Tez konusu olacak mevzu: Özge Ulusoy ve o üniversiteli

 Bir arkadaşımın sit-com karakteri gibi bir yengesi var, hep anlatır.

Haberin Devamı


Bu tatlı yenge herkesin parasını, malını mülkünü merak eder, en ince detayına kadar veri toplarmış.
Eve alınan son model buzdolabı, hatta tost makinesi dahil.
Yeri geldiğinde de bu verileri paylaşmayı, “Onun da şurada şu kadara yazlığı var, daha yeni arabasını sattı”
diye diye anlatmayı severmiş.
Bir tür maliye magazini yani.
O yenge gibi çok örnek var aslında.
Çünkü mal mülk, para konuşmayı ve ayrıca bunu göstermeyi seviyoruz.
Boşandığı eşine 2.2 milyon lira tazminat ödeyecek olan Coşkun Sabah’ın “Bende mal çok” demesi gibi...
Ya da Lefke Avrupa Üniversitesi’nde bir söyleşiye katılan Özge Ulusoy’a bir üniversite öğrencisinin “Parasız yaşar mısınız?” diye aniden sorması gibi...

MARK BOYLE CESARETİ KİMSEDE YOK

Üniversite öğrencisinin sorusu gerçekten tuhaf.
Kim tam anlamıyla parasız yaşayabilir ki?
Hiçbirimiz parasız, kredi kartsız, tamamen sistem dışı bir yaşam sürdürmeyi deneyen İrlandalı meşhur aktivist Mark Boyle kadar cesur olamayız bu konuda.
Mark Boyle o süreç boyunca dişlerini mürekkep balığının kılçığı ve rezene tohumuyla temizlediğini söylemişti.
Bu ilginç detay hâlâ aklımdadır. Çünkü diş fırçası bile önemli bir kalem sonuçta.
Bunun yumuşak kıllısı, orta sertlikte olanı, hatta titreşimli olanı var.
Hangisini seçtiğine göre fiyat artıyor da artıyor. Sistem bizi bol seçenekle kandırıyor.

HEP BU CIMBIZ CÜMLEYLE HATIRLANACAK

Neyse, dağılmayalım. Özge Ulusoy ve üniversiteliye geri dönelim.
Zaten üniversite öğrencisinin esas derdi başkaymış, “Parasız yaşar mısın?” sorusunun ardından şöyle demiş:
“O zaman neden bütün mankenlerin zengin işadamlarıyla olduğunu açıklar mısınız?”
Soru aslında bir genelleme, nahoş tarafları da var.
Ama toplumda böyle bir yargı var, herkes biliyor.
Yani: Mankenler zengin işadamı sever.
Ya da tersi: Zengin işadamı hep manken peşindedir.
Gel gör ki bunun hep böyle olmadığını açıklayayım derken Özge de kendini ofsayta düşüren bir laf sarf etmiş cümle içerisinde:
“Mankenler gidip fakirle mi çıksınlar yani, anlamadım.”
Sohbetin devamında bunu açıklamaya çalışsa da, ne yazık ki bir süre, hatta Aysun Kayacı’nın başına gelen gibi (çobanlı demecini anımsayınız) belki yıllarca bu cımbız cümleyle anımsanacak/onun yükünü taşıyacak Özge.
Çünkü artık lafların başının sonunun çok okunmadığı, direkt ana başlığa bakılıp geçildiği bir dönemdeyiz.
İşin özünde değil, hızda boğuluyoruz. Ve bana kalırsa üniversite öğrencisi de en başta bahsettiğim yengenin bir başka modeli.

Haberin Devamı

Özge Ulusoy:  Yanlış kelime sarf edip haksız duruma düştüm

Haberin Devamı

Özge Ulusoy bu yazıyı yazdığım sırada tıpkı benim gibi ELLE Weekend dolayısıyla Kempinski Bodrum Oteli’ndeydi.Tüm gün sosyal medyada konuşulmuştu, üzgündü ve şunları söyledi:“Yanlış bir kelime kullanarak (fakiri kastediyor) haklıyken haksız duruma düştüm.Beni bilen tanıyan herkes nasıl biri olduğumu biliyor. İşler nasıl bu noktaya geldi, inanılmaz.”

Güzel hareket: Oto Sanayi’ye tiyatro

Maslak’taki Oto Sanayi’nin ortasına Sanayi 313 gibi bir mekan açıldığında herkes şaşırmıştı, “Ne alaka?” diye.
Ama Sanayi 313 ters köşeden girdi ve tuttu.
Şimdi Oto Sanayi’ye tiyatro da geliyor.
Bir tiyatro topluluğu orada küçük bir salon açma niyetinde.
Çünkü kiralar daha ucuz.
Oto Sanayi giderek farklılaşıyor, bakalım daha neler olacak...

Haberin Devamı

10 yıllık bir hafta sonu eğlencesi

ELLE Dergisi’nin her yıl farklı otellerde düzenlediği hafta sonu organizasyonlarına, orijinal adıyla ELLE Weekend’e, zamanlamalar uymadığı için epeydir katılamıyordum.
Uzun bir aradan sonra yine bir “weekend”deyim.
Ülkenin en uzun soluklu partisinde yani.
Olay yeri bu kez Bodrum Yalıçiftlik’teki Kempinski Barbaros Bay.
Burada neler olup bitti, neler yaşandı, hangi ünlüler geldi; hepsi yarın köşede.
Israrla bekleyiniz... 

Yazarın Tüm Yazıları