Paylaş
Acı bir olay olduğunda ya da şehit haberi alındığında ünlüler üç aşağı beş yukarı buna benzer tepkiler verir.
Hissedersin; çoğu zaman “şimdi bir şey yazmazsam topluma karşı ayıp olur” tadındadır bu tepkiler.
O nedenle aynı kelimeler tekrarlanır durur. Üzerinde düşünülmeden yazılmıştır, ezberdir.
Oysa acıya dair bir şey yazacaksan düşünerek yazmak, görev icabı olmasın diye uğraşmak, “adet yerini bulsun”culuğa teslim olmamak elzem değil midir?
Öyledir de; azıcık farklı bir dilde tepki vereni ya da ters köşe yapanı çoğunluğun bağrına bastığını da pek söyleyemeyiz.
Bakınız, Sıla’nın başına gelen.
Twitter hesabından, “Bu cinayete suç ortaklığı etmek istemiyorum. Hiç kimselere başın sağ olsun, vatan sağ olsun demek istemiyorum. Utanıyorum” diye yazdı.
Sırf ikinci cümlesinden ötürü üzerine öyle bir yüründü ki...
Biri şöyle yazmıştı mesela:
“Yani diyor ki bu vatanın evladı değilim. Şehit anneleri umurumda değil. Tarafım belli değil.”
Bir başkası bel altı vurmaya özen göstermişti:
“Sıla vatan sağ olsun demek istemiyorum, utanıyorum demiş. Sevişmeden uyumayalım derken hiç utanmıyor musun Sıla?”
Bunun gibi bir sürü tepki mesajı. Kısacası, Sıla’nın yaptığı kolay bir şey değil.
İstese toplumun istediği tarzda tepki verebilir, gönülleri hoş tutabilirdi.
Ama tam aksine içinden geçeni açık açık yazmış, bedel ödemeyi yeğlemiş.
“Aslan Gibi” şarkısındaki şu sözler gibi:
“Korkmayacaksın çarpıp düşsen bile, dipçik gibi sağlam duracaksın ayakta.”
Ne! Yaz bitiyor mu?
Takvime bakarsanız, durum onu gösteriyor.
Ağustos bitmek üzere.
Ama bazıları için esas yaz eylüldür, tatile o zaman çıkarlar. Onu da es geçmeyelim.
Ve gelelim, “eyvah, yaz bitiyor” telaşına kapılanlar için yaz bitmeden yapılacak olmazsa olmaz şeylere...
HÂLÂ BİR YUNAN ADASINA GİDİLMEDİ Mİ?
Şaka yapıyorsunuz herhalde!
En yakınından bir Kos olsun, Samos ya da Midilli olsun; illa ki bir Yunan adası havası alıp gelmeniz şart. Dönünce de havasını atmanız...
En havalı civalı durum ise Mikonos’a, Leros’a, Patmos’a gitmek filan değil, herkesin gitmediği adalara uğramanız olur, ki bu sosyal cemaatinizde puanınızı üçe beşe katlar. Misal: Antiparos filan gibi.
ÇEŞME PLAJLARINA UĞRANMADI MI?
Yemekleri ve ortalıkta dolanan -PR yaptıkları söyleniyor- İtalyan taş mankenleriyle meşhur Zio Beach’e ya da akşamüstü partilerinde zaman zaman vücut boyamaca etkinliklerine de rastlanan Before Sunset’e mesela, hâlâ uğranılmadı mı?
Oralarda şöyle bir salınılmadı mı? Buralara takılan ünlü isimlerle selfie olsun, iki çift kelam olsun, yapılmadı mı? Cık cık, ayıplıyorum...
SALAŞ BİR BALIKÇIDA GÜN BATIRILMADI MI?
Yer fark etmez. Güneyde, herhangi bir plastik sandalyeli balıkçıda, şöyle sıkı dostlarla bir arada, sofrada fava/humus/kavun/peynir filan, gün batırılırken romantik romantik hülyalara dalınmadı mı? Sonra kafalar binbeş yüz iken karga seslerle alaturkanın dibine vurulmadı mı?
ARABAYA ATLAYIP YOL YAPILMADI MI?
Şehrin yaz sıkıntısı üzerine üzerine gelmişken, hiçbir plan program yapmadan en yakın arkadaşın, olmadı sevgilin/eşinle arabaya atlanıp yollara düşülmedi mi? Yolda bir gözleme, bir çay molası verilmedi mi?
VE AYRICA...
Akyaka’ya gidip sörfçü takımının içine karışılmadı mı?
Mekan Top 10 listemin üst sıralarında gezinen yazlık mekanlardan en azından birine (mesela Bodrum’un bu yaz en popüleri İl Riccio’ya) gidilmedi mi?
Mütevazı bir tekneyle açılıp o koy senin bu koy benim yüzerken “Koylarımız pisleniyor” muhabbeti yapılmadı mı? Dahası ve belki de en önemlisi bir yaz gecesi rüyası (yani flört mlört) yaşanmadı mı?
Yaz bitti bittiyor; bunlar bir an önce yapılsın...
Paylaş