, yine vajina içindeki duyarlı bölgeleri lokal enjeksiyonlarla belirginleştirip orgazm kolaylaştırıcı ameliyat ve müdahaleler bu guruba girer.
Vajinal estetik uygulanma nedenleri
Kadınların bu yönteme başvurmalarının sebebi faydalı yönlerinin olduğuna inanmalarından kaynaklanır. Yapılan çalışmalarda kadınlara neden bu yönteme başvurdukları sorulduğunda;
• Vajinal temizlik
• Menstrüasyondan (adet) sonra vajinada kalan kanın uzaklaştırılması
• Akıntının temizlenmesi
• Cinsel yolla geçen hastalıklardan korunma
• Gebeliğin önlenmesi gibi sebepler ortaya koymuşlardır.
Tiroid hastalıkları tiroid bezinin az çalışması (hipotirodizm) ve aşırı çalışması (hipertiroidizm) olarak ikiye ayrılabilir.
Gebelik ve hipotiroidizmToplumda tiroid bezinin az çalışmasıyla ilgili olan hipotiroidizm denilen rahatsızlık yaklaşık tüm gebelerin %2,5 kadarında görülebilir. Özellikle ilaçlarla geçmeyen bulantı ve kusmalarda ya da gebeliğin geç dönemlerinde görülen bulantılarda şüphelenilmelidir. Hamilelikteki hipotirodizm hem bebeği hem anneyi etkileyebilir. Annede aşırı halsizlik, bitkinlik, kabızlık, bulantı kusma gibi şikayetler yapar. Görüldüğü gibi tüm bu şikayetler hamileliğin doğasında olabilecek şikayetlerdir, şikayetlerin aşırı olması durumunda şüphelenilmelidir. Özellikle gebeliğin ilk 12 haftasında fetüs anneden gelen tiroid hormonlarına bağımlıdır ve bu dönemde tiroid hormonlarının yetersiz olması bebeğin sinir sistemi gelişiminin eksik kalmasına sebebiyet verebilir. Hamileliğin erken haftalarında ya da hamile kalmadan önce tiroid hormonları açısından annelerde tarama testi yapılmalıdır. Eğer hipotiroidizm saptanırsa uygun replasman tedavisi verilmeli ve düzenli aralıklarla kan hormon değerleri kontrol edilmelidir.
Gebelik ve hipertiroidizm
Tiroid bezinin aşırı çalıştığı hastalıktır. Düşük, erken doğum, düşük tartılı bebek doğurma, gebelik tansiyonu gibi kötü durumlara sebebiyet verebilir. Hamileliğin ilk haftalarında gerekirse önceden tiroid hormonları kontrol edilmelidir. Hamilelikte saptanması durumunda ilaçlarla tedavi edilir ve düzenli kan değerleri takip edilir.
Hamilelik kanamalarını, hamileliğin erken dönemlerinde ve geç dönemlerinde meydana gelmesine göre ikiye ayırabiliriz.
Hamileliğin erken dönemlerinde meydana gelen kanamalar
Erken dönemde meydana gelen gebelikle ilgili kanamalar en sık ilk 12 hafta içinde görülebilmekle beraber 20. haftaya kadar görüle bilinir.
Düşük tehditi ve düşük (abortus imminens): Gebeliğin en sık ilk 12 haftasında görülebilen bir durumdur. Görevi embriyoyu (gelişmekte olan bebeğin 8. haftaya kadar olan ismi) beslemek olan plasenta (bebeği besleyen organ) ve diğer yapılar bir kese şeklinde (gebelik kesesi), annenin rahim duvarına yapışır, bazen bu yapışma alanından sızıntı şeklinde kanamalar olabilir. Bu durumlarda ağrılı ya da ağrısız kanama olabilir ve sızan kan pıhtılaşarak parça şeklinde vajinadan gelebilir. Yapılan muayene ile bebeğin iyilik hali değerlendirilmelidir. Eğer bebek canlı ise düşük tehdidi olarak değerlendirilir. Uygun tedaviye hemen başlanılmalıdır.
Dış gebelik (ektopik gebelik): Gebelik kesesi eğer rahime değil de başta annenin tüpleri olmak üzere farklı yerlere yerleşirse dış gebelik den bahsedilir. İlaçlarla bazen de ameliyatla müdahale edilmesi gereken bir durum arz edebilir. Gebelik kesesinin büyümesi ile yerleştiği bölgeye göre iç kanama ve de vajinal kanama meydan getirir Bilinen bir gebelik de adet gecikmesi ile birlikte şiddetli ağrı, ani gelişen bayılma kansızlık, halsizlik (iç kanama?) gibi şikayetler varsa dış gebelik meydana gelmiş olabilir, acilen hastayı değerlendirmek gerekir.
Mol (üzüm) gebeliği: Çok sık görülmeyen anormal bir gebelik türüdür. Rahim içi üzüm salkımına benzer patolojik yapılarla doludur. Vajinal kanama ile beraber bu şekilde parçalar düşürmek mol gebeliği düşündürür. Muayene bulguları ve de biyopsi alarak teşhis edilen bir hastalıktır.
Rahim ağzı (serviks) hastalıkları:
Gebelik süresince değişen sadece annenin vücut şekli veya kilosu değildir. Hayat tarzı, yeme içme alışkanlıkları, hareketleri… Kısacası hemen hemen bütün hayatı değişir. Bu nedenle anne adayı bu değişikliklere uyum sağlamalı, dikkatli ve bilgili olmalıdır. Yaptığı her hareketin, yediği içtiği her şeyin gebeliğine ne tür etkileri olabileceğini bilmelidir. Bunlara dikkat ederek daha problemsiz ve huzurlu bir gebelik dönemi geçirecektir.
Gebelikte sadece kadınların üreme sistemi değil, diğer organ sistemleri de yeni döneme uyum sağlarlar.
Genel olarak gebelikte süresinde dikkat edilmesi gereken yasaklar ve serbestlikleri aşağıda sıralıyoruz.
Gebelikte neler zararsızdır?
Bu enfeksiyonlar zaman zaman anne adayı ve gelişmekte olan bebekte problem yaratabilirler. Belli başlı gebelikte oluşabilecek enfeksiyonlar şu şekildedir;
- Öksürük, soğuk algınlığı, nezle
Gebelikte bu tür üst solunum yolu enfeksiyonlarına daha sık rastlanır. Genelde tedavi gerektirmezler. Bol sıvı alımı, istirahat yeterli olur. Ateş düşürücü olarak bazı ilaçlar verilebilir. Eğer öksürük ile beraber koyu bir balgam da var ise bu durumda bakteriyel bir enfeksiyon söz konusu olabilir ve antibiyotik tedavisi gerekebilir.
- Vajinal enfeksiyonlar
Bütün bu kriterleri göz önüne alarak orgazma holistik (bütüncül) açıdan yaklaşmak gerekir. Fiziksel olarak da sadece cinsel organlarımızı ilgilendiren bir meseleden çok, bu bölgelere hapsolmuş cinsel enerjimizin tüm vücudumuza haz veren dalgalar şeklinde yayılmasıyla giden bir süreçtir. Kişilerin o anki psikolojik durumları, partnerleriyle olan iletişimleri, yorgun olup olmamaları, stres gibi kavramlar orgazmın kalitesini etkileyebilir, bazen bu durumlar partnerlerde hayal kırıklığı yaratabilir.
Çiftlerin birbirlerini tanımaları ve keşfetmeleri orgazm kapasitelerini arttırır. Beraber olmanın keyfini çıkartan, rahat ve hassas çiftler beden olarak beraber aynı frekansta titreşirler, bu çiftlerin birbirlerinin içinde eridiği ve daha büyük bir enerjinin içinde kişinin egosunun çözüldüğü dönüştürücü bir deneyimdir. Sevişirken çok fazla orgazma odaklanmamak gerekir. Bu durum çiftlerde zihinde ve vücutta gerginlik yaratıp o andan alınan hazzı azaltıp, orgazm olmayı zorlaştırabilir
Bilindiği üzere orgazm olmak için her zaman birleşmeye gerek yoktur. Çiftler birbirlerine mastürbasyon yaparak veya oral seks ile orgazm yaşatabilirler. Yine orgazm güçlüğü taşıyan bireylerde kişinin kendini uyararak ne tür uyarılardan hoşlandığını ve vücut reaksiyonlarını öğrenmesi önerilen bir durumdur. Master ve Johnson isimli araştırmacıların gösterdiği gibi kadınlardaki klitoris erkeğin penisinin uç kısmı kadar hassastır. Çoğu kadın vajinal birleşmeyle her zaman orgazm için yeterli uyarı hissetmeyebilir, birleşme sırasında klitoral uyarıya ihtiyacı olabilir, bu aşamada erkeğin kasık ön bölgesinde bulunan kemiğe hareketlerle bastırarak uyarı yapabilir.
G noktası nedir, nasıl bulunur?
Orgazm için klitoral uyarıdan daha önemli bir nokta vardır; Alman jinekolog Grafenberg’in tarif ettiği vajinanın ön duvarı dediğimiz idrar çıkış yolunun (üretra) 2-3 cm altında, son derece uyarılamaya hassas sinir sonları bulunan bir alan... G noktası olarak adlandırılan anatomik bölge tüm kadınlarda vardır ve bu bölgeye birkaç dakika boyunca aralıksız masaj yapıldığında sürecin çok yoğun bir orgazmla sonuçlandığı kabul edilir. Bu orgazmın, klitoral orgazmdan çok daha farklı ve daha yoğun olduğu ifade edilmektedir. Özellikle erkeğin yatar pozisyonda iken kadının üstte oturarak ve kendini arkaya doğru vererek olan pozisyon, erkeğin penisinin kadının G noktasını uyarmasını kolaylaştıracaktır. Partnerinizin yardımıyla ya da kendiniz parmak uyarısıyla vajinanın ön duvarında G noktanızı bulabilirsiniz. G noktası uyarıldığında daha kolaylıkla bir vajinal orgazm olacaktır, bu nokta uyarıları sonucu olan orgazmlarda idrar yollarından gelen ama idrar niteliği taşımayan bir sıvı boşaldığı görülmüştür. Uyarı sonucu bu bölgedeki bezlerden sıvı salgılanmaktadır.
Gebelikte yapılan takiplerde belli bir süre dinlenmiş bir hastanın tansiyon değerlerinin 140/90 mmHg üzerinde bulunması ve 4 saatlik takipte en az iki kere bu şekilde ölçülmesi gebelikte hipertansiyon tanısı koydurur. Gebelik hipertansiyon nedenlerini şu şekilde özetleyebiliriz;
- Kronik hipertansiyon
Gebe kalmadan önce hipertansiyon hastalığı bilinen anne adayındaki durumdur. Bazı durumlarda hasta kendinde tansiyon yüksekliği olduğunu bilmez, o yüzden gebelik planlamadan önce hastaların değerlendirilip bazı bulgularını kontrol etmek gerekir. Gebeliğin diğer hipertansiyonla giden rahatsızlıkları, şart olmamakla beraber daha çok 20. gebelik haftasından sonraki dönemde görülür. Kronik hipertansiyon ise önceden de olduğu üzere ilk haftalarda basit bir kan basıncı ölçümü ile saptanabilir. Dikkat edilmesi gereken bir durumda gebelikte hipertansiyonun en ciddi spektrumu olan preeklampsi (gebelik zehirlenmesi) kronik hipertansiyon zemininden gelişebilmesidir.
- Gestasyonel hipertansiyon (Gebeliğin başlattığı hipertansiyon)