Paylaş
Ama son dönemin yükselen davranış eğilimi belli: Mahallecilik.
Geçtiğimiz günlerde konuştuğum bir beyaz yakalı yönetici itiraf ediyordu:
“Pandemiyle beraber hibrit çalışma düzenine geçmiştik. Bu halen devam ediyor. Sadece iki gün ofise gidiyorum. Onun dışındaki günler mahallemden çıkmıyorum. Hatta mahallemin dışında bir yerde toplantı isteyen olursa binbir bahane üretiyor ve sonunda onları kendi alanıma yönlendiriyorum”.
Dahası var. Konuştuğum bir başka “mahalleci” şöyle diyor:
“Görmek istediğim çok etkinlik oluyor. Mesela Contemporary İstanbul. Ama trafikte geçireceğim saatleri düşünüyor ve hemen vazgeçiyorum. Mahallemde kalmak daha huzurlu geliyor.”
Bu “mahallecilik” halinden sıkılan, bunalan da var.
“Hep aynı yerlere gitmekten sıkıldım. Bu yüzden mahalleden çıkmak, yeni yerlere gitmek istiyorum. Ama bence bu pandemi etkisi. Eskiden şehrin her yerine trafik bile olsa üşenmez, giderdim. Şimdi üşeniyorum, tembelleştim.” Bu yükselen “mahalleci” tavrın bir etkeni de şu söylemde saklı:
“Mahalle dışına çıkınca kendimi yabancı hissediyorum. Çünkü şehir artık bize ait değil. Çok fazla yabancı var.”
Mahalleden çıkamama sendromu ise en çok mekânlara yarıyor.
Çünkü mahallesinde sürekli kalmayı tercih edenler eskiden bir-iki kez gittiği müdavim mekânına artık haftada dört-beş kez uğruyor.
Bu da kemik bir kitlesi olan mekanların birkaç mahalleye birden şube açmasına yol açıyor.
Nişantaşı’ndaki Delicatessen’in Etiler’e açılması ve çok ilgi görmesi gibi.
Zevklerimizi algoritma mı oluşturuyor?
Kinfolk’ta dinlediğim bir podcast şu soruyu tartışıyordu:
Zevklerimiz gerçekten bize ait olabilir mi?
Algoritma çağında bu ne kadar mümkün?
“Çünkü” deniliyor; artık zevklerimizi, yani sevdiğimiz şeyleri çoğu zaman algoritma yönlendiriyor.
Evet, ilk bakışta algoritmayı biz yönlendiriyormuşuz gibi geliyor.
Misal: Instagram’da birbirinin benzeri üç objeye baktığınızda bir süre sonra “Keşfet” sayfanıza beğendiğiniz objenin türevleri çıkmaya başlıyor. Bu doğru.
Ama sonrasında algoritma bize alternatifler sunmaya başlıyor.
O alternatiflere baktıkça yeni başka alternatifler oluşturuyor algoritma. Dipsiz bir kuyu.
Tıpkı Pinterest’te olduğu gibi. Onun da yöntemi aynı şekilde işliyor.
Peki algoritmanın karar vermeye başladığı bu “zevk sahibi yapma” konusu rahatsız edici mi?
Şu açıdan evet: Hiç aklınızda yokken sizi alışverişe yönlendirmesi ve sahip olma isteğini daha fazla artırması.
Erkekler daha mı fazla konuşuyor
Kadınlar mı yaşadığı ilişki hakkında daha çok dedikodu yapıyor yoksa erkekler mi?
Kadınlara bakılırsa, erkekler!
Hatta bir kadın arkadaşım asla flört etmeyeceği erkek profilini şöyle açıklıyordu:
WhatsApp grubunda ilişki geyiği yapmayı seven erkek.
“Çünkü” dedi, “Bir gün ilişki yaşanıp bittiğinde aramızda yaşanan en özel şeyleri diğer erkek arkadaşlarıyla paylaşabilir. Bu da hiç ama hiç hoşuma gitmiyor.”
Paylaş