İşte bütün mesele: Uçmak ya da uçamamak

2012 için öngörülen felaket zımbırtısı böyle bir şey olmasın sakın: Ulaşım ve iletişimin aniden durması.

Haberin Devamı

Düşünsenize: Kimse hiçbir yere uçamıyor, cep telefonuyla konuşamıyor, internet de çökmüş.

Malum kül bulutu sebebiyle son üç-dört gündür yaşananlar da sanki bunun yarı yarıya provası gibi.

Avrupa hava sahasının büyük bir kısmı kapandığı için sadece oradaki ülkelere gidenler değil, Avrupa’dan başka bir ülkeye bağlantılı uçağı olanlar da etkilenmiş durumda.

Yani neredeyse tüm dünya bir şekilde yerinde saydı, mahsur kaldı son üç-dört gündür (17 bin ila 22 bin uçuş iptal olmuştu son verilere göre).

Bir gazeteci arkadaşım mesela, Londra’da dört gündür bekliyor.

Trene binip Avrupa’nın güneyine inmek istiyor. İspanya ya da İtalya üzerinden Türkiye’ye dönmek için. Çünkü oradaki havalimanları hala açık.

Ama nafile, tren bileti bulamıyor. Hepsi çoktan satılmış!

Tamamen Londra’da mahsur kaldı yani, çıkışı yok.

Hani bazılarına “oh ne güzel orada mahsur kalmak” gibi gelebilir.

Ama bir an önce dönmek zorunda olduğunuz bir işiniz varsa ya da onu da boşverin, bir kez dönmeye niyetlenmişseniz mahsur kaldığınız yer Londra da olsa durum fark etmez.

Ne olursa olsun evinize dönmek istersiniz.

Ne olursa olsun hareket etmek.

Panama’dan New York’a

Hareketinizin kısıtlanmış olması sıkıcı olabilir. İçinizi şişirebilir.

Tamam, bizim pek şahane, rahatlatıcı bir cümlemiz vardır bu tip zamanlarda; “aman evladım, geç olsun da güç olmasın”.

Ama annem, o da bir yere kadar işte.

İnsan kurtluysa (hele bir de Türk’se) illa bir çıkış noktası arıyor, yerinde duramıyor, kül bulutu filan dinlemiyor.

Bakınız bana da öyle oldu.

“Survivor” adasının bulunduğu Panama’dan dönüşüm normalde Amsterdam aktarmalı olacaktı.

Gel gör ki Amsterdam uçuşu riskli görünüyordu, büyük olasılıkla uçak kalkmayacaktı. Ya da kalksa bile bu kez Amsterdam’dan İstanbul uçağı uçmayabilirdi.

Yani: Dıdının dısı durumlar….

Dolayısıyla hemen alternatifler araştırıldı. Nereden çıkış var başka diye?

Bir İtalya alternatifi vardı. Roma aktarmalı İstanbul.

Ama yer yoktu. En sonunda New York akla geldi.

Panama’dan New York, New York’tan İstanbul.

Bu arada New York-İstanbul uçağının Orta Avrupa üzerinden değil, daha güneyden (İtalya üzerinden sanırım) İstanbul’a ineceği yani rotasını değiştirdiği de öğrenildi.

Ve hop gecenin bir vakti, şu an bu yazıyı yazarken JFK’deyim.

Kül bulutu takibi

Öte yandan kül bulutu takibim de sürüyor internette.

Hangi ülkelere bulaştı bulut, nereler iptal diye.

hurriyet.com.tr’deki “Kül bulutu İstanbul’a geldi geliyor” haberlerini okuyunca mesela, “tamam bu kez çıkış yok” dediğim oldu birkaç kez.

İstanbul’dan bir arkadaşım mesaj attı bu arada, “İstanbul’a da geliyormuş bulut, sence yarın uçuş olur mu, ne dersin?” diye sordu.

Nereden bileyim? Ben kendi külümün, pardon uçuşumun peşindeyim.

Böyle işte, şu an herkes uçma telaşında.

Gündemse, esas gündem bu: Uçmak ya da uçamamak.

Yolu uzatmak, dolaştırmak kimsenin umrunda değil.

Yeter ki bir çıkış yolu bulsun, evine ya da gideceği yer neresiyse ulaşsın.

Yazarın Tüm Yazıları