Yılın son günlerinde...

.

Haberin Devamı

ARDA TURAN METROYA BİNMİŞ...

Çünkü o da İstanbul trafiğinden bunalmış ve soluğu metroda almış. Arda’yı metroda görenler şaşırmış, bir teyze selfie çektirmiş, filan.
Arda haklı, İstanbul’da trafik gerçekten son haftalarda iyice çekilmez bir hal aldı.
Artık randevular trafiğin çok olmadığı yerlere göre veriliyor.
Ya da trafiğin çok olabileceği yöne doğru gidiliyorsa bin tane alternatif yol deneniyor.
Mesela pazartesi gecesi bir arkadaşımla yemek yiyelim dedik.
O Bebek’teydi, ben Nişantaşı.
“Senin o tarafa doğru çok trafik var” dedim.
“İyi hadi, ben geleyim” dedi.
Sonuç? Tabii ki hüsran. O taraftan da trafik kilitmiş.
Trafikte geçen bir saatin sonunda arkadaşım pes etti, “Valla metroya binecek halim de kalmadı, iptal edelim” diye.



GÖKHAN ÖZEN KLİBİNİ MİLYON DOLARLIK MALİKANEDE ÇEKMİŞ...

Üstelik o malikane Malibu’daymış.
Ve milyon dolarlık deyip geçtiğim malikane tam 25 milyon dolarlıkmış.
Klibin maliyeti de 170 bin lira. Sıfırlardan sıfır beğenin durumu yani.
Türk popçularının klipteki çağ atlaması böyle bir şey oluyor:
İlk başlarda Kilyos’ta, deniz kenarında mütevazı klipler çekiliyor, sonra Avrupa şehirlerinde ekstraya gitmişken caddelerde salınmak suretiyle bir tane daha...
Son nokta ise illa ki Amerika oluyor ve Kaliforniya’da çok lüks, çok havalı yerler.
Güney Afrika’nın ya da Uzakdoğu’nun başı kel mi, diye sorası geliyor insanın.

Haberin Devamı



ÇAĞATAY ULUSOY AMERİKA GÜNLERİNİ ANLATMIŞ...


Hürriyet Pazar’dan Hakan Gence üç aydır Amerika’da yaşayan Çağatay Ulusoy’a haklı olarak sormuş: “Şöhret olup belli bir noktaya gelince işin kuralı Amerika’nın yolunu tutmak mı?”
Çağatay “Hayır” yanıtını verip altı senedir zaten oraya hep gitmek istediğini söylese de bizim eğlence dünyasının gizli kuralı bu:
Belli bir noktaya geldiğini hissedince hem kendini dinlemek hem de ruhunu beslemek için mutlaka Los Angeles’a git!
Menajerler bu kararı destekler.
Çünkü oyuncularının/şarkıcılarının bir süre orada vakit geçirmesini hem iyi hem de havalı bulurlar.
Yeri gelmişken yolu L.A’den geçmiş ünlüleri de sayalım:
Kenan Doğulu, Beren Saat, Şebnem Ferah, Meltem Cumbul, Sanem Çelik ve Yılmaz Erdoğan.
Bu arada Türk ünlülerinin L.A’deki vazgeçilmez mekanı Türk usulü serpme kahvaltı bile veren Mama’s Secret.
Sahibi de bir Türk, Alican Bayar.

Haberin Devamı



FSM Köprüsü’nden gelen o ses

Acayip bir ses.
Siren gibi, dev bir uğultu gibi, insanı çıldırtan bir kulak çınlaması gibi, dahası hiç bitmeyecekmiş gibi...
Geçtiğimiz günlerde Rumelihisarı’nda bir arkadaşımıza yemeğe gittik ve o sesle orada tanıştım.
“Bu ses ne ya?” dedim, “Korku filmi gibi?”
Meğer köprüden geliyormuş.
Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nden.
Orada yapılan bakım çalışmasından dolayı bu ses uzun bir süreden beri çıkıyormuş.
İşin ilginç tarafı çalışma hep akşam ve gece yarısı saatlerinde yapılıyormuş.
Tüm semtin bundan şikayetçi olduğunu söyledi arkadaşım.
Haklı, geceleri nasıl uyunur ki bu uğultuda?



Yılın son gününden bir gün önce...

Direkt soruyorum: Yılın son gününe az kala kendini nasıl hissediyorsun?
Rakamlar birer yanılsama, bugünün dünden bir farkı yok, anam babam geç bunları mı diyorsun?
Yoksa yarın gece bol bol eğleneceğiz, ne hissiyatı şimdi mi?
Yılın son günlerine dair gözlemlediğim tek hissiyat ise şu:
Yetişkinler kendini çocuk gibi hissediyor.
Zamanın geçip gitmekte olduğunu bir kez daha deneyimlemekten dolayı olabilir mi?
Zaman demişken...
Zamanla ilişkimize dair şu şiiri hatırlamamak olmaz:
“Zaman, geçmesini bekleyenler için çok yavaş.
Korkanlar için çok hızlı.
Üzülenler için çok uzun.
Sevinçli olanlar için çok kısa.
Ancak sevenler için zaman yoktur.” (Henry van Dyke)
O zaman baştaki soruyu başka türlü soruyorum:
“Yılın son günlerinde zamanınız bunlardan hangisi gibi geçiyor?”

Yazarın Tüm Yazıları