Paylaş
Herkesin dilinde bu cümle. Herkesin bir sosyal sorumluluk projesi var.
Kime rastlasam, kim bana rastlasa iştahlı bir şekilde anlattıkça anlatıyor sosyal sorumluluk projesini, kapsamlı bir şekilde coşuyor.
Hepsi olmasa da bazısı işe yarıyordur bu projelerin eminim, ama bu kadar çok sosyal sorumluluk projesi olması ve her projeye bir “sosyal sorumluluk” iliştirilmesi bana samimiyetsiz ve “laf olsun” diye yapılmış gibi geliyor.
Çünkü şu sıralar bu moda. Günümüzün olmazsa olmazlarından biri artık sosyal sorumluluk.
Ama suyu çıkmak üzere, hatta çıktı. Dön dolaş aynı şeyler yapılıyor çünkü.
Daha ciddi, daha “sahada” sosyal sorumluluk projeleri gerekiyor oysa.
İstanbul’daki steril mekanlardan yönetilen değil, bizzat şiddet/ensest/cinayet olaylarının yaşandığı yerlerden bildiren “damardan” projeler.
Hayal mi görüyorum acaba?
TRANSSEKSÜEL ADAY ADAYLARI
Biri İzmir’den (Almina Can). Diğeri Bursa’dan (Öykü Özen).
İkisi de milletvekili olmak için aday adayı.
Başvurdukları partiler farklı: Biri CHP’den diğeri AKP’den... Ortak tek noktaları transseksüel olmaları.
Başvurdukları partilerin farklı iki uçta olması da onların hayrına belki: Bir parti aday olarak seçerse diğer taraf da seçmek zorunda kalabilir.
Ya da aynı anda ikisi de reddedebilir.
Keşke ikisi de aday olarak seçilse ve her haliyle renksiz/tekdüze siyaset arenası hararetlense biraz...
METRO İSTASYONU DÜKKANLARI
Levent’teki metro istasyonu bir tür yeraltı AVM’si haline geliyor ya. Proje için tüm markalar birbirleriyle kıyasıya bir rekabete girişmiş.
Öyle ki, şöyle şeyler geliyor kulağıma:
“A markasını projeden çıkarın, yerine bizim marka gelsin. Karşılığında A markasının verdiği rakamın 10 katı kira verelim”.
Alışverişe doymayan bir metro istasyonları kalmıştı.
Oralar da gidiyor elden. Hadi bakalım, nasıl olacak bu işler...
Şu günlerde...
Her bağırıp çağıran kadını Hürrem sanıyorum ve aklıma Hürrem’in çığlık çığlığa doğum sahneleri geliyor; irkiliyorum...
Hava muhabbeti yapmak istemiyorum, ama elimde değil yapıyorum. “Bu havalar da ne dengesiz, bir sıcak bir soğuk” diye saçmalarken buluyorum kendimi...
Okurları arasında bir fenomen haline gelmiş Canan Tan’ı okumak ve sırrını çözmek istiyorum.
Tan’ın ardından da tam aksi bir kitabı okumaya niyetliyim: Chuck Palahniuk’un “Ölüm Pornosu”nu... Ama heyhat, gripsedim (hafiften grip oldum yani) ve bünye çuvalladı, hiçbir şey yapamıyorum...
Şehir Atlası
TÜRKÇE POP DJ’LERİ... Gece boyu sadece Türkçe pop çalan mekanların büyük ilgi görmesinin ardından -haliyle- Türkçe popa aşık ve tüm pop albümlerini track track ezbere bilen yeni/akıllı DJ’ler de ön plana çıkmaya başladı.
Bunlardan birini geçenlerde Hayal Bistro’da dinledim:
Ah-Kam (uzun ismiyle zikredersek Ahmet Kamil Taşkın).
Ah-Kam’ın yeni performansı 14 Nisan’da eelence’de olacakmış.
Bir diğer isim ise Suat Kavukluoğlu.
O da “Diskografi” adını verdiği TR pop gecelerine başlıyor. İlki 22 Nisan’da, Hayal Bistro’da.
HAYAL DEMİŞKEN... Bir süre önce yazmıştım, “Hayal Kahvesi hayal mi oluyor?” diye...
Hayal Bistro’ya uğramışken sordum, “Durum nedir?” diye arkadaşlara. Beyoğlu Hayal Kahvesi’nin de bulunduğu binayla beraber üç apartmanı daha satın alan Gulf, henüz bir karar vermemiş ne olup biteceği konusunda. Kısacası: Beklemedeyiz, fikri takipteyiz...
Paylaş