Paylaş
“İstanbul’a da sıra gelecek mi Woody?”
Bu şahane soru filmin özel gösterimi için önceki gece Kanyon’a gelen davetliler arasında da sıkça konuşuldu, tartışıldı.
Davetlilerin çoğu reklam ve iş dünyasından olduğu için sürüyle komplo teorisi atıldı ortaya:
- “Kadir Topbaş, Woody Allen’la görüşmelere devam ediyormuş!”
- “Bence yakındır İstanbul filmi!”
- “Hem parayı verdikten sonra Woody neden çekmesin ki?”
Benim asıl kafama takılan bu soru ve yanıtlar değil.
Diyelim ki Woody “okey” dedi ve kendi tarzında İstanbul’u merkez alan bir romantik komedi çekmeye başladı.
Peki ama bu filmde yer alacak Türkiyeli profili nasıl bir şey olacak?
Woody’nin Roma filminde her tip İtalyan var mesela:
- Yakışıklı, romantik ve ezilenlerin yanında yer alan solcu avukat
- Cenaze levazımatçısı ve gizli opera sanatçısı baba
- Her gün aynı saatte kalkıp işine giden orta halli memur
- Taşradan Roma’ya büyük iş hayalleri uğruna kalkıp gelmiş masum evli çift
- Ve müşterilerinin çoğu zengin işadamları olan seksi fahişe...
Hepsi komedi tadında bir araya geliyor tabii.
O yüzden karakterlerin özellikleri de o tatta gayet hafif ele alınıyor.
Peki Woody’nin olası İstanbul filminde yer alacak çeşit çeşit Türk karakterlere meşhur hoşgörümüz hazır mı?
Sonradan, “Ama Woody biz hiç de yansıttığın gibi değiliz” diye birbirimizi bir de bu meseleden ötürü yemeyelim de...
Yazık olur.
Peki ama Roma filmi nasıldı
- En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim: Bence Paris’te Gece Yarısı filmi daha iyiydi, daha özenliydi.
- Gel gör ki Roma’dan Sevgilerle daha çok güldürüyor.
Özellikle de bizzat Woody’nin oynadığı emekli olmayı ölmekle eşdeğer gören opera yönetmeni karakteri...
- Evet, filmden sonra insanın canı ilk uçakla Roma’ya gitmek istiyor. Çünkü film baştan sona Roma’nın en güzel yerlerini, en aydınlık sahnelerle dolaşıyor ve akıllara kazıyor.
Filmden çıkanların konuştukları ilk şey buydu zaten:
“Önümüzdeki haftalarda bir Roma yapıyoruz şekerim...”
- Filmde elbette Amerikalılar ve klasik Woody Allen ilişki çelişkileri de var:
“Senin hep yanında yer alacak olanı mı seçmelisin yoksa karşına bir anda çıkan yanar döner ateş parçasını mı?”
Tarlabaşı dizileri
Tarlabaşı’nı yenileme projesi tam gaz başlamış, hatta caddeye bakan binalar birer birer boşalıp hayalet binalara dönüşmüşken iki yeni televizyon dizisi yayınlanmaya başladı.
Biri Kanal D’deki Kayıp Şehir.
Diğeri, Star’da dün gece başlayan Ağır Roman.
İkisi de o civarda geçen hayatları konu ediniyor.
“Kayıp Şehir”de mesela, sokakta parfüm satan siyahi bir genç var. Yüksek ihtimal mahalleye yeni gelen Karadenizli ailenin kızına aşık olacak.
Ağır Roman daha eski tabii.
Ama onun da konusunu günümüze uydurmuşlar.
Eski Tarlabaşı giderayak dizilere konu oldu yani.
Peki Tarlabaşı’ndaki kafeli, AVM’li “pek yakında” hayata geçecek olan değişim bu dizilere nasıl yansıyacak?
Bekleyip göreceğiz...
Paylaş