Paylaş
Ne olur bu gibi filmlerde genelde?
Taraflar birbirinden haberdardır.
Önce güle oynaya başlar her şey, sonra bu alternatif üçlü kombinasyon hali acı veren bir şeye dönüşmeye başlar.
Dağılmalar olur ya da yeniden yeniden birleşmeler...
Gerçekte kimin kime daha çok aşık olduğu ve esas odak noktasının (ya da arzu nesnesi diyelim daha doğru) kim olduğu ise her filmde değişir.
Andrew Fleming’in “Threesome”ında başkadır, Michael Mayer’ın “A Home at the End of the World”ünde bambaşka.
(Meraklısına not: Bahsettiğim ikinci filmin Michael Cunningham imzalı romanı daha güzeldir filminden.)
Neyse işte, tüm bu filmlerde karakterler birbirinden haberdardır.
“Bile bile” lades deyip bir şekilde, üç kişi başlarlar ilişkiye...
Tykwer’in “Üç”ü ise öyle değil. Herkes birbirinden habersiz.
Bu, filmi daha da ilginç kılıyor. Hatta yer yer komik.
Peki film finalde ne diyor?
Bana kalırsa şunu: Üç kişi birbirini aynı anda sevebilir ama gel gör ki sadece bir kişi aslında odak noktasıdır.
Peki sen hangisi olmak isterdin?
Odak noktası mı yoksa o iki kişiden biri mi?
Üç’teki o sauna
Üç’ün mekan olarak seçtiği şehir Berlin. Filmde sıkça görünen Spree nehri üzerindeki modern sauna ise Badeschiff. Eski kargo konteynırlarının eklenmesiyle yaratılan bir sauna. Ama yazları üstü açılıyor ve bizim SuAda gibi nehir üzerinde dev bir yüzme havuzuna dönüşüyor. Hemen yanı başındaki Arena’da ise konserler düzenleniyor Badeschiff’in. Beş yıl önce bu saunaya dışarıda lapa lapa kar yağarken bir partiye katılmak üzere gitmiştim.
Evet, bazen burada partiler de düzenleniyor.
Parti şöyle böyleydi ama o sıcak havuz cidden baştan çıkarıcıydı.
Kısacası Berlin’in en ilginç noktalarından biri Badeschiff.
Yolunuz düşerse mutlaka görün...
Boşandıktan sonra beraber olanlar
İki ünlü örnek var.
Biri Demet Akalın-Önder Bekensir çifti. Diğeri de Bennu Gerede-Cem Büyükhanlı.
İki çift de farklı zamanlarda boşandı ama beraberlikleri (Demet ve Önder zırt pırt ayrılıyor, o ayrı) sürüyor.
“O zaman niye boşanıyorlar?” diye sorulabilir ya da tam tersi: “Zaten niye evleniyorlar ki?”
Bennu’ya sordum, “Şimdi sessizlik zamanı” dedi. Şimdi Demet’e soracağım, bakalım ne yanıt verecek...
Teoman ve Olimpos
Evet, Teoman’ın açıklamasına tekrar açıklama göndermesi pek olmadı, hatta sıktı.
Artık “açıklama” göndermese Teoman, iyi olacak.
Bu arada konuyla ilgili bir haber vardı geçenlerde.
En çok ona güldüm.
Habere göre Teoman, “karadan ulaşımın olmadığı, teknolojinin kullanılmadığı” Olimpos’ta inzivaya çekilmiş.
Elbette çekilebilir, bunda sorun yok.
Nitekim o civardaymış zaten Teoman.
Ama “Olimpos’a kara ulaşımı yok, teknoloji de” diye yazmak ne demek?
Olimpos’a her zaman karadan ulaşılıyor.
Teknoloji de maşallah, deli gibi var.
Cep telefonu çekiyor, internet var.
Bir 10 yıl önce olsa neyse, Olimpos’ta artık (maalesef) her şey var.
Keşke yazarken haberi böyle atıp tutmasalar...
Paylaş