Paylaş
Sıkıcı paket servis hayatlara yavaş yavaş renk gelecek gibi.
Mekanların haftaya açılacağına dair henüz resmi açıklama yok. Zaten gündem gümbürtüsünden unutuldu gibi sanki. Ama sektör beklemede, hazırlıklarını yaptı.
Her zamanki gibi her şey son dakika açıklanacak.
Mekanların açılmasından önce ilk hareketlenme sergilerle geldi.
En çok beklenen sergi de Taner Ceylan’ın Olimpos’taki zeytinliğinden elde ettiği gelirle düzenlediği ve küratörlüğünü üstlendiği “Olimpos Sergileri-2”ydi. Karaköy’deki tarihi Zülfaris Sinagogu’nu mekan olarak seçen sergiyi dün gezdim. Ama gezmeden önce Karaköy ve Galata arasında kayboldum!
Tarihi mekanı Google konumundan bir türlü bulamadığım için...
Oysa Karaköy-Tünel arasındaki füniküler hattının yanı başındaki çıkmazdaymış.
Öyle gizlenmiş ki sinagog, belki de bu yüzden yıllarca korunabilmiş.
NÜ PEYZAJ
Sergide izleyicileri karşılayan eser İsmail Yılmaz’a ait nefis bir fotoğraf.
“Nü peyzaj” diyorum ben bu fotoğrafa.
O savunmasız bembeyaz bedenin yeşillikler arasındaki yatışına dalıp gitmemek mümkün değil.
Sanki sonsuz ve huzurlu bir uykuda. Doğayla bir, doğayla bütün. O serinin devamı da var Zülfaris’in içinde.
HAYRAN KALDIM
Mekanın hemen ortasında ise aynalı, kemerli, kubbeli mini bir tapınak yerleştirmesi var.
Onu da sergiye dahil bir eser sandım, ama değilmiş. FIELDS tarafından tasarlanan bu yerleştirmelerin mekan içinde devamı ve bir anlamı varmış.
Mesela Elif Çatlıoğlu’nun “Hayalperestin Uyanışı” tabloları aynı tarz bir yerleştirmenin içinde. Taner Ceylan’la sergi çıkışı karşılaştığımda, FIELDS’ın yaptığı bu yerleştirmeleri özellikle istediğinden bahsetti. Tapınak hissini daha çok verebilmek için yapmış bunu...
Nitekim tüm sergide eserler kadar mekanın kendisine, mekanın kendisi kadar tüm eserlerin zekice ve ustaca yerleştirilmiş olmasına hayran kaldım.
Sıradanlık ve pespayeliğin fena halde kıyılarında gezindiğimiz bugünlerde bu serginin tümü ayrıca iyi geldi. Emeği geçen herkese bir ‘sergi gezgini’ olarak teşekkür etmeliyim...
RUH HALLERİNİN PEYZAJI
Serginin teması “peyzaj” olunca izleyici tipik peyzaj tabloları bekleyip manasız yere hayal kırıklığına uğrayabilir. Ceylan “peyzaj”ı daha çok bir metafor olarak kullanmış.
Sergi için hazırlanan kitapta şöyle açıklıyor bu durumu: “Pekala ruhların ve ruh hallerinin de birer peyzajı söz konusu olabilir. Güzelliğin olduğu kadar çirkinliğin, nefretin olduğu kadar sevgi ve aşkın peyzajından söz edilebilir”.
ŞİMDİ ONU BEKLEMEDEYİM
Sergi çıkışı birçok tanıdığa rastladım tabii.
“Şehir hareketleniyor”dan kastım bir bakıma da bu zaten.
Uzun süredir görmediklerini sosyal bir ortamda görmek şahane.
Haftaya Contemporary İstanbul’da da aynısı olacak. Şimdi onu beklemedeyim.
Kaldırımdaki otoban
Kabataş-Karaköy arasında trafik günlerdir felç.
Ama sadece yol değil, kaldırım da!
Olimpos Sergileri’ne doğru kaldırımda uygun adım marş yürürken sağımdan solumdan vızır vızır motosikletliler geçip durdu. Yolda ilerleyemeyince hepsi kaldırımı otobanlaştırdı bir anda.
Tipik İstanbul kaosu.
Ne yaptım peki?
Tabii ona da alıştım!
Ben onları, onlar beni sollaya sollaya. Sallan yuvarlan.
Bu “Sakin Ol” değişik
Sertab Erener 30 yıllık kariyerinden 30 şarkı seçtiği, bir tür “best of” niteliğindeki “Her Dem Yeşil” albümünden ilk şarkıyı yayınladı: Sakin Ol!
Şarkıyı bu dönemin ruhuna göre yeniden düzenlemişler.
Sertab da başka bir kafayla seslendirmiş “Sakin “Ol”u.
Yeni bir şarkı gibi olmuş, sevdim. Şimdi seçtiği diğer eski şarkılara yapılacak düzenlemeleri merak ediyorum.
Paylaş