İnsanlık nereye?

Eskiler ‘yevmü-l beter’ diye söylerlerdi; yani zamanla kötülükler o denli artacak ki her gelen gün, dünü aratacak. Bu denli kötülüklerden sakınmak için de ‘Allahutaala bu günlerimizi aratmasın’ diye dua ederlerdi.

Haberin Devamı

İnsan toplumsal bir varlıktır, ne demişler komşu komşunun külüne muhtaçtır.

İşte bu toplumsallığın, yani cemiyetin temelinin nasıl atılmış olduğu, hangi dinamikler üzerinde yükseldiği çok önemlidir. Can yakıcı bu sualin tılsımlı cevabı ‘sevgi’dir, yani manadır, maneviyattır. Ya da maddedir, paradır; nefsin istekleridir. Sevgi varsa, insanlar birbirleri için yaşarlar. Başkalarının mutluluğu ile mutlu olurlar, başkalarının hüznü ile hüzünlenirler.

Sevgi yoksa ne Allah korkusu ve ne de O’nun kullarından utanma vardır. İnsanda Allah sevgisi ve onun mahlukatına karşı şefkat duygusu varsa birey ve toplum için özveride bulunabilir.

Sözde modernleştik ve millet bilincine ‘tasada ve kıvançta bir olmakla’ erişmiştik. Bunun lafını ediyor ve değer verdiğimiz metinlerimizi bu cümleyle süslüyoruz.

Haberin Devamı

Lakin tüm bu yaşadıklarımızla, gördüklerimizle bir ve beraber olabilmenin sırrına erişebilmek için hamur mayası yalnızca sevgiyle yoğrulan daha kırk fırın ekmek yememiz lazım.

Bu da demektir ki biz toplumca sevgiyi kaybettik; sevgisiz bir cemiyette hemen herkes kendi egosu, bencilliği, şahsi hırsları ve nefsi için yaşıyor. Hem öyle bir yaşıyor ki gözü nefsinden ve nefsinin esiri olduğu paradan başka hiçbir şey görmüyor.

Artık ailede, okulda, sokakta, çarşıda, fabrikada, ofiste, toplu yaşantının olduğu her yerde insanlar, müthiş bir sevgisizliği ve bunun yanında korkunç bir yalnızlığı ve bencilliği ve maddeye esir oluşu yaşıyor. 

Ve bütün bunların sonucunda insanlığımızı kaybettik, hem öylesine kaybettik ki adeta canavarlaştık.

Ve öylesine canavarlaştık ki; cennet kokulu iki yaşındaki yavrularımıza cinsel saldırıda bulunabiliyor, sekiz yaşındaki yavrularımızı aile içi her türlü iğrenç sapkınlıklarımıza kurban edebiliyor ve yalnızca üç kuruş için yeni doğmuş bebeklerimizi doktorundan hemşiresine çete oluşturup işkence çektirerek öldürebiliyoruz.

Bu durum, bizim inanç sistemimizi yıktığımızın, nefsimize ve paraya taptığımızın tipik göstergesidir.

Sorarım size; bu iğrenç yaratıklara verilebilecek hangi ceza ile dağlanan yürekler soğuyabilir?

Haberin Devamı

Canavarlaşan bu habis ruhların azabı yalnızca dünyevi cezalarla geçiştirilebilir mi?                                                

Yazarın Tüm Yazıları