Ünlü şarkıcı Amy Winehouse, Fred Perry markası için bir koleksiyon tasarlamış.
Bu koleksiyonun tanıtımı şerefine bizde de mini bir parti yapıldı perşembe gecesi. şişhane’deki Bilstore mağazasında. Hayır, partide Amy filan yoktu tabii. Ortalıkta sadece Amy Winehouse gibi saçını yaptırmış, shot dağıtan kızlar vardı. Mağazanın içinde sergilenen koleksiyona kabaca bir göz atıp kendimi dışarı attım. Dışarıya taşan kalabalık arasında dolanırken bir ara söz bizim yerli Amy Winehouse’a geldi, yani Yıldız Tilbe’ye... Amy çıktığından beri hep Yıldız Tilbe karşılık gösterilmiştir bizden çünkü. Hayat çizgileri/müzik tarzları elbette aynı değil, ama “başıbozuklukları” eşdeğer olduğundan sanki... Yıldız Tilbe’nin Fred Perry’ye yapacağı bir koleksiyon nasıl olurdu diye düşündük sonra. Uzun uzun bu fantastik koleksiyonu tasarladık zihnimizde. Mesela Fred Perry tişörtlerinden birinin üzerine küçük bir ıbrahim Tatlıses figürü kondurup üzerine çarpı işareti mi koyardı Yıldız Tilbe? Ya da hangi yıllardan esinlenirdi? Bence 70’ler yahut 60’lardan... O dönemlerin saflığından dolayı. Fantastik “Tilbe” koleksiyonumuzdan Fred Perry’yi Türkiye’ye getiren Selman Bilal’e bahsetmedim tabii. Ama o bana iki hayalinden bahsetti. Biri, sahibi olduğu binalardan birinin içine, tam orta yerine dev bir sanat eseri koymakmış. Dünyaca ünlü bir sanatçının yapacağı... Diğeri ise, yakın bir zamanda, İKSV’ye kadar uzanan Bilstore binasının devamında Babylon tarzı bir yer açmak...
BOHEM ŞİŞHANE’YLE İLGİLİ İKİ NOT DAHA
1- Beklenen oldu. Public’in sahibi Ayşe-Taner Kucuroğlu çifti mekanlarını devretti. Burası 15 gün sonra yeni bir isimle, yeniden açılıyor. ışletmecisi ise Erguvan, Maçka Brasserie, Club Ada Sedef gibi mekanlardan bildik bir isim, Muhittin Ülkü. 2- Bölgenin bir sushi’cisi yoktu, artık o da var. Selim Yalın, Sushi Express’i açtı Galata Antique Oteli’nin altına...
Kanyon’daki Obika’da mozzarella zirvesi
Uzun süredir Kanyon’da Obika bekleniyordu, nihayet açılmış. Geçen gün öğleden sonra arkadaşlarla gittik. Obika, İtalyan mutfağını Japonlar’ın minimalist stiliyle sunan bir restoran. İtalya’nın Campana bölgesinden getirilen mozzarella peyniri ve tabii mozzarella barıyla meşhur... Kanyon’da sadece mozzarella bar olarak açılacağını tahmin ediyordum Obika’nın. Mesela Kuveyt Havalimanı’nda (evet orada bile bulunuyor), Obika sadece mozzarella bar olarak var. Kanyon’a ise restoran olarak konumlanmış Obika. Ama elbette içeride mozzarella barı yine mevcut. Oturur oturmaz mozzarella tatmak istedik tabii. Mönüdeki degüstasyon bölümünden klasik, füme ve kremalı mozzarellanın bulunduğu üçlü tabağı söyledik. Kremalı mozzarella ve klasik olan favorim oldu. Fümeli ise biraz ağır geldi. Herkes sevmeyebilir... Bu arada bu üçlü tabak biraz tuzlu, 58 lira. Ama biz üç kişi paylaştık, fazlasıyla yetti. Bir de bu mozzarellanın ıtalya’dan geldiğini ve “İtalyan mutfağıyız” diye geçinen restoranlarda satılan mozzarellanın buradaki gibi bufalo sütünden yapılmadığını düşünürseniz, aslında bu fiyata değer... Benim asıl denemek istediğim rulo dilimli mozzarellalardı. Ama onlar üç saat içinde tüketilmek zorundaymış. Sonra yenilmesi sakıncalıymış. Biz gittiğimizde çoktan bitmişti.
Bin doz öfke, bin doz bela
Bugünlerde benim için iç ferahlatan bir şey, Melis Danişmend’in ilk solo albümünden kliplendirdiği şarkısı “Bin Doz Öfke”yi dinlemek... Sözleri öyle güzel ki, aktarmadan edemedim. Cumartesi müziğiniz bu olsun: “Öfkeden delirdim, bir boğa gibiydim/ Çirkin sesli bir politikacı/ Üçüncü sayfaya düşmüş bir katil/ Ne önüme bakıyordum ne de arkama/ Varsa yoksa bilendikçe bilenen zihnim/ Sonu gelmiyor diye ağlıyordum/ Sonu gelmesin diye saplıyordum iğneyi/ Bin doz öfke bin doz bela...”