Türkiye gibi gelgitli bir ruh: Tuğba Özay

Tuğba Özay’la geçmiş yıllarda bir-iki kez röportaj yapmak için buluşmuştuk. İlki 2000 yılındaydı.

O zaman Baran Süzer’le beraberdi Tuğba. Hatta röportaj/çekim sırasında Baran Süzer de vardı yanında. Birlikte balık yiyip tavla oynamışlar, yaramaz çocuklar gibi eğlenip durmuşlardı röportaj boyunca. O zamanki Tuğba, "evlenmek isteyen aşık manken kız"dı.

Son röportajı ise Haziran 2005’inde, Kürşat Yılmaz’ın onun evinde yakalanmasının hemen akabinde Vatan Gazetesi için yapmıştık. O dönemin Tuğba’sı bambaşkaydı, hanımağalığa çeyrek kala bir tavır sergiliyor, bolca politika konuşuyor, sık sık öfkelenip "hodri meydan" filan diyordu birilerine...

Haliyle Özay, "tanıştığım her insanın sicilini, kaydını, GBT’sini alamam ki" diyerek kendini savunduğu Kürşat Yılmaz’la olan "derin" ilişkisini anlatmıştı o röportajda.

İşte ilginç cümlelerinden birkaçı: "Hiçbir zaman bu insan bana sağ görüşünü empoze etmeye çalışmadı. Ben demokrat yapıda bir insanım. Ailem de öyle.

Tavrımı değiştirmiş değilim. İdeolojimin ne olduğunu da söylüyorum.

Mesela ben bu insanla oturup Ahmet Kaya’nın şarkılarını, türkülerini dinliyorum...

Varmış demek ki, paylaşacak bir şeyler bulmuşum. Bu insan da kendini taşıyan, kendini bilen bir erkek. İnsana karşı nasıl davranacağını bilen biri. Etkilenmişim demek ki."

Ve yıl 2007... "Demokrat" Tuğba hapishanede. Eski sevgilisinden kurtulmak uğruna "derin" ilişkilerini devreye soktuğu iddia edildiği için. Son Tuğba’yı tanımak artık imkansız, "gücün, iktidarın peşinden gidip hapishaneye düşen kağıt bebek" tanımlamaları bile yetersiz.

Çünkü Tuğba Türkiye gibi: Ne zaman ne yapacağı/hangi sularda yüzeceği belli değil.

İstikrarı yok, çelişkisi/gelgiti bol. Gerçekten bu toprakların kızı.

Eziyor/ezilmek istemiyor, aşık oluyor/yok ediyor, ama hiç kendine dönüp bakmıyor.

Evet Tuğba, fazlasıyla Türkiye. Çözmesi zor, çözülse bile ifade etmesi daha da zor...

iKi ADET DiPNOT

* Kenan Doğulu hem bu gece hem de yarın, yani iki gece üst üste Bodrum Fuga’da sahne alıyor. Yoğun istek, umumi arzu ve "Kenan’ın sahnesi iyidir, konserleri eğlencelidir" geleneği üzerine.

* Uğur Işılak diye siyah güneş gözlüklerini takmış bir şarkıcı, neredeyse kentin her yerine asılmış yeni albüm billboard’larında koca puntolarla şöyle buyuruyor: SANAT, ADAM İŞİDİR!

Hangi adamdan ve hangi sanattan bahsediyor bilmiyorum ama Bay Işılak bu acayip sloganla ilgi çekmeyi başarıyor işte. Dönüp dönüp bakıyor ve sinir oluyorsun ilana. Bu da bir başarı canım...

Valencia’da elektrikli bir parti

İspanya’da uğradığım şehirlerden biri de Valencia’ydı. Barselona’nın aksine çok sakin, neredeyse sokakları insansız bir şehir Valencia.

Barselona kalabalığından sonra ıssız bir adaya düşmüş gibi hissedebilir insan burada.

Gerçi bu hali çok lezzetli Valencia’nın. Özellikle de Roma’yı andıran eski Valencia bölgesinin dar sokaklarında yürümek, geniş meydanlarındaki kafelerde oturmak...

Özetle; insana bir Haşmet Babaoğlu huzuru yüklüyor Valencia. Ama sadece gündüz.

Geceleri bu kent acayip coşuyor. Gündüz ortalıkta görünmeyen bir sürü genç ve bakımlı insan kulüplere akıyor. Mesela bir gece J&B’nin Electric Otel’de yaptığı partiye gittik.

Otelin iki katını parti için kapatmışlar.

İlk katta Bee Gees taklidi bir grup arkadaş, efsanevi grubun şarkılarını söylüyordu.

İkinci katta ise her birinde farklı aksiyonlar dönen odalara daldık.

Odaların birinde dj performansı vardı mesela. İspanyol gençler zıplıyordu. Ama kan ter içinde.

Çünkü oda klimasızdı. Başka bir odada Youtube’dan videolar izleyen miskin particiler vardı.

İki oda ise önceden "tasarlanmıştı". Biri, korku filmi atmosferinde. Diğeri, seks sonrası darmadağınıklığında (yerlerde kıyafetler filan...)

Bu parti Türkiye’de yapılsa çok daha iyi kotarılırdı, İspanyollar biraz tembellik yapmış gibi geldi bana. Yoksa oteli kapatıp parti yapmak gayet iyi fikir bence.

BU ARADA -1 : İspanya J&B’nin dünya pazarında en çok satış yaptığı ülkeymiş. O yüzden burada her an bir J&B partisine rastgelmeniz olası. İspanyollar viskici yani... Kendi biraları Estrella’yı da çok içiyorlar ama.

BU ARADA - 2: Bizde böyle bir parti için otel kapatılsa, en uygun yer neresi olur diye düşündüm. Aklıma Sıraselviler’deki butik otel Lush geldi. Olur mu olur yani, J&B’cilere duyurulur. Hem oradaki İspanyollar da davet edilir, parti nasıl yapılırmış görsünler diye... (Dans etmeyen, habire kesişen Türk gençliğini yadırgarlar, orası ayrı.)

Zeki Müren ’uniseks’in mucidiymiŞ

Kelebek’in arşivini taramaya devam... Daha önce Sezen Aksu’nun rol gereği karaçarşafa büründüğü "Çalıkuşu" fotoromanından bir kareyi bulup çıkarmıştım. Şimdi sıra Zeki Müren’de.

Yıl 1983, Zeki Müren modacı Ayla Eryüksel’le beraber aynı kıyafetleri giyip şöyle demiş:

"İnşallah üniseks hadisesini ülkemizde de yayarız."

O zamanlar üniseks hadisesi bu şekilde yayıldı mı bilemem, ama bakar mısınız fotoğraflardaki ekstra çabaya: Zeki Bey, Ayla Hanım’ın kıyafetlerini aynen kendi beden ölçüsüne kopyalamış, bu da olmuş güya uniseks. Ne diyelim, pek şekerlermiş hani.
Yazarın Tüm Yazıları