* DEMET AKBAĞ’IN TEK HATASI Demet Akbağ, oynadığı filmin gala gecesi yüzü şiş bir halde görüntülendiği için günlerdir konuşuluyor: “Botoks mağduru” diye... Nihayet Demirhan Hararlı’ya açıklamış durumu Akbağ: “Hayır botoks değil, zaten botoks yanaklara yapılmaz. Sadece ufak tefek estetik yaptırdım. Ama yüzümdeki şişler hâlâ inmiş değil.” Botoks ya da ufak tefek estetik, Demet Akbağ istediği her şeyi yaptırabilir. Nicole Kidman’a bakın, yıllar içinde yüzü nasıl değişti mesela (“Avustralya” filminde fena görünüyordu, o ayrı!). Gel gör ki Akbağ’ın hatası, tam da filmin galasına yakın bir zamanda estetik yaptırmış olması. Zamanlamayı tutturamadı, o yüzden de “mağdur” oldu birkaç gündür.
* UYUŞTURUCU ŞUBATI! Herkes gibi ben de ilk duyduğumda şaşırdım Tarkan’ın uyuşturucudan gözaltına alınmasına. Tam da yeni albümünün hazırlıklarıyla uğraşırken Tarkan için kötü oldu bu durum. En çok merak edilen de, “Deniz Seki gibi olur mu?” sorusu. Olur olmaz mı, zaman gösterecek. Ama şubat ayı, ünlülerin uyuşturucudan yakalanma ayı oldu sanki. Çünkü Deniz Seki de geçen yılın şubatında gözaltına alınmıştı.
* VOGUE TÜRKİYE NASIL OLMUŞ? Bugünlerde en çok konuşulan konu bu. Herkes birbirine “Vogue Türkiye nasıl olmuş şekerim?” diye soruyor, fikrini beyan ediyor. Ben de naçizane fikrimi söyleyeyim o zaman. Kapağı ıtalyan Vogue’u gibi olmuş. Onların kullandığı renklerde, pastoral yağlı boya tablolar gibi, enerjisi düşük bir kapak... İlk kez bir derginin yayın yönetmenliğine soyunan Seda Domaniç gayet samimi bir editör yazısı yazmış. Vogue’un başındaki bir isim için hayli mütevazı bir yazı denilebilir hatta... Yıldırım Türker, Nuray Mert gibi isimlere yazı yazdırılması ilginç olmuş. Çünkü normalde bu isimleri bir moda/kadın dergisinde pek görmeyiz. Benim hoşuma gitti, ama okuru ne kadar tavlar böyle entelejansiya atışlar, bilemiyorum... Büyük çekimler çoğunlukla yabancı fotoğrafçılara verilmiş. Herhalde ilk sayı olduğu için. Mardin çekimleri güzel de, eski mankenlerin bir araya getirildiği Bodrum çekimleri sıradan. Bir de kimin kim olduğu pek anlaşılmıyor fotoğraflarda. ılla ki fotoğrafın altına üstüne bakmanız gerekiyor, “kimmiş bu?” diye... Yeni bir “partici” köşe yazarı mı geliyor ne? Ece Sükan partileri çok güzel anlatmış. Kendi stilinde, gayet özgün. Ama Ece’nin “vintage” kıyafetlerini de gördüm bazı çekimlerde. O biraz fazla olmuş. Okur bunu “torpil” olarak algılayabilir.... Sonuç? Okunacak yazı bol. Bilgi var, ama yenilik az. şöyle uzun uzun bakılacak, “vayy” denilecek bir moda çekimi ya da prodüksiyon ise yok.
* İLK KEZ AŞK-I MEMNU İZLEDİM... Evet, daha önce hiç izlememiştim, çünkü ben “Ezel”ciyim! Perşembe gecesi Aşk-ı Memnusever bir arkadaşımla oturup ben de izledim. Vardığım sonuçlar şunlardır: 1. Bihter sürekli öfleyen pöfleyen, arada annesine hırlayan, aynı kanepede saatlerce oturup “ne yapıcam şimdi ben” diye uzaklara dalıp giden bir karaktermiş. 2. Nebahat Çehre, Bihter’in ablası gibi duruyor, hiç annesi gibi değil valla. O ne fitlik, dirilik yahu! 3. Bu dizide her şey çoook yavaş ilerliyor. Uzun uzun bakışmalar, sakız gibi uzatılmış sahneler... Ömrümden ömür gitti izlerken. “Hadi” diyorsun, “Ne olacaksa olsun”. Olmuyor, tam bir şey olacakken dizi bitiyor! Çocukluğumdaki Meksika-Brezilya dizileri gibiymiş Aşk-ı Memnu. 4. O köşk resmen içimi baydı. Herkes odadan odaya girip çıkmaktan başka bir şey yapmıyor. 5. Behlül’ün durmadan çalan iPhone’u yüzünden sürekli kendi ıphone’uma baktım, “kim arıyor” diye... 5. Sonuç? Bir daha izlemem. Ya da beş dakika izlerim, her şeyi anlarım zaten.
Klip Atlası
TUĞBA EKİNCİ/ YANMA DEMEZLER Tuğba Ekinci seksi bir kadın. Ya da şöyle diyelim, “nasıl seksi olunacağını bilen bir kadın”. Klipteki havası ise hem seksi hem de vahşi. Şefkatle yanaşabileceğin bir karakter çizmiyor klipte Ekinci. Saçlarını savuruyor, borularda dans ediyor, yerlerde sürünüyor, filan... Yaklaşmayayım, uzak durayım bu kadından diyorsun. “Yanaşılası” değil yani klipte Ekinci. Hep böyle mi yoksa bu klip çekilirken mi böyle şık bir şekilde delirdi, bilemiyorum. Klip biraz da moda çekimi gibi. Siyah beyaz başlıyor, bir ara renkliye dönüyor. Cidden başarılı, başından sonuna izlettiriyor. Parmak şıklatma hadisesiyle Ekinci’nin tık tık soyunması da matrak olmuş. Klibin bir yerinde de Nazan Öncel’in sesini duydum. Meğer şarkı onunmuş zaten. Bir de sesiyle küçük bir katkıda bulunmuş. Klibe verilecek puan on üzerinden 9.
Pop Atlası
* Ayşegül Aldinç uzun süredir yeni albüm için uğraşıyordu. Ancak albüme aldığı şarkıların çoğunu çöpe atmış. Onun yerine bir Sezen Aksu şarkısının bulunduğu single’ını çıkarmaya hazırlanıyor. Aldinç’in çok güvendiği şarkının düzenlemesini ıskender Paydaş yapıyor. Bu nokta ilginç, çünkü Paydaş ilk kez Sezen Aksu bestesi düzenliyor. “Aksu kendi ekibi dışında birine nasıl izin verdi acaba?” diye konuşuluyor. Ve ortaya çıkan sonuç merakla bekleniyor. * Işın Karaca arabesk albümü yapıyor. Yaza doğru çıkaracağı albümde Karaca, en sevilen arabesk şarkılarını yeniden söyleyecekmiş.