Paylaş
Önce Time’daki o yazı: Silikon Vadisi’nin önde gelen aktörleri uzun yaşamak adına (minimum 120 yaşına dek) oluk oluk para akıtıyormuş bilimsel gençlik çalışmalarına.
Dahası, şu anda Amerikalı zenginler (kulağa hayli vampirce gelse de) 16 ila 25 yaş arasındaki genç ve sağlıklı deneklerden kan plazması transferi yapmaya başlamış.
Bunu yapan şirket (Ambrosia LLC) genç kan plazması transferinin vücudu yenilendiğinde ısrarlı/iddialı.
Maksat, daha uzun ve daha iyi yaşamak. Benim anladığım o ki, insanlığa artık hiçbir şey yetmiyor. “Daha”lara tutunulması bundan.
Hafta içi Barselona’daki Mobil Dünya Kongresi’nin bitmeyen fuar alanında fink atarken de aynı şeyi düşündüm:
Gelecek “daha fazlası” üzerine kurulu.
Çünkü bizi bu tatmin ediyor. Ya da öyle sanıyoruz.
UZAKTAN KUMANDALI OTOMOBİLE HAZIRLANIN
Fuardan misal vereyim:
2018’de tanışacağımız 5G teknolojisi yakın zamanda en çok odaklanmamız istenilen “daha”lardan biri. 5G’nin hızına dair örnekler de çarpıcı:
◊ Kolunuzu kaldırıp bir hareket yaptığınız anda karşınızda duran robot elin de aynı hareketi yapması... Mesela bir doktor. Gelecekte 5G’yle bağlanarak uzakta olan bir hastasını oradaki bir robota ameliyat ettirebilir, neden olmasın?
◊ Yahut Ericsson standında rastladığım, 5G’nin nimetleri sayesinde fuardan 50 kilometre uzaklıktaki gerçek bir arabayı kullanma şansı. Yani bir tür sanal şoförlük!
Bu da şu anlama
gelmiyor mu? Yakın zamanda içinde insan olmayan ama 5G ile uzaktan yönetilen arabalara rastlayabiliriz.
Çılgınca değil mi? Durun, daha neler var.
Hepsini sırayla, anladığım kadarıyla anlatıyorum...
Gözlükle alışveriş olayı geliyor
Epeydir hayatımızda olan ama kullanımı şu an sınırlı düzeydeki sanal gerçeklik (VR) gözlükleri kullanıcıya şimdilik sadece farklı deneyim yaşatıyor.
Misal: Spor salonunda koşu bandı üzerinde koşuyorsunuz. Bu gözlüğü takıp Avrupa’da dağlık bir bölgede koşuyormuş gibi yapabilirsiniz. Ya da başka bir yer.
Artık gözlükte hangi coğrafya yüklüyse...
Yahut canlı bir konser ya da maça bağlanarak oturduğunuz yerden “oradaymış gibi” o deneyimi yaşamanız da mümkün.
Ama Samsung Türkiye Başkan Yardımcısı Tansu Yeğen’e göre sanal gerçeklik gözlüklerinin olayı sadece “deneyim”le sınırlı kalmayacak.
Fuardaki kısa sohbetimizde olayın gidişatını şöyle özetliyordu Yeğen:
“Bu gözlüklerle yakın gelecekte alışveriş de yapabileceğiz. Önce o mağazaya bağlanacaksınız. Sonra beğendiğiniz bir kıyafeti seçip üzerinize giymişsiniz gibi denemek mümkün olacak. Ödemeyi de yine gözlük üzerinden yapabileceksiniz.”
Telefon değil, içerikler önemli
Barselona’daki Mobil Fuarı’nda irili ufaklı onlarca cep telefonu markasının standı vardı ama “Vay be!” dedirtecek bir yenilik yoktu aslında.
Bir teknoloji amatörü olarak edindiğim bu gözlemi fuardaki profesyonellerle paylaştığımda onlar da aynı şeyi söylediler: “Bu yıl mobil fuarında akıllı telefonların kendisinden öte bu telefonlarla yapılan içerikler, çözümler ön plana çıktı.”
Bu içeriklerin de çoğu takdir edersiniz ki yine “daha fazlası” üzerine kurulu:
◊ Şehriniz/devletiniz/eviniz için daha fazla güvenlik.
◊ Kendiniz için daha fazla sağlıklı ve kaliteli yaşam.
Son tekno kırıntılar
Fuardan aklımda kalan diğer teknoloji trendlerini şöyle sıralayabilirim:
◊ Herkesin başına üşüştüğü şey ilginçtir ama eski bir telefonun modern versiyonuydu: Nokia 3310. Bir nostalji de Blackberry standını görmek oldu. Çinli bir şirket lisansını almış, yeni modeli tanıtıyordu.
◊ Huawei, Leica ile anlaşmış, fotoğrafların ultra profesyonel olacağını anlatıyorlardı.
◊ Samsung yeni telefonu Galaxy S8’i fuarda tanıtmadı, onun yerine bol oyuncaklı yeni tablet S3’ü gördüm. S8’i ise mart sonunda ayrı bir lansmanla tanıtacaklarmış.
◊ Apple fuarda yoktu. Teknoloji profesyonellerine sordum, şöyle dediler:
“Bu şekilde daha çok konuşulmayı sağlıyorlar.”
Samet şimdi de mutlu mudur Berrak?
Berrak Tüzünataç çocukluğuna dair bir itirafta bulunmuş: “Kapalı bir çocukluk geçirdim, sokakta oynayabilen bir çocuk değildim. Hatta anneme hep ‘Anne, Samet ne kadar mutlu bir çocuk’ dermişim. O ‘Neden yavrum?’ diye sorduğunda cevabım ‘Sokakta oynuyor’ olurmuş.”
Berrak buradan yola çıkarak büyüyünce oyuncu olmasını ironik bulmuş.
Benim de durumum farklı değil Berrak. Çocukken sokağa uzaktım.
Şimdi Sezen’in şarkısındaki “sokak süpürgesi” gibiyim, eve girmiyorum. Demek ki büyüyünce böyle oluyor, tam aksi!
Bu arada o bahsettiğin “mutlu Samet” şimdi de mutlu mudur acaba Berrak? Aklıma takıldı, bak film olur bundan...
‘Süper kadın Ajda’ kafası
Haberi hafta içi Kelebek’te okudunuz:
Ajda Pekkan’ın, 72 yaşında anne olan Hintli bir kadından ilham alarak çocuk sahibi olmak istemesine hiç şaşırmadım.
Ajda bu, isterse yapar. Başka bir kafası var.
Mesela Time’daki uzun yaşam dosyasını da kesin okumalı...
Yeri gelmişken; şirketlerin yerinde olsam Ajda’yı şu mobil kongresine götürürdüm.
Evine gittiğimde görmüştüm: Altı-yedi tane farklı model ve marka cep telefonu vardı.
O an hangisine ihtiyacı varsa sepetten seçip alıyordu telefonlardan birini.
Paylaş